Öncelikle şehitlerimize Allahtan rahmet, şehit yakınlarına ve milletimize baş sağlığı, yaralı gazilerimize de acil şifalar diliyorum. Bu güne kadar Feto örgütünün nasıl bir bela olduğunu anlatan, ciddi araştırmalara dayalı, onlarca kitap yayınlanmıştır. Başta Ankara Savcılığının darbe girişiminden kısa süre önceki tespitleri olmak üzere, delillere dayalı çok sayıda savcılık iddianamesi de vardır. Muhakkak ki bu konuda epeyce istihbarat raporu da düzenlenmiştir.
Bütün bunlara rağmen maalesef korkulan oldu ve 15 Temmuz ihaneti yaşandı. Allah’a şükür ki hainler başarılı olamadılar. Başta Allah’ın yardımı, sonra da yüce milletimizin, kahraman polis ve askerimizin, resmi-sivil çok sayıda kurum ve kuruluşumuzla medyamızın canı pahasına verdiği destansı mücadeleyle bu büyük tehlikeyi atlattık. Ne kadar şükretsek azdır.
Yapılan yayınlardan, yazılıp çizilenlerden anlaşıldığı kadarıyla Fetö terör örgütü kritik yerleri tutmuş, asıl yüzünü yakın zamana kadar gizlemeyi de büyük ölçüde başarmıştır. Kalan köşe başlarını da tutmak ve bunu sürekli kılmak için bizim Konya’nın deyişiyle “şakşukayı da kurmuştur.” Zaten bu da bir sivil darbe sayılır. Buna rağmen 2013 Yılındaki 17-25 Aralık darbe girişimini niçin yaptıkları iyi araştırılmalıdır. Çünkü güçlü Ak Parti Hükümetiyle zıtlaşmayı göze almaları, onu karşılarına almaları o zaman başlamıştı. Bunun sebebi sadece dershaneler olamaz.
Şu anda Meclis tarafından bu hain girişime yol açan eksik ve yanlışlarımız belirleniyor. Bundan sonraki darbe girişimlerinin önünü tıkayacak yasal ve idari değişiklikler yapılıyor, önlemler alınıyor. Örneğin çok yerinde bir kararla Jandarma teşkilatı İç İşleri Bakanlığına bağlanmıştır. Keşke şimdiden Genel Kurmay Başkanlığı da Milli Savunma Bakanlığına bağlansaydı. Öyle düzenlemeler yapmalıyız ki, bundan sonra Ordu dâhil, hiçbir kurum ve kuruluşumuz kapalı kutu gibi olmamalıdır. Hepsi kendi iç denetimine ilaveten, genel gidişatı bakımından da denetlenmeli, bütün kurumlar daha şeffaf ve denetlenebilir hale getirilmelidir.
Hiç değilse OHAL döneminde dershaneler tamamen kaldırılmalı, uygun yapıda olanlar özel okula dönüştürülmelidir. Askeri okullar da dâhil, bütün okullar tek çatı altında toplanmalıdır. Klasik okul denetimi dışında bir de tüm eğitim kurumlarında ülke için tehlikeli bir faaliyet, yönlendirme ve yapılanma olup olmadığını gizlice denetleyen ekipler olmalıdır. Bunlar doğrudan en üst makamlara rapor sunmalı, onlar da TBMM ne bilgi vermelidir. Sadece feto terör örgütü değil, diğer terör örgütlerinin de okullarımıza sızma, gizli yapılanma ve illegal faaliyet girişimleri olabilir. Şimdi bunu engelleyecek sistem ve yasaları getirmenin tam zamanıdır.
Sayının çokluğu sebebiyle darbeye karışan suçlu ile hasbelkader orada bulunmuş suçsuzun net olarak ayırt edilmesi bu kısa süre içinde bütün zanlılar için mümkün olamayabilir. Suçu net olarak sabit olanlar elbette en adil şekilde cezalandırılmalıdır. Ancak, suçsuz olanlara da uzun süren bir hapislikten sonra “suçun yokmuş, özür dileriz, güle güle” denilmesi adaletin katlidir. Özellikle böyle zamanlarda ASILSIZ ihbar ve şikâyet çok olur. Asılsız ihbar ve şikâyetler yüzünden kimse rencide edilmemelidir. Fetöcü işyerinin kendisi değil, zararı yok edilmelidir.
Avrupa’nın Hristiyan ceza anlayışına göre ölüm cezası acımasızca bir infaz şekli olabilir. Bizim kutsal kitabımız Kuranda ise “Ey akıl sahipleri, kısasta sizin için hayat vardır, umulur ki sakınırsınız” buyruluyor (Bakara Suresi, 179). Sayın Cumhurbaşkanımız doğru söylüyor, halkın idam talebi boşuna değildir. Kısas, haksız yere insan öldürenlerin yine ölüm cezasıyla cezalandırılmasını gerektirir. Kısasta af hakkı meclise veya devlete değil, sadece ölenin en yakınlarına verilir. Öldürme dışındaki af hakkı da mağdurun kendisine verilir, adalet budur.
Demokrasilerde devleti yasalar ve sistemler yönetiyor. İyi bir sistem, gaflet ve dalalete de meydan vermez. 15 Temmuz milat gibi oldu. İnşallah bu acıları bize bir daha yaşatmayacak yasalara ve sistemlere de bu vesileyle kavuşuruz. Böylece aziz şehitlerimizin ruhunu da bir kez daha şad etmiş oluruz. Allah’a emanet olunuz.