İlk kez Milli takımımızın maçına yazı yazma heyecanı içinde olduğumu, sürçü lisan edersek af ola
diyerek yazıma başlamak istiyorum. İlk yazımı yazdığımdan daha fazla heyecan ve coşku içinde
olduğumu belirtmek isterim.
Tarihinde ilk kez A Milli takımımıza ev sahipliği yaptığımız için gururlu ve onurluyuz ama burada
bürokrasiden çok bu coşkuyu yaşamamızın baş mimarı Konyalı futbol severlere teşekkür etmek
gerekiyor. Çünkü Milli maç Konya’ya verilmedi taraftarlarımız onu hak ettiler ve aldılar.
Eminim ki evlerinde televizyonları karşısında bu coşkuyu gören futbol severler Torku Arena’da olmak
için can atarlardı. Biraz maçtan konuşmak gerekirse açıkçası sürpriz yaşadık, sezona kötü başlayan
Volkan Babacan’ın kalede olması aynı şekilde stoperde Hakan ve Serdar’ın olması bizi maçtan önce
tedirgin etmişti. Elde Şener gibi yükselen bir değer varken Ozan’ın sağbekte maça başlamasına ise
hala anlam verebilmiş değilim. Her şeye rağmen maça çok iyi başladık Volkan Şen saçımızı başımızı
yoldurmasa vasat bir performans sergilese devreye en kötü 3-0 gibi bir sonuç ile girip çok rahat bir
galibiyet alabilirdik. Bununla birlikte Burak ve Gökhan’ın kaçırdıkları tuz biber olmuş ve devreye tarihi
bir farkla girmek yerine golsüz eşitle gitmek zorunda kalmıştık. Letonya takımında ender ama etkili
akınlarla çok akıllı bir oyunla sahada olduğunu haddini bilerek oynadığını belirtmek de fayda var. 9
numaralı Arturs ve 15 numaralı Rakels geri dörtlümüze zor anlar yaşattılar.
Karşılaşmayı izlemeye gelen 42 Bin futbol sever milli takıma verdikleri destek ile tüm Türkiye’yi adeta
büyülemişti. Uzun zamandır Milli maçlarda bu atmosferi görmeyen milli oyuncularımızın da bazen
bocaladığını gördük. Milli takımımız kötü futbol oynasa pozisyona giremese belki Fatih Terim
eleştirilebilir, ancak taraftarın desteğini arkasına alarak belki son zamanların en baskılı futbolunu
oynamalarına karşı gol vuruşu yapamamalarının izahı Fatih Terim değil Oyuncuların Egolarını
yenememesi rakibi küçük görmeleri ve kendilerini Milli takım oyuncusu olmaya
hazırlayamamasındandır. Fatih hocanın milli takım oyuncusu ayrı, kulüp oyuncusu ayrıdır sözlerine
hep katılmışımdır. Bunun birçok örneğini defalarca yaşadık, Hocayı belki de eleştire bileceğimiz tek
nokta buydu, akşam ki oyuncular bu oyuncular mıdır ? . Futbolda nasılsa yeneriz mantığı, rakibi
küçük görme, kendimizi dev aynasında görme en büyük yanlışımız. Fifa sıralamasında 4. Torbaya
düşmüşüz hem medya, hem taraftar, hem faal futbol adamları, hemde yazarlar olarak hala rakip
takımları beğenmeme gibi bir hastalığımız var. Biz buyuz tarihimizde hiçbir turnuvaya direk
katılamamış bir ülkeyiz Fatih Terim gibi, Şenol Güneş gibi, Mustafa Denizli gibi sihirli dokunuşlarla
iz bıraktık, hiçbir zaman bir sistemimiz altyapımız ve Futbol geleneğimiz olmadı. Futbolu bu kadar
çok sevip de bu kadar uzak olan başka millet de yok bunu da belirteyim.
Konyalı Futbol severler Letonya maçında bize gösterdiler ki, Futbolda değişmez denilen bir çok şey
ülkemiz adına değişebilir 90 artıda gelen gol İstanbul’da gelse o dakika Beşiktaş, Fenerbahçe yada
Galatasaray’a tezahüratlar başlayacak kendi takımlarında oynamayan milli oyuncular küfüre ve
aşağılanmaya maruz kalacaktı.Tıpkı Fatih Hocanın dün itiraf ettiği gibi sezona en formda başlayan kaleci Volkan gibi niceleri milli takımdan affını isteyecekti. Dün akşam ki atmosferi görünce Volkan sahada olmayı en fazla isteyen oyuncuların başında gelirdi buna eminim. Önümüzde Hollanda maçı var Konyalı Futbol severler günler öncesi biletleri tükettiler yeni bir hikaye yeni bir senaryo biz her ne kadar 4.Torbaya kadar düşsek de zor işlerin ülkesi zor işlerin takımıyız. Güveniyor ve inanıyorum neden olmasın.