Son yılların moda ve klişe cümlesi “YERLİ ve MİLLİ” …
Allah razı olsun bizim öylesine can öylesine samimi güzel okurlarımız var ki… Yemin ediyorum her gün bizi okuyanların, üşenmeyip yorum yapanların yüzde 99’unu da tanımıyorum. Mesela bunlardan bizim fanatik okurumuz YERLİ rumuzlu dostumuz.
Aslında onun samimi yorumlarına bazı okurlarımız da çok sert ve çok fena tepki veriyorlar. Hakaretsiz, küfürsüz tüm yorumlara yer verdiğimiz için aslında köşemizde çok içten de bir muhabbet olmuş oluyor.
Bugün yazımızın başlığı da gündem dolayısıyla YERLİ rumuzlu okurumuz için olacak.
Ancak oraya gelmeden diğer gündem maddelerine kısaca değinelim.
“YAŞAMASINI BİLENE”
Allah’a şükürler olsun ki bu yalan dünyanın en şanslı isimlerindenim. Kendimi hep öyle görüyorum. Diğer yandan şahsen Allah’a kulluk vazifemi tam ve adam gibi yapamasam da Cenab-ı Allah’ım beni çok seviyor. Darlık göstermiyor. Ne zaman daralacağım hemen bize yeni yeni kapılar açıyor. Daraltmıyor, bunaltmıyor. Hayallerimi değil hayal edemediklerimi dahi veriyor. Sonuçta maddi ve manevi çok şanslı bir insanım vesselam.
Bu ruh halinde aklınıza gelebilecek her kesimden de dostlarım arkadaşlarım var.
Dün Yayın Grubumuzun bulunduğu iş merkezine girmek üzereyim. Kapıya 10-15 adım kala bir motor yanımdan geçti ve önümde durdu. Üzerinde kasklı maskeli korumalı bir kurye ve kuryenin de motorundan kulak kesildiğiniz zaman duyulacak coşkulu bir müzik sesi.
Bu kuryenin ismini bilmiyorum ama bazen öyle gün oluyor ki asansörde en az 5 defa karşılıyor ve o kısa sürede laflıyoruz. Tahmin ediyorum ki bu çilekeş insan benden daha çok çalışıyor. Bu durumu da kendisi ile konuştuğumuz için sabahın köründe motor ve müzik sesini duyunca takıldım “Hayat sana güzel”… Bu dosttan anında lafıma cevap geldi
“Hayat herkese güzel, tabii yaşamasını bilene”…
………………..
Böylesine zorlu ve çileli mesleğini yapan bir insanın güne başlarken söylediğini düşündüm, bir de bir eli yağda bir eli balda olup da güne sümsük sümsük başlayanları.
Ne olursunuz her halimize şükredelim.
Sağlıklı nefes alıp verebiliyorsak, canımızın çektiğini ve bulduğumuzu yiyip içebiliyorsak, kendi tuvaletimizi kendimiz yapabiliyorsak ve deeee özgür ve hür isek yaşamaktan zevk almalı halimize de yatıp kalkıp şükretmeliyiz diye tekrarlıyorum.
SABAH SABAH YİNE
OTOBÜS ARIZASI GÖRDÜM
Dün sabah saat daha dokuz olmamıştı. Fatih Işıklar mahallesinde yine bir belediye otobüs arızası görünce dayanamadım görüntülerdim.
Bunu bugün yine şunun için gündemimize aldım.
Sizlerden gelen otobüs arızalarının fotoğrafları ve şikâyetleri ile kendi gördüklerimizi de üst üste koyduğumuz zaman Uğur Başkan ve ekibini araçların yenilenmesi konusunda yeni bir çalışmanın beklediğini görüyoruz.
BAYRAK KONUSUNA
DÖNMEK İSTEMİYORUM
Dünkü bayram ve en başta da Türk bayrağı konusuna tekrar dönmek istemiyorum.
Çünkü Konya ve hemşerilerimiz için yazsak da yazamasak da, söylesek de bildiklerimizi söyleyemesek de, dilimiz varsa da yüreğimiz izin vermeyince hele hele samimiyetten uzaklaşıp Allah’tan çok (Haşa) kuldan korkar hale geldikçe biz biz olmaktan çıkıyoruz ve aslında en büyük zararı da kendimize, şehrimize dolayısıyla ülkemize veriyoruz.
İnsan ve İslam olmaktaki sıkıntılardan dolayı tek duam inşallah bugünleri de arar hale gelmeyiz. Çünkü dünyada var oluştan bugüne kapitalizmin, emperyalizmin ne yaptığını bilen biliyor gören görüyor. O yüzden yarından korkuyorum. Değilse ümitsiz ve umutsuzluk bizde asla yok olamaz da.
Neyse konuyu saptırmayalım. Önceki gün de bir muhafazakâr abimiz güngörmüş hocamız bu delik Türk bayrağını çekip gönderirken,
“ S. A. Abicim. Koskoca İş Bankasının astığı yırtık bayrak” diyordu.
Bayrak konusunda dünkü pilavı ısıtıp yeniden gündeme getirmeyeceğim. Çünkü zararı anlıyorum ki en çok bayrağımıza veriyoruz.
Nokta.
GELELİM YERLİ MESELESİNE (!)
Değerli samimi okurumuz YERLİ rumuzlu dostumuz dün sabah şöyle bir yorum yapmış;
“Sen öyle diyon da abi A Spor maçın naklen yayınında maçı katletti. Abi demek ki seyretmedin, seyretsen köşende değinirdin. Abi niye üst düzey insanların serzenişlerini yayınlıyorsun da bizlerin serzenişlerini dile getirmiyorsun. Abi bir de niye Konyaspor konusunda bir şeyler yazmıyorsun abi”
………..
Canım abim, değerli dostlar samimi güzel okurlarımız ne diyeyim, zaman zaman kendimi zincirlere vurarak Konyaspor ve spor konusuna sadece dokunuyorum. Eğer beni salarsanız gerçekleri olduğu gibi yazarım ve şehri değil, ülkeyi yöneten büyüklerimi üzerim.
Madem istiyorsunuz hele hele YERLİ abim istemiş ben bu isteği şimdilik kaydı şartı ile Konyaspor’un maç naklen yayın pozisyonu ve son iki maçlık değerlendirme üzerine yapayım.
Değilse büyüklerimizin yanlışlarını değil, cahilliklerini yazarım, ondan sonra da kendileri ile yüz yüze gelemeyeceğiz şekilde kendilerini kırarım.
1-Sizin dediğiniz gibi ya da sandığınız gibi maçı izlemedim değil. ASpor’dan Konyaspor’un maçını ben de sizler gibi izledim ve sizden çok ben sövdüm. Konya’nın bir Niğde bir Antalya kadar gücünün olmadığını yeni ya da ilk defa değil, bir kez daha hep birlikte gördük.
Buradan siz ya da biz neyin tepkisini verebiliriz ki?
Siz biz yani vatandaş olarak bizler bir hiçiz.
Biz vatandaş olarak ancak şunu sorabilir ya da kendi kendimize sesli düşünebiliriz.
Bu şehri yöneten siyasi irade yani AK Parti, bu şehrin Büyükşehrinden tüm AK Partili Belediyeleri bu TV kanalına bugüne kadar kaç para destek vermişlerdir. Nasıl lojistik imkanlar verilmiştir?...
Hadi şimdi biz soralım büyüklerimiz açıklasınlar.
Ben de Konya’dan böyle destek alırsam, Konya’nın gücünü potansiyelini sadece kendime göre yontarım. Sonra da böyle bilya boncuk gibi oynarım. Tepkiyi de sadece gariban Konyaspor taraftarları ile yeşil-beyaz sevdalıları verir.
2-Konyaspor Fenerbahçe karşısında beklenen direnci gösteremedi ve farklı mağlup oldu. Bizim spor camiasının basın kesiminden taraftarlarımıza kadar belli bir tarafın dünyaları yıkıldı.
Allah aşkına bu farklı mağlubiyetin kırılma noktasına yediğimiz üçüncü gol değil miydi?
Bundan 30 saniye önce Konyaspor’un verilmeyen penaltısı yok muydu?
Hakem görmedi diyerek kendimizi kandıralım, peki VAR da bile o pozisyon gündeme gelmiyorsa, Türk futbolunun hiç değişmeyen gizli eli (!) o gün Fenerbahçe’yi mutlak galip getirecekti.
Bunu bilmeyenimiz var mı?
Onun için hiç üzülmedim çok sövdüm.
Ama biz camia olarak bu maçtan sonra yas ilan ettik yaaa. Bizim yasımız ne kadar profesyonel olurlarsa olsunlar çocuk ruhlu sporcularımızın üzerine karabasan gibi çöktü. Ve kupadaki rezil futbol ve acı sonuç geldi.
Burada hiçbir futbolcuyu savunmuyorum. Dahası ödüllendirilme gibi cezalandırılmalarını da bekliyorum.
Yalnız ben spor kamuoyunun belli bir kesimi ile sezon başından bu yana farklı düşünüyorum.
Aslında bu konuyu yazdığım yazılarda dile getirdim.
Hilmi Kulluk ve yönetiminin icraatları ile Konya’dan Ankara’dan spordan siyasete her kesimden haklı doğru olarak övgü alması da, Aykut Kocaman’ın Konya için bulunmaz efsane teknik adam olmasının tartışılmazlığı da, takımın genel anlamda vasatın çok üstünde de olsa bizim hedefimiz ve haddimizi bilme konusundaki aceleciliğimiz beni hep korkuttu.
İşte bugün korkumun haklılığını üzülerek yaşıyoruz.
Türkiye tarihinin en kritik en derin ekonomik krizinde.
Bu durumda futboldaki geleceğimiz çok daha zorlu.
Paradan, sportif başarıdan ve gelecek hesabında nerede olmalıyız?
Bunu hesap etmeden buna göre ayağımızı uzatmadan ne şampiyonluğu ne kupası?
Tamam havaya girelim. Yüksek hedefler koyup hayallerimizin peşinden koşalım. Ne var ki aynaya bakmayı da hiç ihmal etmeyelim ne olur.
Fener maçından sonra Konya basınında kimse yazmıyor çizmiyor ama YERLİ abimin gazı ile ben bir şeyi yazayım.
Hilmi Başkan istifa mı etti?
Başkanın üzüntü ile böyle bir karar aldı da yönetim mi durdurdu?
……………..
Yok böyle bir şey. İstifa da yok, istifayı durdurma da yok.
Ama bunu bir köşenize yazın bakalım BAŞKAN KULLUK MAYIS AYINDA YOLCU, BAĞLASANIZ TUTAMAZSINIZ…
Peki Hilmi Bey Başkan olduğu gün Konya siyasetinden ticaretine, tek cümle ile ne demişti
“Hilmi Bey çalmaz, çaldırmaz”…
…………
Peki, o günden bu güne ne dedik, ne istiyoruz, neredeyiz?
3-Bu şehri yönetenlerin siyasetçilerin pek çok konuda olduğu gibi profesyonelinden sporuna tek bir plan ve programları yok, olamaz da.
Var dedikleri de YALAN…
Açtırmayın kutuyu söyletmeyin kötüyü.
TAMAM MI?
Her şeyi ispatlarım.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Yalanın dostu gerçeğinde düşmanı çoktur.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
İlkokul çağındaki çocuklar belediye otobüslerine binerken dedelerine, ninelerine yol vermeyi öğrendikleri zaman, bu konuda da uyarıldıklarında gülmeyip utandıkları zaman daha iyi ADAM oluruz.