Gıda nedir?
Yiyeceklerde bulunan ve canlıların yaşamını devam ettirmesi, büyümesi için gerekli olan protein, vitamin, mineral gibi maddelere besin veya gıda denir.
Genellikle insan yiyeceği için kullanılan gıda, kısaca beslenmeye yarayan şey. Besin ve azık. Yaşamak, varlığını sürdürmek için gerekli şey. Canlı dokuların yapısına giren ve organizmalara enerji temin eden, su, karbonhidratlar, yağlar, proteinler, tuzlar, vitaminler ve minerallerden oluşan maddeler.
Ayrıca, önemine binaen “besin değerini kaybetmemiş, fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik açıdan temiz olan bozulmamış” gıdalara da “güvenli (sağlıklı) gıda” diyoruz.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın son yayınladığı gıda denetim duyurusuna göre, bu sene ağustos ayı itibariyle 558 binin üzerinde gerçekleştirilen gıda denetimlerinde, yetkililer 9 bine yakın ürüne para cezası uygularken 69 firma hakkında da suç duyurusunda bulunulmuş. Ayrıca, bakanlığın sitesinde açıklanan “taklit, tağşiş yapıldığı veya ilaç etken maddesi ilave edildiği tespit edilen toplam 229 firmaya ait 355 parti ürün”e şöyle bir göz attığımda; üretilen gıdaların saflığının ne tür besin maddeleri karıştırılarak bozulduğunu, değerinin düşürüldüğünü öğrendim.
***
Aralarında Konya’dan değişik markalardaki firmaların da yer aldığı et ve et ürünlerine (hazır gıdalar) at etinden tutun tek tırnaklı eti, tükrük bezi, soya ve kelle eti, sakadat, kanatlı eti, kuzu saç kavurmada hindi eti, “Mercek” markalı dana kıymada “deri dokusu”, Zafer Kasabının etli ekmek harcında “kanatlı eti”, süt ve süt ürünlerine bitkisel yağ, nişasta ve jelatinin karıştırılması akıl alacak şey değil. Adam “Lekesiz” markasıyla ürettiği tereyağına “bitkisel yağ” karıştırmış. Yoğurdun içine nişasta karıştırıyorlar. Naturel sızma zeytinyağına ise tohum yağlarından tutun “(Eritrodiol uvaol toplamı ve mumsu madde miktarı (pirina yağı )”. Bala karıştırılan maddeler; “(Balda protein ve ham bal delta C13 değerleri arasındaki fark, C4 şeker oranı, Prolin Miktarı, Diastaz Sayısı, Fruktoz/Glukoz, Fruktoz+Glukoz)”.
Alkollü ve alkolsüz içeceklerden tutun baharatlara varıncaya kadar daha ne katkı maddeleri var ki saymakla bitmez. Takviye edici gıdalar ve benzeri ürünlerin (çikolata, cezerye, kahve, enerji içecekleri) içine ise; “baş ağrısı, baş dönmesi, bulanık görüş ve düşük kan basıncını (tansiyonu)” gibi yan etkisi yapan “Sildenafil” adlı ilaç etkin maddesi koyuyorlar.
***
Bütün bunlar şunu gösteriyor.
Kahramanmaraş’ta içme suyuna karışan veya karıştırılan bir virüsten dolayı 45 bini geçkin insanımızın canı biyolojik bir saldırıdan dolayı tehlike altına girdiği ülkemizde; üretilen gıdaları alırken, içlerinde hangi katkı maddelerin bulunduğuna dikkat etmemiz gerektiği konusunda bize bir uyarı yapılıyor. Çok ufak yazıldıklarından dolayı bu katkı maddelerini okumak çok zor. Bir de bunlar kodlama yoluyla yapılıyor.
Aldığımız ve yediğimiz gıda ürünlerine neden dikkat edip itina (özen) göstermeliyiz?
Türk ve Müslüman olarak yediğimize ve içtiğimize çok ama çok dikkat etmemiz lâzım. Yâ değilse ırsî olarak genetik yapımız değişiyor. Karakteristik özelliklerimiz kayboluyor ve insan olarak başkalaşıyoruz.
Jelatin domuz kılından üretiliyor. Süt ve süt ürünlerinin içinde katkı maddesi olarak “Jelatin” bulunan gıdaları aldığımızda, zamanla “domuzlaşmayacağınıza” kim garanti verebilir?
Hileli gıdalara karşı tüketicilerin bilinçli hareket etmesi gerekiyor.
Yiyoruz! Ama ne yiyoruz?
Alışverişte ve evde gıda güvenliğine dikkat ediyor muyuz?
Yediğimiz, içtiğimiz yiyecekleri bilinçli bir şekilde tüketmemiz gerekmektedir. Gıdaların içerisinde bulunan katkı maddelerini ve sonuçlarını bilerek bilinçli bir tüketici olmalıyız.
Kendi ülkemizde bile “helâl gıda” arayışına girdiğimiz ve kıyâmet alâmetlerinin küçük ve büyüğüyle zuhur ettiği bir zaman diliminde yaşıyor olmamız, dikkatimizi hazır yiyeceklere çeviriyor.
Rabbim helâlinden kazanmayı, helâlinden yemeyi, yedirmeyi ve içmeyi nasip etsin.
Boğazınızdan helâl lokma eksik olmasın.
AZİZİM DİYOR Kİ…
"Günümüzde maalesef insanlığımızın fıtrat ayarı bozulmuştur. Kur’an ve sünnete göre fıtratımızı formatlamamız gerekmektedir." (Prof. Dr. Orhan Çeker)