Torosların aksi düşünce suya,
Gözün güzel görsün, bak doya doya.
Kuş şarkılarını hep duya duya,
Çıkalım dağlara bizim illerde.
Çok anılar saklar yayla yolları.
Ne de çok özledik eski yılları.
Kızaklar üstünde ladin dalları,
Çekerdik ağıla karlı bellerde.
Hiç kaval sesi yok, çobanlar ölmüş.
Dağları bir garip sessizlik almış.
O eski sürüler gitmiş yok olmuş,
Hayalleri kalmış ıssız yollarda.
Her köyde üç beş bin kıl keçi vardı,
Dağda doyar, bedavaya çıkardı.
Eti de, sütü de kekik kokardı,
Şimdi adı bile, yok kasaplarda.
Beceriksiz yönetimler elinde,
Karakeçi tarih olma yolunda.
Kendi yok, adı var halkın dilinde,
Bu kafayla çözüm çok uzaklarda.
Sözde ormanlara zarar verirmiş,
Faydası bile var, onu kim demiş?
Böyle diye diye nesli kesilmiş,
Ormanda keçi var, bütün çağlarda.
Bizimkiler eti elden alıyor.
Her halde böylesi kolay geliyor,
Dağlarda meralar heba oluyor,
Otuz milyon otlar bu ormanlarda.
Binlerce köylünün karakeçisi,
Toros Dağlarının asıl bekçisi,
Yok edildi birden, yok gerekçesi.
Etin çaresi var, tüm Toroslarda.
Ya Kara Keçili, ya ak keçili,
Ya Sarı Keçili, ya da Tekeli,
Boy adı “ Keçili ”, işi de belli,
Sorun yasaklarda, çözüm dağlarda.
Elden gelen öğün olmaz bilesin,
O da vaktinde gelmez ki gülesin,
Kendin üret ki, ayakta kalasın,
Üzüm olmaz bakılmayan bağlarda.