3 Kasım 2002'de ekonomik ve siyasi krizlerin hemen ardından iktidara gelen AK Parti, Türkiye siyasetinde sıkışmış taleplerin partisi olarak yerini almıştı. 13 yıllık iktidarı boyunca da her zaman büyük ölçüde bu taleplere çare buldu, cevap oldu.
Sadece sorun çözücü olmakla kalmadı, oyun kurucu bir siyasi hareket olarak da rol üstlendi, siyasal ve sayısal çoğunluğun sesi olarak ülkenin değişiminde tek belirleyici oldu. Bölgenin oyun kuruculuğuna kalkınca da etrafını ateş çemberine aldılar...
2011 Anayasa değişikliğine kadar ekonomik kalkınmaya, bir anlamda altyapıya ağırlık veren parti, sıra başörtüsü, asker, demokratikleşme meselelerine gelince “olağanüstü bir politizasyon içinde siyaset üretmekle” yani taşları yerinden oynatmakla suçlandı. Gezi olayları ve 17-25 Aralık paralel kuşatması ile AK Parti'yi tasfiye edemeyen çevre, Erdoğan sonrası siyasi iradeyi zayıf bulmuş olacak ki, silahlı örgütleri harekete geçirdi.
Ateş çemberine alınan Türkiye'nin oyun kurucu alternatifsiz tek partisine böylesine ağır ve yorucu bir atmosferde genel başkan olmak kolay olmasa gerek. Ahmet Davutoğlu AK Parti Genel Başkanı olarak 1 Kasım seçimlerine giderken tıpkı Erdoğan'ın geçmişte üstlendiği ağır sorumluluklar gibi benzer sıkıntıları göğüsleyecek. Muhtemelen AK Parti yüzde 42-43 oyla yine tek başına iktidar olacak...
Davutoğlu'nun başbakanlığında AK Parti 2 Kasım'dan sonra da geniş tabanların çoğulcu partisi olmaya, siyaset üretmeye devam edecek. Toplumu 13 senede A’dan Z’ye radikal biçimde değiştiren, demokratikleştiren parti önümüzdeki dönemde Yeni Türkiye'nin inşaası için çok yol kat edecek. Kazanımları durduracak tek engel anti demokratik müdahalelerle önünün kesilmesi... Yeniden iktidar fırsatıyla bu engel de tarih çöplüğündeki yerini alacak...
AK Parti konjonktür partisi olmadı... 13 yılda sıfırdan kendi tabanını oluşturdu. Rüzgara kapılmayan, fırtınalara direnen, etrafında olup bitene duyarlı bir tabanı var artık. Ahmet Hoca, bundan sonra, tabanın heyecanını her vakit diri tutacak projeler üretecek. Sadece tabanın değil, Yeni Türkiye'yi besleyecek damarların daha gür daha coşkulu akması için gayret edecek... Eminiz ki, bundan sonra yapacağı ilk iş, oy veren vermeyen farklı seslerin sesine kulak vermek olacak. Paralel, gezici illegal tüm çetelerle mücadele ederken, bu oluşumların peşine takılmış, sosyal medyayı iyi kullanan eğitimli yeni kuşağın da taleplerini dinleyecek...
Türkiye, giderek kutuplaşıyor, farklı ses ve renklere kimsenin tahammül edemediği bir ortama sürükleniyor. Ahmet Hoca, yüzde 60'ın AK Parti'de ne bulamadığını kendilerinden dinleyerek yola çıkacak bundan sonra. Çatışma ortamının içinde 1 Kasım'a giderken bunu yapabilmek gerçekten zor ancak seçim sonrası tek başına iktidar olsa da sükunet ve diyalog zemininde bunları yapacak mutlaka... Sadece direniş siyasetiyle daha çok şey üretmek zor olacak çünkü. Hepimiz, farklı görüşlere, çözümlemelere, açılara saygı duymayı öğrenmeliyiz. Bunu herkesten çok Ahmet Hoca biliyor...
Seçime az kaldı. AK Parti oylarını yeniden artırma hesapları yapıyor. Kongreden güçlenerek çıkan Ahmet Hoca, tek başına iktidara gelecek ancak çözüm bekleyen bir çok sorunla karşılaşacak. Vaadedilen, Konya Metrosu gibi, şehirlerin yeni yüzyıla yakışır projeleri bekliyor. Yeni Anayasa bekliyor. Hepsinden önce, buzdolabına kaldırılan çözüm süreci bekliyor. Kanlı örgütün temsilcileriyle ve siyasi uzantılarıyla konuşma zemini olmadan da olsa çözüm aranacak. Kan ve çatışma üzerinden devam eden bir sorunun çözümü yeniden masaya yatırılacak. 100'ü aşkın asker, polis ölmüş, sokakta "Şehitler ölmez, vatan bölünmez” sloganıyla yapılacak siyaset, sorunu çözmeyecek belli...
Öte yandan AK Parti'nin seçim sonrası eğitim politikalarını yeniden gözden geçirmesinde fayda var. 4+4+4 kaldırılsın demiyoruz elbette, ancak eğitim, kültür, gençlik projeleri eksik... FATİH projesiyle çağdaş teknolojik eğitime geçilirken, gelenek ve disiplin ıskalanıyor... Anadolu liselerinde karma eğitim dayatma olmaktan çıkarılmalı... Meslek liselerinde meslek kazandıracak projeler daha çok desteklenmeli... Ben de bir imam hatipliyim ancak, daha çok imam hatip ortaokulu açmaktan vazgeçilmeli...
Ahmet Hoca'ya bir eğitimci olarak fazladan şunları söylemeliyim... Gençler, kalıplaşmış mekanik eğilimler karşısında yürekli tavırlar sergileyemiyorlar. Somut bir dünya bilinci kazanamıyorlar. Şartları değiştirmekle yükümlüyken, şartların değiştirdiği kitleler haline geliyorlar. 13 yıllık iktidara rağmen hala kendi kelime ve kavramlarıyla düşünemiyorlar. Kemalist eğitimin argümanlarıyla okullarda "dindar nesiller" yetişmiyor. Ahlaki ve ruhi eğitim sağlıklı temellere oturtulamadı. Her tarafa imam hatip liseleri açtık, romantik düşünsel bir aşk iklimi oluşturduk, tamam ancak hala sloganlara ve düşlere dayalı çözümler peşindeler.
Daha çok, evet daha çok istişare etmeliyiz. Merkezde siyaset kurumları, yerelde riyaset ve bürokrasi daha çok istişari adımlar atmalı. 13 yılda Ankara'nın ikram ve sunumlarıyla buraya kadar geldik. Bundan sonra Ankara, Anadolu'nun sesini, soluğunu daha çok duymalı...
Yeni Türkiye'nin umudu yine AK Parti olacak... Yeni AK Parti'yi de Ahmet Davutoğlu imar ve inşa edecek... Yolun açık olsun bilge adam...