Halk arasında bir fıkra anlatılır: İş arkadaşı olan bir Amerikalı ile bir Rus, mola zamanı sohbet ediyorlarmış. Amerikalı demiş ki, “ Amerika’da bizler o kadar özgürüz ki, Başkan Bush’a hakaret eden bile bizde ceza almaz.” Rus cevap vermiş: “ Başkan Bush’a hakaret eden bizde de ceza almaz, o halde sizinle farkımız yok. “
Sayın Erdoğan’a CHP Genel Başkanı’nın “Diktatör bozuntusu” diye hakaret etmesi bu ülkenin vatandaşları olarak doğrusu kanımıza dokundu, üzüldük. Sayın Erdoğan’a bunu diyen bir Rus parti başkanı olsaydı, belki Rusya’da bile bu durum yadırganırdı. Aynı şahsın şimdi de Devlet Bakanımız Sayın Sema Ramazanoğlu’na edep dışı, çirkin sözler söylemesi dikkat çekici ve düşündürücüdür.
Biz kendi ülkemizde, kendi cumhurbaşkanımıza, hem de kamuoyu önünde böyle ağır hakaretler yapabildikten sonra yabancılar durur mu? Ülkemizin devlet büyüklerine bizzat kendimiz hakaret etmekle, dışından dost, içinden düşman olan ülkelere, aradıkları hakaret fırsatını altın tabakta ve kendi elimizle sunuyoruz. Bu tür hatalarla, ülkemizin saygınlığına herkesten önce kendimiz gölge düşürüyoruz.
Ancak içimizde bu hakaretlere hiç aldırış etmeyen, hatta maalesef bu hakaretlerin arkasında duran vatandaşlarımız da var. Bence bir yasa değişikliği yapıp, ülkenin değerlerine hakaret edenleri sınır dışı etmeliyiz. Cumhurbaşkanlığı makamı milli değerlerimiz arasındadır, güya kanunla korunuyor. Buna rağmen bu hakaretler yapılabiliyorsa mevcut yasayla korunamıyor demektir. Ayrıca bu hakarete izin veren demokrasinin getirdiği bir özgürlükse bu da yanlış bir demokrasi ve yanlış bir özgürlüktür. Biz ya demokrasi ve özgürlükleri batı gibi uygulayamıyoruz, ya da batı tipi demokrasi bize uymuyor.
Suç işlemeyi meslek edinmiş vatandaşlarla ömründe hiç suç işlememiş vatandaşlar eşit olamaz. Ülkemiz için canını ortaya koyan vatandaşlarla ülkenin temeline dinamit koyanlar da bir olmaz. Devletine ve yasalara saygılı, T.C. vatandaşı olmaktan gurur duyan, işinde gücünde insanımızla, ülkenin baş belası olmuş teröristler, mafyalar, kaçakçılar, karanlık ve gayrı meşru işleri meslek edinmiş insanlar ve ülkemizin itibarını zedeleyenler de bir olmaz, olmamalıdır.
T.C. vatandaşı olmanın kıymetini bilenler, ülkesine faydalı, adam gibi vatandaş olmakla bu ülkenin gerçek sahibi olmayı hak edenlerdir. Vatandaşlık haklarından da tam olarak bunlar yararlanmalıdır. İhanet içinde olanlar, ülkeye çok çeşitli zararlar verenler ve halkı canından bezdiren asalak tipler, eşit haklara sahip olmamalıdır. Teröre destek veren vekiller ve diğer vatandaşlar kamu haklarından hem de en üst seviyede yararlanırken, karıştığı trafik kazası sebebiyle bile kamusal haklardan yararlanamayan çok düzgün insanlar olması adil değildir. Vatandaşlık hakları bir liyakat süzgecinden sonra kazanılırsa, herkes onun kolayca elde edilemeyen, yüksek bir değer taşıdığını, kıymetini bilmiş olur. Bu haklara sahip olmak için sadece nüfusa kayıtlı olmak yetmemelidir. Bu haklar milletvekili veya üst bürokrat olanlardan da, liyakatini kaybettiğinde çabucak alınabilmelidir. Bu konular anayasa ve yasalarda daha duyarlı bir şekilde, yeniden belirlenmelidir.
Artık hiçbir şey eskisi gibi değildir. Örgütlenme, sosyal medya gibi kitlesel hareketlere daha fazla imkân veren yollar gün geçtikçe artıyor. Vatanına milletine düşkün, dürüst vatandaşla ülkeye ve topluma sürekli zarar veren şirret vatandaş, toplum nazarında eşit değildir, devlet nazarında da eşit olmamalıdır. Bu konuları yeniden düzenleyen yasalara ihtiyaç vardır. Aksi halde yarın dürüst vatandaşlar da kendi örgütleri veya sosyal medya aracılığıyla bir araya gelip ayağa kalkarsa, Allah korusun ülkeyi iç savaşa kadar götürebilirler. He şey gibi özgürlük ve eşitlikte de aşırıya kaçmak ve adaletsiz davranmak ülkeye umulmadık zararlar verebilir.
Şairin dediği gibi: “ Bu vatan toprağın kara bağrında sıra dağlar gibi duranlarındır.” Ya da onların yerini tutacak yapıda olanlarındır. Ülkenin gerçek sahibi vatan evlatlarına kurşun sıkanların, milli ve manevi bütün değerlerimize yabancı ve düşman olanların, hatta kar maskesiyle sokaklarda terör estiren ve onları yönetenlerin de bu ülkede bir hakkı olamaz, olmamalıdır. Aksi halde “Toprağın kara bağrında sıradağlar gibi duran” şehitlerimizin kemiklerini sızlatmış oluruz, buna hakkımız yok. Allah’a emanet olunuz.