Pazar günü içimde büyük bir heyecan vardı, özel işlerimden dolayı iki hafta önce oynanan ve Konya için tarihi bir başlangıç olan yeni stadımızdaki Konyaspor-Balıkesirspor müsabakasını izleme imkânım olmamıştı. Bu yüzden daha hafta başında olmama rağmen hafta sonu oynanacak Konyaspor-Kayseri Erciyesspor müsabakasının heyecanı beni sarmıştı. İzin verirseniz, neden bu kadar büyük bir heyecan yaşadığımı da anlatmak istiyorum.
1980 yılında daha lise 1.sınıftayken Konyaspor ile tanıştım, Atatürk Stadı’nda maraton tribününde bayrakların altında 10-15 kişilik arkadaş gruplarıyla maçları izliyorduk. Biz takımımızı yürekten destekleyen, onunla ağlayıp onunla gülen her türlü zorluğa rağmen gönlümüzden sevgisini hiç kimsenin alamadığı bir taraftar grubuyduk ama bir ismimiz bile yoktu. Derhal grubumuza isim arayışına girdik. Farklı mahallelerden ve farklı okullardan arkadaşlarımız vardı aramızda ve birçok isim gündeme geldi ama o dönem Konya’nın en büyük caddelerinden Nalçacı ismi ön plana çıktı. Her geçen gün adımıza yakışan bir onurla büyüdük ama eski stadımızın konumundan hep rahatsız olduk çünkü seyirci baskısını hiçbir zaman Atatürk Stadı’nda rakip oyunculara hissettiremedik. Bu yüzden de bunun sıkıntısını hep yaşadık. Eski stadın fiziksel şartları bizim gücümüzü maalesef olduğumuzdan çok daha aşağıda gösteriyordu. Yıllarca bu şartlara rağmen takımımızı iyi günde kötü günde sonuna kadar destekledik. Belki de bu zaman silsilesinin içinde zihnimizin minik bir köşesinde yeni, modern, takımımıza, şehrimize ve gelişen büyüyen ve de her zamankinden çok daha iyi bir yerde olan memleketimize yakışan bir stada sahip olmak vardı.
Rabbime şükürler olsun ki yıllardır beklediğimiz, hayalini kurduğumuz mükemmel bir stada nihayet kavuştuk, burada başta belediye başkanımız Sayın Tahir AKYÜREK Bey olmak üzere stadın yapımında emeği geçen herkese bütün kalbimle teşekkür ediyorum. Maç saatinden 3 saat önce stada gidip stadın etrafını gezdiğimde organizenin mükemmel olduğunu gördüm. Emniyet güçleri yerlerini almış, özel güvenlik kapılarda konuşlanmış durumdaydı. Eski statta yaşanılan en büyük sorunlarından biri olan otopark sıkıntısından ise eser bile yoktu. Altyapısından üstyapısına olması gerekenler son noktasına kadar tamamlanmış, adeta her şey bir saat edasıyla tıkır tıkır çalışıyordu. Maç saati yaklaştı, tribünde yerimi almak için giriş kapısına yöneldim ve alışmadığımız bir rahatlıkta içeri girdim. Karşımda yılardır hayaliyle yaşadığım muhteşem bir Arena vardı. Öyle ki belki de hayallerim vakt-i zamanında dille gelip konuşsa ancak bu kadar güzel bir yapıyı tarif edebilirdi. Tabiki bu güzelliğin içindeki güzellik takımım olunca bu muazzam yapı insanın gözüne daha bir güzel görünüyordu. Taraftarlar da yerlerini almış heyecanla maçın başlama saatini bekliyorlardı. Yıllardır özlemiyle yanıp tutuştuğumuz rakip futbolcuların dizlerinin titrediği bizim ise gücümüze güç, gururumuza gurur katan o ses akustiğini yeni stadımızla birlikte yakaladığımızı gördüm. Yazımın sonuna yaklaşırken taraftar gruplarına da teşekkür etmeden geçemeyeceğim. Gerçekten Konyasporumuza verdikleri destek takdire şayandı. Bu desteğin gücü rakip futbolcular ve hakemler üzerinde öyle güçlü bir baskı kurdu ki 12. adam denilen o olgu o gün bütün varlığını stadın içine sonsuz bir çığlıkla haykırdı.
Ancak bütün bu güzelliklere rağmen maalesef güzel olmayan tek şey 25. dakikadan sonra oynanan kötü futboldu. Ancak daha her şeyin başındayız bu kötü futbola rağmen karamsarlığa kapılmadan önümüzdeki maçlara daha güzel hazırlanarak galibiyet serisi yakalamak gerektiğini düşünüyorum. Diğer rakiplerimizin de puanlar kaybetmeye devam etmeleri bizleri biraz da olsun rahatlatıyor. Yine de önümüzdeki haftalarda oynanacak maçlar için teknik kadronun gerekli tedbirleri alacağına inanıyorum.