Telefonla Yaşar aradı geçenlerde. Hal hatır sorduk bir birimize. Yaşar kim mi? O, mücavir köylerden birinde yaşayan vefalı, saf bir Anadolu çiftçisi. Bir kaç yıl önce "bizden geçti ama çocuğumuz bari okuyup ilim sahibi olsun" diye getirdiği oğlunun okul kaydı için bir arkadaşımın vesilesi ile yanıma geldiğinden beri onunla tanışıyoruz. Yanık benizli, yıllardır nasır tutan elleriyle rızkını topraktan hasat eden, konu komşunun yardımına koşan iyilik sevdalısı biri.
Sordum; Yaşar kardeşim işler nasıl gidiyor? Dedi ki, "ah abi hiç sorma, milletin baskısına dayanamadım, bu yıl siyasete atılmak zorunda kaldım." Maşaallah ne güzel dedim, hayırlı olsun, millete hayırlı hizmetlerde bulunursun inşaallah. Nerenin belediye başkanı oldun dedim. Yok dedi, belediye başkanı olmadım. Meclis üyesi mi oldun dedim, hayır abi dedi. Yaşar muhtar mı oldun dedim, yok abi bizim muhtar beni âzâ listesine yazmış âzâ oldum dedi. Ve heyecanlanarak ilave etti, "amma âzâlar içinde en yüksek oyu ben alıvırmıssım biliyor musun, milletin oylarını sildim süpürdüm." Güldüm, güldüm... Ah kardeşim Yaşar keşke bundan sonra da böyle saf kalabilsen.
İnsanların değişik kesimlerden dost ve arkadaşlarının olması ne güzel. Her kesimden insanlarla konuşmak, onlara olumlu katkılar sunabilmek ya da onlardan yararlı bir şeyler öğrenmek güzel bir haslettir. Çünkü bize doğru yaşama biçimini öğreten Peygamber (s.a.v) efendimiz "Hikmet bir müminin yitirmiş olduğu kendi malı gibidir, onu nerede bulursa alsın" buyurmuştur. "Hikmet" nedir? Hikmet doğru, iyi ve faydalı olan her şey demektir. Bu, ilim olur, teknoloji olur, yiyecek olur, bir alet olur, bazen sadece bir söz de olabilir. Ben çok şahit oldum ki, hiç faydası yok bu adam lüzumsuzun teki denilen insanların bile hiç kimseden beklenmeyen mükemmel bir söz söyleyerek hayra vesile olduklarını, ya da birine olumlu bir katkı yaptıklarını ve herkesi de hayrette bıraktıklarını. Yani neticede muhakkak ki Allah hiç bir şeyi boşa ve hikmetsiz yaratmaz.
* * *
Bir başka konu... Yıllar önce beraber eğitim sahasında çalışma arkadaşlığı yaptığımız bir ağabeyimizin çocuğu ile karşılaştık, bir müddet konuştuk. "Baban ne yapıyor, sağlığı sıhhati yerinde mi" dedim. "Hocam babam emekli oldu" dedi. İyi işte yılların yorgunluğunu atar artık, emeklilikte iyice bir dinlensin dedim. "Ah hocam sormayın, babam emekli olduktan sonra evimizin huzuru kaçtı" demez mi? O nasıl söz, neden huzurunuz kaçtı evladım deyince kasvetli bir yüz ifadesi ve yakınma dolu sözlerle anlatmaya başladı.
"Babam emekli olduktan sonra zaman geçirmek için bir kaç esnaf arkadaşının yanına gitti geldi. Üç ay içerisinde birer ikişer kere arkadaşlarına uğradı, ama her zaman da onların yanına gidilmez ki tabii. Gidecek yer kalmayınca, başka da bir meşgalesi olmayınca eve kapandı. Babam evde olunca da komşulardan annemim hanım arkadaşları gelip gitmez oldular. Annemin canı sıkılmaya başladı. Daha sonraki günlerde de annemin işlerine "onu öyle yapma, bunu şöyle yapma" diye karışınca, annem büsbütün sinirlenmeye başladı. Hocam inanın evimizin huzuru kaçtı, her gün kavga ve her gün huzursuzluk; bu huzursuzluk nereye kadar gidecek bilmiyorum."
Evet insanların emeklilik sonrası yapacak bir birikimleri yoksa hayat sudan şıkmış balık misali çırpınışlara dönüşmeye başlıyor. Maalesef, psikolojik ve sosyal travmalar ortaya çıkıyor. Ama bazı meslek ve branşlardan emekli olanların çeşitli vakıf ve derneklerde hayırlı hizmetler yaptıklarını görüyoruz. Ve diyoruz ki, demek ki insanların her yaşta yapabileceği güzel işler ve milletin faydasına olacak çalışmalar mutlaka vardır.
O halde ülkemizde iyi bir "yaşlılık planlaması" yapılması gerekiyor. Gerek kırsal yerleşim alanlarında, gerekse şehir hayatındaki yaşlılarımızın gelecek nesillere güzel kültürel miraslar bırakmaları iyi bir planlamayla mümkün olabilir. Kendilerine de temiz bir hayatla birlikte, ahir ömürlerinin razı olunmuşluğuna katkı yapacak hayırlı faaliyetler ve rehberlikler sunulabilir. Bu doğrultuda Konya'nın tanınmış simalarından olan Adnan Ağırbaşlı ağabeyimizin Konya'ya ve belki de Türkiye'den sonra dünyaya faydalı olacak yaşlılara yönelik bir hizmet ve eğitim vakfı kurduğunu biliyorum ve kendisini tebrik ediyorum. Onun bu hayırlı çalışmalarına, güzel haslet ve değerlerimizle geliştirilmiş yaşlıları eğitici müfredatlarla katkı yapılmasını, bu örnek eserin kurulmasına olumlu desteklerin verilmesini temenni ediyorum.