Aslında terör olayları nedeniyle sevinemediğimiz Hollanda maçından sonra ülke genelinde şehit haberleri azalmış ve günler öncesinden Çek Cumhuriyeti maçının planlarını yapmış, İzlanda maçında millilerimizi nasıl bir atmosfer bekleyecek diye düşünmeye başlamıştık. Cumartesi günü programlarımızı yaptık ve grup için hayati önem taşıyan maç için beklemeye başlamıştık.
Maç için çok umutluyduk, ama yine olan oldu, ülkemizin merkezinde, başkentimizde yine bir Milli maç günü yapılan terör saldırısı daha maç başlamadan hevesimizin kursağımızda kalmasına neden oluyordu. Ülke olarak, ırk olarak acıları çabuk unutan zorluklara göğüs geren bir yapımız var, tarih boyunca da hep böyle oldu. Küçük şeylerden mutlu olabilmeyi o an için de olsa acıları unutmayı başarabiliyoruz. İşte milli maçlarda bu anlardan bu mutluluklardan bu teselliden sadece biri, ülkemizin refahına göz dikmiş acılarından mutlu olmayı kendine görev edinmiş iç ve dış güçler bu küçük mutlulukları bile sindirememiş olacak ki ne zaman önemli bir müsabaka olsa bir terör olayı gerçekleşiyor. Doğrusunu isterseniz İzlanda maçı için Konya emniyetinin normalden çok üst düzey derece güvenlik önlemi almasını umuyorum.
Milli takımımız Çek Cumhuriyeti karşısında büyük bir zafer aldığını görüyoruz, fakat sevinebildik mi? Sokaklara çıkabildik mi? Eminim çoğumuz maçı bile izlemedi. Orada vefat eden kişilerin dini, dili, ırkı, siyasi görüşü ve etnik kökeni ne olursa olsun bu şekilde ölmeyi hak ettiler mi? Umarım yüze yakın kişinin öldüğü iki yüzden fazla vatandaşımızın ağır yaralandığı saldırıdan, siyasi görüşü ne olursa olsun kendine pay çıkartmak isteyen kişiler çıkmaz diyeceğim ama maalesef bu yazı yayına koyulmadan birçokları bundan rant sağlamak üzere adımlar atacak. Bir kere şunu unutmayalım HDP, PKK’nın siyasi duruşudur. Kişilerin siyasi görüşleri kendini ilgilendirir ama HDP oy verip terörü lanetlemek bana komik geliyor. Bu ülkede garip PKK’nın yol kesip insanları katletmesi değil, bu durumu açıkça savunanların elini kolunu sallayıp hayatına devam etmesidir.
Her fırsatta söylerim siyaset benim alanım değil ancak ben bile o kadar doldum ki bu yazıyı yazmak benim için zorunluluk oldu.
Sosyal medyayı elimize vermişler sayfaları kurmuşlar siz birbirinizi yiyedurun biz Üsküdar’a doğru yola çıkalım demişler. Bir önceki jenerasyonu da dizilerle bağlamışlar. Unutmayalım bu ülke hepimizin ve hepimiz aynı gemideyiz bir şeylere çomak sokmayalım kendimizi düşünmeyelim de ülkemiz için neler yapabilirize bakalım. Sen benden çok kaybedersin mantığı bindiğin dalı kesmek değil midir. Bir defada olsa sağı solu bırakıp ortak hareket edip bu illet için hepimiz bir olamaz mıyız? Reisi cumhur düşmanlığı ne zaman bitecek de ülke menfaatine bakacağız artık yeterince insan ölmedi mi? Teröre istemeden de olsa hizmet ettiğinizin farkında mısınız? Terör başta bunu istemiyor mu? Türkiye’de siyaset ne zaman normale dönecek? Bu yaklaşımlar bindiğimiz dalı kesmek değil midir?
Tarlalarda mahalle maçı yapıp dişe diş oynarken rakibimiz düştüğünde ilk yardım eden yaralarını saran elinden tutup kaldıran bizler değil miydik? O zaman siyasi görüşüne göre mi yardım ediyorduk. hangi ara bu hale geldik de siyasi görüşümüzü desteklemiyor diye terör olaylarına neredeyse sevinir hale geldik de, bana rant sağlar bu durum diyebilir olduk! Siyaset, belli amaca hizmet eden medya, provokatörler ve terör ile dört yandan saldırıya uğruyoruz. Şu durumda ya birlik olur bu beladan kurtuluruz, ya da birlikte yok oluruz.