Neredeyse bir haftadır PKK destekçisi akademisyenlerin haberi ile yatıp kalkıyoruz.
Oluşan iki farklı cephe, bu bildirinin özgürlük kapsamında mı yoksa ihanet kapsamında mı değerlendirilmesigerektiğini ispatlama derdinde.
Bildiriyi özgürlük bağlamında değerlendirenlerin en büyük çıkmazı, aynı bildirinin IŞİD, el-Kaide, Boko Haram… lehine yazılması durumunda olaya “özgürlük” açısından bakmama ikiyüzlülükleri.
Bir de samimiyetsizlik kokan geçmişleri…
Keşke bu güne kadar Türkiye’de ve dünyada inancı, etnik kimliği, mezhebi kimliği, dili ve benzeri nedenlerle zulme uğrayanların yanında yer almış, darbecilere karşı milletin yanında dik durmuş olsalardı, bu bildiri sonrası millet kendilerini ayakta alkışlardı.
Ama bu akademisyenler ilmi kariyerlerine, aydın sıfatına yakışır bir şekilde milletin önüne hiçbir zaman geçip siper olmadılar.
Her zaman darbecilerin, hainlerin, ahlak yoksunlarının, kadını kadınlığından çıkaranların, toplumun örf ve âdetini bozanların, göbeğini kaşıyan adamlar-çobanlar deyip toplumu aşağılayanların yanında oldular.
Bu günde çıkmışlar PKK denen illet yapının yanında yer alıyorlar.
Ama bu sıradan bir bildiri değil…
CHP’nin baştan beri PKK’ya tavır almadığıaksine her fırsatta PKK’ya ve PKK lehine her tür etkinliğe ve bu milli varlığa düşman akademisyenlere sahip çıktığıda herkesin malumu.
Selahaddin Demirtaş’ın PKK’ya yapılan operasyonlar sonrası Brüksel başta olmak üzere gezmediği Türkiye düşmanı ülke neredeyse kalmadı.
FETÖ’nün Türkiye düşmanı ülkelerle ve aynı zamanda HDP ile tuttuğu işbirliğini de bu arada iyi hatırlamak lazım.
Daha önce FETÖ medyasında Ali Bulaç ve benzeri yazarların PKK operasyonlarının ilk başladığı günlerde “Birleşmiş Milletlerin bölgeye müdahale edebileceği” yazılarını da...
Şimdi bu fotoğrafın altına akademisyenlerin açıklamalarını...
Ardından İstanbul Diş Hekimleri Odası’ndan bütün tepkilere rağmen gelen aynı meyanda diğer bildiriyi de koyalım.
Ve en son PKK destekçisi akademisyenlerin bildirisine verilen tepkilere karşı çıkan 610 sorumsuz akademisyenin destek bildirisini ilave edelim.
Ortaya çıkan resim yeni bir Gezi Parkı ile 17-25 Aralık girişimi.
Hep birlikte isyana kalkışıyorlar ki devlet kimin başına vuracağını bilemesin.
Akademik unvanlarını da kullanıyorlar ki dünya Türkiye’de basın ve fikir özgürlüğüne kani gelsin.
Yakında diğer oda ve derneklerin PKK’ya destek sesi gelirse hiç şaşırmamak lazım.
Dünyadan ortamı sakinleştirmek isteyen masum(!) kınama bildirilerini…
Seyredin, yeni ittihatçı ayaklanmasını…