Baharın gelişi her milletin edebiyatında doğanın yeniden doğuşunu, umudu ve tazeliği çağrıştırır. Yeşillenen doğa ve açan rengarenk çiçekler bize daima daha canlı ve yeni bir sayfa için hevesli hissettirir. Japon kültüründe ise baharın doğrudan kültürleriyle ilişkilendirilmesi milli çiçekleri sakura sayesinde olmuştur.
Her bahar Japonya’nın bahçelerinde açan sakura, yani kiraz çiçeği, görsel bir şölen sunmakla kalmaz, aynı zamanda derin bir kültürel ve felsefi anlam taşır. Japonya'nın dört bir yanını pembenin bin bir tonu ile boyayan sakuralar, çok boyutlu bir sembol olarak, hem Japon kültürünün hem de evrensel estetik anlayışının bir parçası haline gelmiştir. Her ilkbaharda kısa bir süre için açan bu narin pembe çiçekleri japonların hem mitolojilerinde hem de edebiyatlarında görmek mümkündür.
Japon Mitolojisinde Sakura Prensesi
Konohanasakuya-hime “kiraz ağacında çiçek açan prenses” anlamına gelir. Tüm yanardağların kraliçesi olmasının yanında sembolü sakuradır. Japonlar onun Fuji Dağı’nın patlamasına engel olacağına inanmış ve onun için tapınaklar inşa etmişler. Ne var ki Kirishima’daki volkanik patlamalar sebebiyle tapınaklar defalarca yok olmuş.
Japon Felsefesinde Ölüm ve Yaşamın Birlikteliği
Sakura, güzelliğin doğası üzerine de derin bir felsefi düşünceyi davet eder. Sakuraların sadece birkaç gün boyunca tüm ihtişamıyla açıp solması, yaşamın geçici ve değerli olduğunu vurgulayan dokunaklı bir hatırlatmadır. Bu kısa ömür, güzelliğin ve yaşamın doğasında var olan geçiciliğin bir yansıması olarak görülür. Batı estetiğinde güzellik genellikle kalıcılıkla ilişkilendirilirken, sakura bu güzelliğin geçici doğasını kutlar ve anı yaşamanın önemini vurgular. Zira bu meyve vermeyen türdeki kiraz çiçeklerinin koca bir yıl içerisinde yalnızca iki haftalık ömrü vardır. Martın son haftasında açar ve nisan ayının ilk haftasının sonunda dökülmüş olurlar. Henüz solmadan, tüm ihtişamıyla dalları terk etmeleri samuraylara her an ölebileceklerini hatırlatırmış. Özellikle samuray filmlerinde samurayların arkasında sakura ağaçları görmek çok olasıdır. Tıpkı pembe kiraz çiçekleri gibi yaşamın göbeğinde parlarken ansızın daldan kopup düşmeleri mümkündür. Bu sebeple aynı anda hem yaşamın güzelliği hem de ölümün beklenmedik gelişini anlatır sakura.
Japon Edebiyatında Geçici Güzelliğin Kıymeti
Matsuo Basho ünlü haikusunda “Ah, kiraz çiçeği! / Geçerken görebilmem / Ne kadar acı verici,” güzelliğin kısa süren doğasını ve bu geçişin yaratacağı hüzünlü duyguyu özetler. Modern Japon edebiyatı ise sakurayı, savaş ve yeniden doğuş temalarını keşfetmek için kullanmıştır. Kiraz çiçekleri, II. Dünya Savaşı’nda kamikaze pilotları tarafından son uçuşlarında simgesel bir figür olarak kabul edilmiştir, güzelliğin patlamasıyla ölen kimseleri temsil etmiştir. Pilotların sakura olarak reenkarne olduklarına inanılmaktadır.
Sakura Turizmi
Baharın gelişiyle pembeye boyanan ülke bu dönemde milyonlarca turist çekiyor. Sakura yerliler için şansı da ifade ettiğinden insanlar düğün, bir işe başvuru gibi önemli eylemlerini sakuraların çiçek açtığı döneme denk getiriyor. Öyle ki Japonya’da akademik takvim bile sakuralarla birlikte başlıyor. Çok kısa bir süre olması sebebiyle turistler de önceden planlayıp biletlerini alıyorlar. Mart sonuna doğru televizyonlarda tıpkı hava durumu gibi sakura durumu paylaşmaya başlanıyor, turistler ve önemli eylemlerini gerçekleştirmeyi bekleyenler için meteoroloji en doğru zamanı saptama amacıyla canla başla çalışıyor. Daha önce sakuraların açmasını 5 gün erken tahmin ettikleri için basın açıklaması düzenleyip halktan özür dilemek durumunda kalmaları da bunu kanıtlar nitelikte.
Bu ağaçların bakımı da çok büyük önem arz ediyor, “Sakuramori” olarak isimlendirilen sakura uzmanları ağaçların mümkün olduğunca sağlıklı ve uzun yaşaması için çalışıyorlar. Böylelikle “Sakura Zensen” ismi verilen festivallerde insanlar pespembe çiçek yağmurunun tadını çıkarabiliyor. Bu festivallerde insanlar erken saatlerde sakura bahçelerine akın ediyor ve “Hanami” denilen çiçek izleme etkinliğine katılıyor, yürüyüş ve piknik yapıyorlar. Çiçeklerin yenilebilir olması mutfak kültürlerine de katkı sağlıyor. Sayısız çeşitte yiyecek ve içecek satışı yapılıyor. Global zincir restoranlar ve kafeler bile bu dönemde Japonya’ya özel sakuralı ürünler üretiyorlar.
Türkiye’deki Sakura Ağaçları
Sakuralar ekonomik fayda sağlamasının yanında kültürel alışverişi de teşvik ediyorlar. Sakuraya olan küresel hayranlık, bu çiçeklerin dünya genelinde çeşitli ülkelere dikilmesine yol açmış ve sınırlar ötesinde barış ve dostluğun sembolü haline gelmiştir. Kültürün çok önemli bir parçası olması sebebiyle ağaç tohumlarının ülkeden dışarı çıkartılmasının yasaklandığı ancak barışçıl ve dostane sebeplerle 9 ülkeye hediye edildiği biliniyor. Şanslıyız ki bu ülkelerden biri de Türkiye. 1890 yılında Japonya’dan dönmekteyken batan gemide şehit olan Türk denizciler anısına Japon Sakura Vakfı 2005’te İstanbul’a 527 sakura fidanı göndermiş. Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi ve Baltalimanı Japon Bahçesi'nde baharın gelişiyle sakuraları görmek mümkün. Ankara'da Dikmen Vadisi’nde ve Isparta'nın Uluborlu ilçesinde, Yalova ve Tunceli’de de görmek mümkün. Konya’da ise iki ülke arasında dostluk ilişkileri geliştirmek amacıyla hediye edilen sakuralar bulunuyor. Konya Büyükşehir Belediyesi ve Kyoto şehrinin kardeş şehir ilişkileri sebebiyle Konya’daki Kyoto Japon Parkı’nda onlarca sakura ağacı her baharın gelişinde mis gibi bir kokuyla parkı sarıyor, pembe uçuşan çiçeklerle nefes kesen bir manzara sunuyor.