Ülkemizde en çok tartışılan konulardan biri belki de en önemlisi Milli Eğitim Sistemidir. Bir ülkenin genel durumu hakkında bilgi edinmek için uzun boylu araştırmaya gerek olmadan milli eğitim sistemine bakmak yeterli olacaktır.
Sistem içerisinde program, müfredat, mesleki eğitim, din eğitimi, yönetim, denetim lise ve üniversiteye geçişlerde sık sık değişikliklere gidilmesine rağmen hedeflenen başarıya ulaşılamamış hala çözüm yolları aranmaktadır.
Elbette ki, değişen şartlara uygun olarak gelişim yönünde kısmi değişikliklere gidilmesi gereklidir. Maalesef, reform düzeyinde değişikliklere gidilmesine rağmen değişimlerin gelişim yönünde gerçekleşmesinde istenilen düzey bir türlü yakalanamamıştır.
Cumhuriyet tarihinde yapılan tüm Milli Eğitim Şuralarını özetle de olsa inceledim. Bugün yaşadığımız tüm sıkıntılar geçmiş dönemlerde de dile getirilmiş. Mesela, en çok üzerinde durulan konulardan biri olan mesleki eğitim. Mesleki eğitimle ilgili olarak;
III. Milli Eğitim Şurası-1946; "… Bu gündemde altı madde vardır. Bunlardan ilk dördü doğrudan doğruya mesleki ve teknik öğretim kurumlarımızın teşkilatına, programlarına ve yönetmeliklerine müteallik bulunmaktadır.”
VI. Milli Eğitim Şurası-1957; Mesleki ve teknik öğretimin dünya yüzündeki ehemmiyetine sayın şûra üyeleri her cephesi ile vakıftırlar; bu konunun, asrın yeni vasıta ve metotlarından faydalanan memleketimizin ekonomik ve endüstriyel hayatıyla ne kadar sıkı bir şekilde alakalı olduğunu da takdir etmektedirler.”
VII. Milli Eğitim Şurası-1962;, “Mesleki ve teknik okullarda liselere girişte öğrencinin ilkokuldan itibaren göstermiş olduğu alâka ve kabiliyet dikkate alınmalıdır”
IX: Milli Eğitim Şurası-1974; “Bu amaçla ortaokul programı… meslek derslerini kapsayacak şekilde yeniden hazırlanacaktır. Meslek okullarının ilkokula dayalı olan birinci devrelerinde seçmeli dersler yerine meslek dersleri konulacaktır.”
X: Milli Eğitim Şurası-1981; “Millî dayanaklarımızı güçlendiren, çağdaş görüşlere yer veren, devlet kalkınma plan ve hedefleriyle uyum sağlayan, eğitim ve öğretimde, mesleki tekniğe ağırlık veren okul endüstri ilişkisini geniş şekilde kuran insanımızı çok iyi yetiştiren ve ona iş bulan bilim ve teknolojiyi esas alan temele dayanmalıdır.”
XII: Milli Eğitim Şurası-1988; “Mesleki ve Teknik Ortaöğretimin, hem mesleğe ve iş hayatına eleman ve hem de yükseköğretime öğrenci hazırlayan, endüstriyel eğitim sanat eğitimi ve meslek eğitimi programlarını uygulayan eğitim-öğretim kurumları olarak tanımlanmalıdır.”
XV: Milli Eğitim Şurası-1996; “Genel Öğretim ile mesleki teknik öğretimin amaçları ve öğrenci yetiştirme yöntemleri yeniden tanımlanarak, ülke şartlarının gerektirdiği insan gücünün yetiştirilmesi için eğitim yeni bir yapıya kavuşturulmalıdır,”
XVI: Milli Eğitim Şurası-1999; “Bu şuranın gündemini tamamen mesleki eğitim oluşturmaktadır. Mesleki ve Teknik Eğitim Orta Öğretim Sistemi bütünlüğü içinde ağırlıklı olarak yeniden yapılandırılmalıdır.”
16. Milli Eğitim Şurasının konusu bütünüyle mesleki eğitimi kapsamasına rağmen üzülerek ifade etmeliyim ki mesleki eğitime en büyük darbeyi yine ülkemizi yönetenler vurmuştur.
Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinin özellikle Elektrik, Elektronik, Bilgisayar bölümlerini en başarılı öğrenciler tercih ederken üniversiteye girişlerde avantajlı olmaları yerine tam tersi dezavantajlı duruma düşürülmüştür. Bu durum üzerine puanı yüksek öğrenciler bu bölümleri tercih etmekten kaçınmışlardır.
En son uygulanan liselere geçiş sistemine göre 2019-2020 öğretim yılı lise yerleştirmelerinde İmam Hatip ile Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerine yerleşen öğrenci sayısı yarı yarıya hatta üçte bir oranında düşerken Anadolu Liselerinin kontenjanları yüzde elli oranında artırılmak zorunda kalınmıştır.
Meslek liselerinin kontenjanlarının doldurulamamasının yanında öğrenci kaliteleri de düşmüştür. Kısaca, herkes tarafından mesleki eğitimin önemi, geliştirilmesi dile getirilmesine rağmen mesleki eğitim sürekli kan kaybetmektedir.
Gerek bu iktidar dönemi bakanları gerekse önceki dönem bakanları tarafından yapılan veya yapılmak istenen değişiklikleri esastan uzak bulmama rağmen samimiyet içerdiğine inanıyorum.
Her ne kadar mesleki ve teknik eğitimdeki sorunu örnek vermiş olsam da milli eğitimin tüm alt başlıklarında buna benzer sorunlar gündemimizi sürekli meşgul etmekte çözüme yönelik çabalarda nedendir bilinmez sonuçsuz kalmaktadır.
Sorunlar belli olmasına rağmen neden çözülemediği ile ilgili kendi kendime çok sorular sormama rağmen bir türlü cevabını bulamamıştım. Önümüzdeki yazımda neden çözülemediği ile ilgili bazı değerlendirmelerde bulunacağım.