YENİ EĞİTİM MODELİ ÜZERİNE-3

Ali Dutal

Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya Selçuk’un açıkladığı yeni eğitim modelini genel hatlarıyla olumlu bulduğumu, çok kapsamlı olmakla birlikte temel sorunlara girilmediğini, düşünüyorum.

Sayın Bakan, “esnek, modüler, daha az ders saati ve çeşidinin olduğu bir müfredat hazırlanacağını, okul yöneticilerinin yetki ve sorumluluklarını kısmen artıracaklarını, tüm yöneticilerin ehliyet ve liyakat temelli olması konusunda ülke çapında bir bakış açısını da paylaşmış olacağını" açıklayarak önemli konular üzerinde durmuştur.

Yeni Eğitim Modeli kapsamında yer almayan önemli konular üzerinde bir eğitimci bakışıyla durmaya çalışacağım.

Değerlendirmelerim isabetli olabileceği gibi isabetli de olmayabilir; ancak, yılların eğitimcisi olarak tecrübelerimizi paylaşmanın da ülke ve insanımıza olan sorumluluğumuzun yerine getirilmesinde gerekli olduğuna inanıyorum.  

Yeni Eğitim Modeli teorik olarak bir çok şeyi içermekle birlikte pratikte uygulanabilirliğinin teorisi kadar güçlü olmadığını düşünüyorum. Mesela en çok ilgi uyandıran çalışma takvimi. Yeni çalışma takvimine göre 18-22 Kasım ve 6-10 Nisan olmak üzere bir haftalık ara tatiller olacak.

Sayın Bakan, "Bu faaliyet, yeni eğitim öğretim yılımızın çalışma takvimiyle ilgili yeni bir model. Bu model aslında çok uzun süredir tartışılan ve Türkiye'nin eğitim öğretim çalışma takviminin çok uzun yıllardır üzerinde fikir yürütülen ve toplumdaki değişmelere paralel olarak değişmesi beklenen bir takvim denilebilir." değerlendirmesinde bulundu.

Yeni takvim çalışmasına neden ihtiyaç duyulduğuna ilişkin ise “verimlilik ve denge üzerinden bir çalışma yaptıklarını, sadece çalışma takvimi ile ilgili olarak yapmadıklarını; öğretmen eğitimi açısından verimlilik, derslerin işlenişi açısından verimlilik, öğretmenlerin sınıftaki yaptığı projeler ve benzeri çalışmalar açısından verimlilik, Milli Eğitim Bakanlığının yaptığı tüm iş ve işlemler açısından verimlilik; bunun genel bir parçası olarak yaptıkları şeyin çalışma takvimini de bu verimlilik ve denge üzerine oturtmak olduğunu" ifade etmişlerdir.

Kasım ve Nisan aylarında uygulanması düşünülen ara tatillerin verimliliği artırıp artırmayacağını uygulamadan sonra göreceğiz; ancak, ülkemiz iklim şartları ekseninde düşündüğümde uzun yaz tatilinin öğrencilerin okuldan soğumaları, öğrenilenlerin unutulması gibi olumsuzluklarına rağmen okul sürelerinin yaz aylarına uzamasının verimliliği düşürdüğünü de hepimiz kabul ediyoruz. Sıcak havalarda öğrenciler sınıfta duramıyor, bahçeye çıkılması yönünde öğretmenlerini zorlamaktadırlar.

Ayrıca, her tatil öncesi ve sonraki haftalarda hem öğretmenler hem de öğrencilerde bir motivasyon düşüklüğünün olduğunu da biliyoruz. Belki, zamanla bu olumsuzluklar ortadan kaldırılabilir. Millî Eğitim Bakanımız çalışma takvimi hazırlanırken öğretmenlerden, okul yöneticilerden görüş alındığını, dünyadaki çalışmaların incelendiğini ifade etmişlerdir.

En önemli değişikliklerden birisi yeni ortaöğretim modeli. Buna göre ortaöğretimde ders sayıları azaltılacak, liselerde "kariyer ofisleri" oluşturulacak, 12'nci sınıflarda ders saatlerinin azaltılarak destek çalışmalarının getirilmesinin de planlandığı modelde, her öğrenci üniversitedeki gibi kendi istediği dersleri seçebilecek.

Ders sayılarının azaltılması, öğrencinin ilgi ve yeteneklerine uygun olarak kendi isteği ile derslerini seçmesini olumlu bulduğumu belirtmekle birlikte uygulamada bir takım sorunlarla karşılaşacağını da düşünüyorum.

Kredili sistem olarak bu uygulama 1990’lı yıllarda uygulandı. Daha sonra özellikle öğrencilerin zamanlarını okul dışında geçirmelerinin meydana getirdiği sorunlar yüzünden vazgeçildi. Uygulamada nasıl olacağını net olarak bilemediğim için sonucunda oluşacak olumsuz durumlar ile ilgili bir değerlendirmede bulunamıyorum.

Ancak, bir eğitimci olarak bana göre çok mükemmel bir sistemdi. Öğrenci yeterli krediyi aldıktan sonra üniversiteye hazırlanacak zamanı kalıyordu. Yani, ciddi kariyer planlaması yapan öğrenciler için avantajlar sunan bir sistemdi. Ancak, başıboşluğu, aylak aylak gezmeyi seven, çalışmayı sevemeyen öğrenciler için sistem aileleri rahatsız etmiştir.

Elbette ki, en mükemmel dediğimiz sistemin bile avantajları olduğu gibi dezavantajları da olacaktır. Esas olan sistemin öğrenci ve ülkemize katacağı katma değerdir. Burada üzerinde düşünülmesi gereken en önemli husus tüm öğrencilerin hangi kademede olursa olsun eğitimin içinde zorla tutulmalarıdır.

Şu anda bana göre, eğitim sistemimizin en temel sorunu zorunlu eğitimin kademeli de olsa 12 yıl olmasıdır. Önümüzdeki yazımda 12 yıllık zorunlu eğitim ile yeni eğitim modeli üzerinde durmaya çalışacağım.

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.