YENİ TÜRKİYE İÇİN 10.MADDE

Namık Ceyhan

Konyalının gururu sayın Ahmet Davutoğlu’nun Başbakan olması ile başlayan Yeni Türkiye Hamlesinde yürütülecek restorasyon çalışmalarında özlemini duyduğumuz, eski çevre ve kültür alışkanlıklarımızın geri kazanılması içinde çaba gösterilmelidir.

Çok açık bir biçimde görülmektedir ki bizi biz yapan, tarih, kültür, din, dil, örf ve adetlerimizden gelen alışkanlıklarımız son 20-30 yılda maalesef yok olmaktadır. O devirleri yaşayanlar hatırlayacaktır:

İnsanlar arasında karşılıklı sevgi ve saygı daha yaygındı. Bir sokakta o yörede oturan bir büyüğümüz geçtiğinde herkes ayağa kalkar, hürmette kusur etmezdi. Bu gelen bir de öğretmense kenarda selama durulurdu.

Toplu taşım araçlarında kendinden büyüye, yaşlıya, engelliye, kadına, daha bir öncelik tanınırdı. Yolda yürürken, araçlara binerken buna dikkat edilirdi. Otomobiller karayolunda yayalara daha saygılıydılar.

Çocukken mahalle arkadaşlarımızla, saklambaç, birdirbir, çelik çomak, yağ satarım bal satarım, uzun eşek gibi sokak oyunları oynardık.

Herkes evinin önünü temizlemeyi görev sayar, sokaklarımız hep temiz kalırdı. Çevreye rastgele çöp atmayı kimse aklına bile getirmezdi. Çevre hakkı kul hakkı olarak görülürdü.

Komşusu açken tok yatan bizden değildir” anlayışı yaygındı. Mahallenin muhtaç olanını herkes bilir ve kimse görmeden onun her ihtiyacı karşılanırdı.

Yeşil ve ağaç cennetle özdeşleştirildiğinden kıymeti vardı. Kimse ağacı kesmeyi yeşili yok etmeyi öncelik olarak görmez, bilhassa yeşil alanların çoğalması için çaba gösterirdi. Çünkü “Elinizde bir fidan varsa kıyametin kopacağını bilseniz dahi onu dikiniz” diyen Hz. Peygamber(S.A.V) layık ümmet olmaya çalışılırdı.

Yüce yaratanın insanoğlunun hizmetine sunduğu doğal kaynakların, toprağın havanın suyun kıymetini bilirdik. Bunlara nimet gözüyle bakıp koruyup kollardık. Bu konuda; “Doğan her bebeğin temiz hava solumak anne sütü kadar hem ihtiyacı hem de hakkıdır. “Su Gibi Az Ol”, “Toprak, uğruna kan dökülüp can verilen kutsal bir varlıktır”, “Sulak Alanlarımız can damarımızdır” hayat tarzımızdı.

Yaşantımızın her alanında haya ve edep duygusu hakimdi. Attığımız her adımda bir görenin olduğunu bilir, çevremize daha saygılı davranırdık. Yaratılan her canlının Yüce Yaratanın bir emaneti olarak görür, onu sever, korur ve gözetirdik.

Eğlence alışkanlıklarımız daha sade ve daha güzeldi. Başkasını rahatsız etmemek için çaba gösterirdik. Çünkü hepimiz bana yapılmasını istemediğimiz hareketleri başkasına da yapılmasını istemez ve yapmamaya gayret gösterirdik.

İsraf haram ve günahtır diye Alış verişlerimizi ihtiyacımıza göre yapardık, tüketim alışkanlıklarımız israf çılgınlığına dönüşmemişti Esnaf günlük siftahını yapmış ise gelen müşteriyi komşusuna yönlendirirdi. Para hırsı bu kadar her şeyin önüne geçmemişti.

Hayat şartları belki bu kadar modern ve gelişmiş değildi ama, ilişkilerimizde karşılıklı sevgi ve saygı hakimdi, acılarımız paylaşarak azaltır, mutluluğu paylaşarak çoğaltırdık. Dostlar iyi günde de kötü günde de yanımızda olurdu.

Günümüzde unutulmaya yüz tutmuş pek çok örf adet ve alışkanlıklarımızı daha da çoğaltabiliriz. Artık hayat gerçek dünyadan sanal dünyaya dönmüş durumda ve yukarıdaki hasetlerimiz nostalji olarak maziye gömülmek üzere.

Son yıllarda artan nüfusla birlikte plansız kentleşme, sanayileşme teknolojideki baş döndürücü gelişmeler ve gelir düzeyinin artması, artan enerji ihtiyacı ile birlikte, doğal kaynaklara daha fazla yüklenme ve neticede beraberinde getirdiği çevre sorunları çoğu alanda geri dönülmez noktaya gelmek üzeredir. Pek çok manevi değerlerimiz unutulmuş her şey maddiyata bağlanmıştır.

Şimdi, Yeni Türkiye vizyonu olarak Başbakan Sayın Davutoğlu’nun açıkladığı 9 maddelik yol haritasında Eski ve Yeni diye ayırmadan Türkiye’nin her döneminde 10.madde; “Sürdürülebilir bir yaşam ve Sürdürülebilir Çevre için çaba gösterilecektir. Bunun için de unutulmaya yüz tutmuş örf ve adetlerimizin geri kazanılması ile geleneksel kültürümüzün yaşatılmasının takipçisi olacağız” olamaz mıydı? Kalın sağlıcakla

 

ÇEVRE SÖZÜ; Çevreyi Hor Gören, Geleceği Zor Görür.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.