Bugünlerde birbiri ardına yayınlanan ‘daha iyi yazmanın yolları’nı öğreten kitaplar bana bir iki yıl evvelki TYB Yazarlık Okulunu hatırlattı. D. Mehmet Doğan hocamızın yazar okulunda o dönemin son dersini Necip Tosun vermişti, o derslerden notlar da almışım.
28 Şubat 2020 tarihinde TYB Mehmet Akif Divanı'ndaki derste Tosun, yazar olmak isteyenlerin kelime hazinesinin zengin olmasının şart olduğunun özellikle altını çizmiş. Üniversitede Ahmet Sevgi hocamın ‘sözlük okumalısınız, yanınızda sözlük taşımalısınız’ öğüdü geldi aklıma notları okurken. Necip Tosun da Zarifoğlu’nu hatırlamış bu konuda; “18 yaşında Ankara’ya geldiğimde Cahit Zarifoğlu, ‘Sözlük al masanda dursun, her gün rastgele seçtiğin kelimelere çalış, günlük hayatta bunları kullanmaya çalış. İlk başta aklıma yatmamıştı, sözcüklere çalışmak, sözlük okumak. Bu görüşmeden dört beş yıl sonra ben öykü(hikâye) yazmaya başladım. Bazı duyguları tam anlamıyla ifade edemiyordum. İşte o zaman Cahit Zaridoğlu’nu anladım ve Ona hak verdim. İnsanın duygu ve düşüncelerini ifade edebilmesi için kelimelere ihtiyacı var. Yani yazarlığın ilk şartı kelime hazinesidir.” demiş.
Sözlük faslından sonra günlük tutmayı önermiş Necip Hoca; “Yazarlık yolunda ikinci tavsiyem günlük tutmanız, yazmayı her gün devam ettirmeniz, alışkanlık haline getirmeniz gerek.” Kendisi de 30 yıldır günlük tutuyormuş, ayrıca büyük yazarların çoğunun günlüklerden edebiyata geçtiğini ve yazmanın aynı zamanda bir yüzleşme olduğunu da söylemiş o gün.
Günümüz insanının temel sorunlarından biri de çabuk sıkılmak, odaklanamamak, sabır hak getire. Derste bundan da bahsetmiş Necip Tosun; “Edebiyat uğraşısı ne gelir geçer bir heves ne de belli zaman aralıklarına sıkıştırılmış bir uğraştır. Bütün bir hayatı kapsar ve ısrar, devamlılık ister. Ancak bu adanmışlık büyük yazarları ortaya çıkarır. Edebiyat dünyasındaki büyük yazarların büyük çoğunluğu tam bir adanmışlık içinde bir hayat sürmüş büyük yazar olmanın bedelini de ödemişlerdir.”
Okumayı ve yazmayı canlı tutacak, ileri noktaya taşıyacak yerlerden biri de edebiyat mahfilleri. Tosun; edebiyat severlerin ilk dönemlerde kahvehanelerde, pastanelerde, lokantalarda toplandığını, edebiyat, sanat, kültür sohbetleri yaptıklarını, buralarda dersler, öğütler, bilgiler alındığını ve herkesin kendi bireysel yol haritalarına yön verdiklerini vurgulamış.
Atalarımız boşuna dememiş; bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim. Mevlâna’mız da ‘Neyi arıyorsan osun’ dememiş miydi?
Sosyal medyasız bir okuma yazma dersi eksik kalırdı doğrusu, hoca bu konuyu da ele almış derste ve demiş ki; “Günümüzde edebiyat mahfillerinin ağırlık noktasını “sosyal medya” oluşturuyor. Elektronik ortamlarda e-okullar ile sohbet ortamlarıyla tecrübeli yazar- yazar adayı karşı karşıya gelerek tecrübe aktarımında bulunma imkânları görmezden gelinmemeli.”
Necip Tosun’un okuma ve yazmaya dair ‘Edebiyat Atlası’ tam da o ders zamanında yayınlanış ve büyük ilgi görmüştü ki duymayan, okumayan varsa ve ne okuyacağınızı, neleri nasıl yazacağını dert edinen biriyseniz bu kitabı okumanızda yarar var. Kitabının tam da çıktığı o günlerde neden böyle bir kitap yazdığını anlatmış Tosun; “Yıllar önce edebiyat hayatıma yeni başladığımda edebiyatın temel konularını tartışan, okuma ve yazma tecrübelerini aktaran, okuma listeleri bulunan kitaplar arıyordum. Bir edebiyat okuru neler okumalı? Bir yazar adayı hangi yollardan geçer? Aslında genç bir yazara yol gösterecek kılavuz kitap arıyordum yıllar önce. Bu kitap biraz da o arayışımın ürünüdür. Genç edebiyatçılara ve okurlara bir kılavuz kitap hazırlayayım dedim. Önce başlıkları belirledim. Sonra yazdım. Zamanımı da aldı açıkçası. Dört-beş yılı buldu. Önereceğim kitaplarla ilgili seçmeler, elemeler yaptım. Bir anlamda gençliğimde karşılaşmak istediğim kitabı yazdım.”
Dersin sonunda soru-cevap faslı da olmuş ama yerim doldu, sadece birini aktarayım. Hangi kitapların okunması gerektiğine ve kendisinin hangi kitapları okuduğuna dair bir soruya; “Yazarlığa karar verdiğimizde normal bir okur olmaktan çıkmalıyız. Okuduklarımız, yazarlığımıza katkıda bulunacak, geliştirecek kitaplar olmalı. Öyle kitaplar vardır ki, sadece yazarlar için yazılmıştır. Örnek olarak Faulkner, James Joyce, Virginia Woolf gibi isimlerini söyleyebilirim.” cevabını vermiş.
Okumanın ve yazmanın hayatı nasıl değiştirdiğini idrak etmeli insanoğlu, yeter ki adım atsın.