Hayat yolunda ilerlemek istiyorsan olan ve olamayacak olanı iyi belirlemek gerekiyor. Yeterince emek vermene rağmen olmayan şeylerin peşinde koşman hayatını kaçırmana sebep olabilir. Bunu bir örnekle açıklamak istiyorum. Çok esprili bir cümle vardır; Bir söz vardır; Güvercinle satranç oynamamalısın? Çünkü güvercin taşları devirir, satranç tahtasının üstünü pisletir sonrada kazanmış gibi ortalıkta dolanır uçar durur diyor. Şimdi etrafımızdaki bazı insanları çağrıştırdı mı sana bu durum? Bazı insanlar böyledir sen onlarla tartışmaya, kendini anlatmaya mantıklı argümanlar sunmaya çalışırsın, ama o insanlar böyle dinlemez, kendi görüşlerinin dışında hiçbir şeyi önemsemez, çok gürültü çıkartır, minicik şeylerden kavgalar çıkartır ve sen anlamazsın ne olup bittiğini, o derki ben kazandım, şöyle oldu böyle oldu... Eğer etrafında bu yapıda insanlar varsa boşuna tartışma, boşuna kendini yorma, muhakeme içine girme onlarla yarışmak için, yani bu durumda kazanmanın en iyi yolu o insanlarla satranç masasına oturmamak… Kiminle savaşacağını, kiminle ikna yoluna gireceğini, kiminle yol arkadaşı olacağını sen seçersin. Eğer yanlış arkadaşlar, yanlış savaşlar, yanlış cepheler seçersen sonucunda kazanmış olacak potansiyele sahip olacak olsan bile, unutma ki kaybeden sen olacaksın.
İnsanlar bazen hayatında aynı problemlerle karşılaşsa da o problemin ona neyi öğretmeyi çalıştığını fark etmeyebilir. Ben hayatımızda karşılaştığımız her problemin bize bir şeyler öğretme gayretinde olduğunu düşünürüm. Bunun hissettirdiği bir acı, bir bunaltı, bir sıkıntı vardır ama o bunaltının arkasından çıkan dumanı böyle yarıp asıl mevzuya bakabilirsek onun bize öğretmeye çalıştığı bir şey vardır ve Biz eğer öğrenebilirsek aslında hayatın böyle bambaşka bir seviyesine gelebiliyoruz. Şimdi sizlere sormak istiyorum, insanlara bakış açını değiştiren sonradan öğrendiğin bir fikir bir cümle var mıdır? Bunu paylaştığım birkaç kişiden aldığım cevaplar şöyle; Ağaçtaki en tatlı elma sen olabilirsin ama bazı insanlar elma sevmez. Şimdi bu insanların kendisini diğer insanlara sevdirme çabasında müthiş bir farkındalık oluşturuyor. Düşünsenize siz kendinizle ilgili sanıyorsunuz diğer insanların sizi sevip sevmediğini oysa sen ne yaparsan yap bazı insanlar seni sevmiyorlar, sevemiyorlar yani sen en iyi elma olsan bile karşı taraftaki insan senin özelliklerindeki birisini sevmiyor olabilir yani sen ne parsan sonucu değiştiremeyeceksin. Bundan dolayı özellikle kendini sevdirme çabası içindeyken bir düşün bakalım buna gerçekten gerek var mı? Çünkü ben şuna çok inanıyorum birisi seni sevecekse öyle ya da böyle seviyor. Bütün kötü özelliklerine rağmen ve o anda tüm kötü özelliklerini ayırıyor ve başka tarafa itiyor ve senin sevilebilecek özelliklerini buluyor, ama diğer taraftan başka biri de seni sevme niyetinde değilse hiç kimsenin hatta belki senin bile fark etmediğin o minik kusurlarını, kötü özelliklerini buluyor ve ortaya koyuyor. Yani burada karşı tarafın niyeti, kişiliği, karakteri, yetişme tarzı çok önemli bunun için düşünürken tüm bunları da dikkate alarak hatırlamamız gerekir.
Bir diğer konuda insanın en büyük yanılgısı nedir biliyor musunuz, hayatı, dünyayı, insanları, kendisini kontrol ettiğini zannetmesidir evet belki dediğim şey size abartılı gelebilecek ne yani insan kendini kontrol edemeyecek mi diyeceksiniz belki ama evet bazen insan kendisini hatta başına gelebilecek şeyleri bile kontrol edemeyebiliyor. Ama bu gerçekliğin aksine sanki her şeyi kontrol edebilecekmişçesine savaşıyoruz, mücadele ediyoruz ve yapabileceklerimiz alanının dışında o kadar çok çaba harcıyoruz ki acayip yoruluyoruz buda bizleri bunalımlara sokuyor, kaygıya sebep oluyor bunun için bende bunun panzehrinden hayatı akışına bırakmaktan bahsetmek istiyorum size. Unutmayalım her şeyi kontrol ettiğimizi zannetmek bir yanılsamadır hangi mesleği seçeceğimiz kiminle evleneceğimiz vb... Pek çok şeyi sanki kendimiz seçtiğimizi düşünürüz ama öyle yukarıdan baktığımızda bunların çok azında bizim kontrolümüzün olduğunu fark ederiz. Belki tesadüfen bir yere gitmişsinizdir ve orda eşinizle tanışmışsınızdır, annen, baban hangi siyasi görüşe sahipse sen onların görüşüne yakın bir siyasi görüşü destekliyorsundur ya da bazen onların siyasi görüşüne tam zıt bir görüşü destekliyorsan yine ailene tepkilisindir ve onların görüşlerine zıt olmak istiyorsundur. Yani seçimlerimiz aslında içinde doğduğumuz dünya, diğer insanlara tepki, etkileşim neticesinde ortaya çıkıyor ve insan bütün bunlara rağmen sanki her şeyi kontrol edebiliyormuş gibi düşünüyor. Ve bu kontrol hali şöyle bir noktaya dönüşüyor. Bir örnekle açıklamak istiyorum her zaman arabayı sürerken gözümüz yolda kulağımız motorda elimizle direksiyonu kontrol ediyor arada arka lastikleri kontrol ediyoruz ya da başka diğer şeyleri kontrol ediyoruz bu böyle bir yanılsama. Hâlbuki arabanın doğal motoruna, sistemlerine güvenmemiz lazım. Yazımın devamına diğer yazımda devam edeceğim takipte kalın hoşça kalın.