Seni her ziyaretimde seni görmesem de,
“Ben kardeşlerimi özlüyorum ve onlara kavuşmayı canı gönülden arzuluyorum” buyururken,
”Bizler senin kardeşlerin değil miyiz?” diye soran ashabına,
“Evet, sizler de benim arkadaşlarımsınız. Ama beni görmeden bana inanan ve beni seven ahir zaman ümmetim onlara kavuşmayı çok arzuluyorum” dersin Ya Rasulallah. Her gelişimde seni görmesem de varlığını hissetmek, Sen bize kavuşmayı arzu ederken makamından hüzünlenerek ayrılmak var.
Sen bizi bu kadar çok sever ve özlerken, biz bu sevgiye ne kadar layığız bilemiyorum. Seni görmeden sevdik, senin tebliğlerine inandık.
Sıcak Medine-i Münevvere sokaklarında senin ayak izlerini ararken, güneş bedenimizi ısıtsa da, senin manevi iklimin de bulunmak bizim içimizi yakıyor, kavuruyor ya Rasulullah.
Senin sevgini, senin ışığını ve sıcaklığını yaşamak, hasreti, kavuşmayı arzulamak için geldik kapına.
İmamı Azam hazretleri bile 55 haccında senin huzuruna “belki layık değilim” diyerek edebinden çıkamamışken, biz edepsizce yaşayıp huzurunda resimler çektirmeye bile cüret ediyoruz, bizi böyle karşına çıkma cüretimizden dolayı affet Ya Rasulullah.
Sen bizi bu derece özlerken, bizim çarşı pazar sevdamızdan dolayı, huzurundan bir an önce kaçışımızı bağışla ya Rasulullah.
Senin huzurunda bulunmaya can atan sahabelerden olmak isterdim Ya Rasulullah.
Senin gül yüzüne bakarken ferahlamayı, insanlara olan değil, tüm yaratılmışlara bile olan merhametini görünce öfkemden kurtulmayı isterdim.
Günümüz, gecemiz, gönlümüz seninle aydınlanır, seninle huzur bulur ya Rasulullah. Ruhumuz, tebliğlerinle ısınır, seni görmeden sevenlerinden olmakla şereflenir.
Allah aşkı ve senin aşkınla, sevginle bütün benliğimiz kavrulsun Ya Rasulullah.
Sana layık, senin sünneti seniyyelerine tam anlamıyla tabi olamasak da, senin müjdenle rahatlıyoruz.“Kişi âhirette sevdiğiyle beraber olacaktır.” Cenabı Hakka şükürler olsun ki senin gibi kutlu bir kişiye ümmetiz. Senin sağlığın da sana kavuşamadıysak da, bu müjdeyle ümitlenip vuslat gününü hasretle beklemekteyiz.
Senin sevdan aklıma gelince söyleyeceğim kelimeler bitiyor, dil ile tarif edilemeyecek duygular doluyor gönülde.
Rabbim senin şefaatini mahrum etmesin.
Rabbim sana Habibim derken, biz ismin anılınca salavat getirmekten aciz kalıyoruz.
Bizden davacı olma ya Rasulullah.
Sen ki, zorluklarla tebliğine devam ederken, kuru bir lokmayı sirkeye banıp yerken, bizim mükellef sofralara burun kırıp, şükrümüzden aciz kaldığımız, secde de Cenabı Haktan af dilerken seccadeyi ıslatan gözyaşlarına rağmen, biz ise, secde de bile ne kadar hızlı davrandığımız, kimin huzurunda olduğumuzun farkında olmadan,
hasırdan yatakta yatıp mubârek yanaklarında hasırın izleri çıkarken, seni ziyarete geldiğimiz de bile otelimizde ki o yatakları beğenmeyip, tatil havasında olmamızla, biz sana nasıl ümmet olacağız ya Rasulullah.
Sabahlara kadar secde ve kıyamlarla ayağı şişen senin karşında, geceleri uyuyarak geçiren bir ümmetin var, Ya Rasulullah.
Seni göremesek de, bize kardeşlerim derken, biz seni kendimizden çok mu sevdik, malımızdan çok mu sevdik. Biz sana ne kadar ümmet olduk ki de senden şefaat umar haldeyiz. Biz, senin bize tebliğ ettiğin, Allahın emirlerine ne kadar uyuyoruz, senin sünneti seniyyelerini ne kadar tatbik ediyoruz da sana cennette komşu olmak istiyoruz? Biz senin huzuruna gelirken senin sevdiğin hangi sünneti yerine getirip sana salavat getirebiliyoruz.
Sen ümmetim ümmetim derken, biz kaç kere ”Allahümme salli ala seyyidina Muhammed” diyoruz. Bu alem de göremedik, inşallah ümmetim dediğin kullardan oluruz da, ahirette şefaatinden mahrum kalmayız. Yüzümüz yok ama, seninde ashabına ve ümmetine tebliğ ettiğin Allah’ın kelamı aklıma geliyor ve ferahlıyorum. Nisa suresi 69. ayette “Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar (cennette), Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddıklar, şehidler ve salihlerle beraber olacaktır. Onlar ne iyi arkadaştırlar”
İşte bu benim tesellim Ya Rasulullah,
Senin Nebevi sıcaklığına, senin ümmetim deyişine o kadar muhtacız ki, ne olur, biz sana her zaman gelemesek bile, sen bizi hiç bırakma Ya Rasulullah. Allah’ın izniyle gecelerimiz de nur ol, bize ümmetim de.
Bizim sana gelmediğimiz anlarda sen evimizi şenlendir Ya Rasulullah.
Huzurun olduğu yerden selam ve dua ile.