Cumhur İttifakı ortaklarından MHP, 28 Haziran 2018 tarihli milletvekili genel seçimleri öncesinde seçim beyannamesinde terör suçları, çocuk istismarcıları, tecavüzcüler ve kadın katilleri hariç olmak üzere af çıkarılması için girişimlerde bulunulacağını ilan etmişti. MHP, adına tam bir af denemese de şartlı indirim öngören düzenlemeyi 24 Eylül 2018 tarihinde TBMM’ye sundu. Kanun teklifinde 19 Mayıs 2018 tarihinden önce işlenen bir kısım suçlarla ilgili indirim öngörülüyordu.
Kanun teklifinin Cumhur İttifakının ortaklarından biri tarafından getirilmiş olması toplumda hemen karşılık buldu ve kamuoyu önünde tartışmaların başlaması uzun sürmedi. Gerek Ak Parti kanadından gerekse muhalefet kanadındaki diğer partilerden ilk teptiler geldi ve bir anda söz konusu düzenleme “ne zaman yasalaşacak?” beklentisi oluştu. Zira af kelimesi kırk kere düşünülüp bir kere söylenmesi gereken tehlikeli bir kelimeydi ve artık durum ciddiydi.
Ak Parti kanadından da, cinsel istismar, uyuşturucu, örgütlü suçlar, terör suçları, kasten adam öldürme ve mükerrer suçlar haricinde yer alan suçlarla ilgili infaz indirimi yapılacağı yönünde beyanatlar gelmeye başlayınca teklifin artık çok yakın bir zamanda yasalaşacağına kesin gözüyle bakılmaya başlandı.
Ancak, MHP teklifini bir anda beklemeye aldığını duyurdu. Kamuoyuna yapılan açıklamada, Cumhur İttifakı çatısı altında tezat ve tersliklerin yaşanmaması, konunun istismar edilmemesi gerektiğine vurgu yapılarak teklifin beklemeye alındığı söylendi. Ok yaydan bir kere çıkmıştı ve artık böyle bir konuda geri dönüş olamazdı. Af ya da ceza indirimi ile ilgili beklenti ve tartışmalar hiç bitmeyecek, sürekli gündemde kalmaya, gündemi işgal etmeye devam edecekti. Bugün yarın derken bugünlere gelindi. Hala gündemi meşgul etmeye devam ediyor.
Cezaevlerinde yaklaşık 270 bin civarında tutuklu ve hükümlü olduğunu biliyoruz. Bu sayı gittikçe arttığı gibi, İstinaf ve Yargıtay’da bekleyen dosyalar da düşünüldüğünde ilgili kişi sayısı ister istemez azımsanmayacak rakamlara ulaşıyor.
2000 yılında çıkarılan ve Rahşan Ecevit Affı olarak bilinen şartlı salıverme ve erteleme yasasının olumsuz sonuçlarından sonra af konusuna temkinli yaklaşılması gayet doğaldır. Hatırlanacağı üzere, 4616 sayılı bu yasanın ilham kaynağı “baklava çalan çocuklar” olmuş, çok hızlı bir şekilde hazırlanan ve yasalaşan tasarı beklenen olumlu etkiyi yaratmamış tam tersine yıllarca adından olumsuz bir şekilde bahsettirmişti. Hatta yasanın çıkmasından sonra Rahşan Ecevit bile “benim istediğim af bu değildi” diyerek yasayla ilgili memnuniyetsizliğini dile getirmişti.
Bugünkü durum hem geçmişten hem de MHP’nin teklifinden biraz daha farklı görünüyor. Zira, hem çıkarılması düşünülen ceza infaz düzenlemesi ile ilgili yeterli kamuoyunun oluştuğu, hem de kalıcı bir infaz düzenlemesi üzerinde çalışıldığını görüyoruz. Ancak, ülkemizin sürekli olarak öncelikleri değişen bir gündeminin olduğu da ortada. Bu nedenle düzenlemenin ne zaman meclise geleceğini kestirmek pek mümkün değil.
Ak Partinin üzerinde çalıştığı infaz yasasında evde infaz, hafta içi veya hafta sonu infaz gibi alternatif infaz sistemleri üzerinde çalışmalar yapıldığı biliniyor. Daha önce olduğu gibi infazın yarı oranına getirilmesi ve denetim süreleri ile ilgili de farklı hükümler getirmesi de bekleniyor. Bu hali ile düzenleme bir af yasasından ziyade kalıcı bir infaz sistemi değişikliğidir.
Yasa değişikliğinden kaynaklı olarak ve lehe hükümlerin uygulanması ile ilk etapta yaklaşık 40 bin kişinin tahliye edilmesi bekleniyor. Yasanın meclise gelmesi ile birlikte mutlaka üzerinde değişiklikler yapılacağı, kapsam dışında tutulan suçlar yönünden Anayasa Mahkemesi’ne başvuruların olacağı, bu konunun gündemde kalmaya ve tartışılmaya devam edeceğini şimdiden rahatlıkla söyleyebiliriz.
Temennimiz, yapılacak düzenlenmenin hakkaniyet ve adalet çerçevesinde oluşturulması ve toplum vicdanını da rahatsız etmemesi.