Ne zaman yüzlerine baksam, onların simalarında öne çıkan 2 şeyi net olarak görüyorum. Samimiyet ve Ciddiyet.
Bu kadar baskı, zulüm ve katliama maruz kalmış bir millet nasıl hâlâ varlığını devam ettirebiliyordu. Bosnalı Müslümanlardan bahsediyorum.
Demek ki Osmanlı oralara sağlam ilmi ve îmanî temeller atmış. Yoksa şimdiye kadar Endülüs gibi Bosna Hersek’teki Müslümanlardan da eser kalmazdı.
Filozoflar fikir adamlarıdır, onlardan pek siyasetçi çıkmaz. Bosna Hersek'in efsane lideri Aliya İzzetbegoviç de bir filozoftu. Ama onun güçlü bir siyasi lidere dönüşmesi, iman dolu güçlü bir muhakeme kabiliyetinden beslenmesiyle ve olağanüstü şartların gelişmesiyle olmuştur.
Onun çocukluk ve kader arkadaşı Eyüp Haciç “bizim içinde bulunduğumuz zor şartlar, filozof ve mütefekkir olan Aliya'yı zamanla bir siyasi lidere dönüştürdü” diyor.
1 Kasım 2014 akşamı Konya Ticaret Odasının konferans salonundaydık. “Aliya İzzetbegoviç ve Genç Müslümanlar Teşkilatı” konulu panel, olağanüstü zor şartların içerisinden bir liderin nasıl doğduğunu anlatması açısından anlam doluydu.
Aliya’nın yaşlı yadigar dostu Eyüp Haciç'in şu sözü de benim oldukça dikkatimi çekti. “Avrupalılar bize hep doğudan gelen yarı vahşi kimseler olarak bakmışlardır...” Henüz bizim gibi tam olamadınız mı demek istiyorlar acaba. Ama bütün dünya Bosna savaşıyla gerçek vahşileri net olarak görmüştür.
* * *
Son zamanlarda sosyal kültürel faaliyetlerin, panel, sempozyum ve konferansların şehrimizde artarak devam ettiğini görüyoruz. Özellikle resmi kurumlardan ziyade, vakıf ve derneklerin faaliyetleri dikkat çekiyor. Güzelliklerle dolu bu faaliyetlerden yararlanmak gerekir.
Sözler ve kelimeler ruhlardaki potansiyel enerjiyi tetikleyen en önemli unsurlardır. Fikir sahibi olmak başka bir şey, fikrini en etkili bir şekilde anlatabilmek başka bir şeydir. Liderlerdeki bariz farklar da işte bu yönüyle zamanla kendilerini gösteriyor.
Öte yandan ilerlemiş yaşına rağmen oldukça heyecanlı ve zarif olan Eyüp Haciç’in eşi olan hanımefendi, oturduğu ön sıradan olayları hatırlatmada nasıl da kendisine katkı yapıyordu.
Unutulmamalıdır ki kadın toplumun yapılanmasında çok önemlidir. Kadını erkeksileştirerek asli hüviyetini kaybettirmek toplumda çok kötü sonuçlara yol açabilir. Toplumsal ruh dokusunun gelişmesinde analık, şefkat, merhamet ve zerâfet gibi özellikleri bakımından kadının duyguları mutlaka yer almalıdır.
Kesin olarak görülüyor ki, Bosna Hersek'in kurtuluşu ve yeniden kuruluşu konusunda doğrudan ya da dolaylı olarak kadınların rolü büyük olmuştur. Kadını ait olduğu hüviyetinden koparmamak lazımdır. Rahatlıkla diyebiliriz ki, kadını kaybedenler Cenneti de kaybederler. Çünkü bizi Cennete davet eden kutlu Peygamberimiz (s.a.v) “Cennet anaların ayakları altındadır” buyurmaktadır.
Kadının toplumdaki önemi hakkında bu güne kadar bir çok sözler söylenmiştir. Ama Ürdün Milli Eğitiminde görevli bir arkadaşımın Arapça olarak bana yazıp gönderdiği bizim kültürümüzde de benzeri olan bir vecizeyi Türkçeye çevirerek burada sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Her başarılı erkeğin ardında güçlü bir kadın vardır, her başarısız erkeğin ardında da yine güçlü bir kadın vardır.”