Haftasonu şehrimizde hem sportif hem de tribünsel anlamda rekabetin yoğun olduğu bir Antalyaspor karşılaşması oynandı. Aykut Kocaman’ın gelişi sonrasında şehirde oluşan olumlu hava, tribünlere ve sahaya da yansıyınca pozitif neticeler de ardı arkasına gelmeye başladı. Deplasmanda zor koşullar altında oynanan ve kazanılan Erzurumspor karşılaşması üstüne Antalyaspor ile cila yapan Konyaspor’umuz ilk 3 sıra için de net bir mesaj gönderdi.
Karşılaşmanın teknik, taktik ve oyun içi doğrular noktasında bir çok detayı var elbette. Başımızda bu alanda ülkenin en iyisi varken ahkam kesmek saygısızlık olabilir. Ancak sadece şunu söylemem gerekiyor, önceki Aykut Kocaman döneminde oynanan oyuna sürekli karşı koyan, itiraz eden, saçma sapan gerekçelerle eleştiren zihniyetin yerine daha korumacı bir anlayış hakim olmaya başladı. Umarım alınan bu başarılı neticelerin etkisi ile değildir bu yaklaşım. Çünkü bu çıkışın elbet bir inişi de olacak. Mevzu yaşanacak bu dalgalanmaları büyük zikzaklar yerine küçük eğrilerle geçebilmek. Bu da takımın üstündeki baskıyı mümkün olduğu kadar azaltarak olur.
Gelelim kendimizle alakalı bölüme. Okuyucularım bilirler, aynı zamanda Nalçacılılar Taraftarlar Derneği’nin basın sözcülüğü görevini de yürütmekteyim. Haftasonu bu derneğin bir mensubu olmaktan bir kez daha gurur duydum. Bu gururu bana yaşatan başta İbrahim Apalı olmak üzere 200 den fazla kardeşime çok teşekkür ederim. Ülkenin dört bir yanından tebrik telefonları aldık. Her birine aslında bu işin içinde bir pul kadar emeğim olduğunu söylesem de görüştüğüm insanlar belki de hayatlarında hiç görmedikleri insanlara yapılanlar için teşekkür ettiler. Üstümde kalmasın ben de hepsini bu vesileyle muhataplarına iletiyorum.
Tribünlerde gördüğünüz o 5 dakikalık film için işin sadece yapım aşamasına 20 güne yakın bir süre emek verildi. Fikir, tasarım vs gibi süreçleri de dahil ettiğinizde bu süre 1 ayı aştı. Sabah saat 10’dan gece 12’lere kadar adeta ilmik ilmik örüldü ve bizim o 5 dakikalık efsane film ortaya çıktı. Bu süreçte ne zorluklar yaşandı, ne gibi imkansızlıklarla mücadele edildi anlatsam kimse inanmaz. Çünkü şuan herkes pembe bir rüyada, bulutların üstünde. Bozmayalım kimsenin keyfini.
İşte tahmin edilemeyecek bu zorluklara rağmen o iş çıktı ortaya. Ve şahsi düşüncem artık bu Antalyaspor muhabbeti bir daha açılmamak üzere kapandı. Zaten bizlere çok da rakip olabilen bir durumları yoktu ama biz biraz fazla önemsemiştik ve bu yüzden de fazlaca ayağımıza dolaştılar. Zaman zaman hızımızı da kestiler ama dediğim gibi bu tamamen kendimiz kaynaklıydı. Taraftarlarımız da artık bu pencereden baksınlar olaya. Tribün rekabeti noktasında kendilerine daha sert rakipler seçsinler. İyi rekabet bizleri de daha iyiyi yapmaya iter çünkü. Çoluk çocuk ile uğraşmasınlar. Vakitlerine yazık. Haybeye internet paketlerini yemesin kardeşlerimiz. Pazar günü bu iş İbrahim Apalı’nın yönetmenliğini yaptığı o konulu filmle bitti...
O 30 günlük sürede neler yaşandı, nasıl oluştu bu tablo kısa bir özet yapmak istedim sizlere;
Bu resimler koreografinin tasarımından sonraki ilk resimler. Toplamda 3500 m2'nin üstünde bir alanda çalıştı kardeşlerimiz. Yukarıda da bahsettiğim gibi, sevdalarını aşklarını ilmik ilmik ördüler adeta. İşte bu koreografi de aslında kalbin aynası, gönlün sesiydi, her nakışı bir duygunun ifadesiydi...
Tribünlerde standart boyut olarak gördüğümüz o filelere dikilen resimlerin gerçek boyutları aşağıda resimlerdeki gibi aslında. 1000 metrekareye yakın boyutta olan ve kale arkasında gerçekleştirilen şovun başrollerindeki bu resimlerin dikimi için 200'den fazla arkadaşımız gece gündüz demeden çalıştı. Dikişleri “rüzgarlı olması muhtemel hava durumunu da hesaplayarak” güçlendirdiler. Filenin tribünde duruş şekline göre rüzgar alabilecek yerlerin üzerinde daha fazla mesai harcadılar. Bir nevi mühendislik yaptılar aslında.
Eee biraz mola onları da hakkı tabi. 30 güne yakın bir süre boyunca annelerinden, babalarından, eşlerinden ve çocuklarından ayrı kalan kardeşlerimiz ve reis İbrahim Apalı, eğer fırsat bulabilirlerse dinlenmeye de çalıştılar. 35 seneyi aşkın bir süredir tribünlerde olan Nalçacılılar Taraftarlar Derneği’nin abileri de (Efsane Nalçacılılar) bu yürekli kardeşlerimize moral ziyareti yaparak, tatlı/pasta ikram ettiler. İşte biz bu yüzden güzel bir aileyiz, bu başarılı işler bu yüzden daha güçlü bir şekilde olarak ortaya çıktı ve inşallah bundan sonraki dönemde de devam edecek.
Vee artık son nokta. Provalar ve eksikleri görme zamanı. Son 1 hafta sadece bununla uğraşıldı. Hemen hemen her gün provalar yapıldı, rüzgar şiddetine göre fileleri çekecek halatların yeri planlandı. Meteoroloji Bölge Müdürlüğü günlük olarak takip edildi ve maç saatindeki hava durumuna ilişkin bilgi alındı. Maçtan 1 gün önce yaklaşık 25 bin koltuğa tek tek kartonlar yerleştirildi.
Vee sırada Nalçacılılar ordusu komutanı İbrahim Apalı var. Son 4 senede yapmış olduğu tribün şovları ve koreografiler ile Nalçacılılar ismini hafızalara altın harflerle kazıyan ADAM. Aynı zamanda projelerin tamamının da fikir babası. Güçlü ekibiyle birlikte çok daha büyük işler yapacağına inancımız tam. Türkiye’deki ilk hareketli koreografiyi yapan Nalçacılılar’dan yine Türkiye’de bir ilk olacak hamleler gelecek yakın zamanda. Bizi izlemeye devam edin...