İnsanların bazı şeylere bağımlılığı, özellikle gençlerin kötü şeylere olan bağımlılığı o kadar arttı ki; hangi birini saysak…
Sigara, alkol (içki) ve uyuşturucu maddeler bağımlılığına yenileri eklendi.
İşte büyülü kutu, internet, cep telefonu, kredi kartı ve daha başka…
Küçük çocukların bağımlılığı ise çizgi filmlerdir. Bunlar da mücadele edilmesi gereken ayrı bir tehlike olarak gözümüzün önünde durmaktadır.
Dünya’da, ülkemizde ve şehrimizde iyi ve güzel şeylere olan bağımlılık azalırken kötü ve çirkin şeylere insanımızın ve gençlerin bağımlılığı acaba neden artmaktadır?
***
1-7 Mart tarihleri arasında kutlana gelen Yeşilay Haftası’nda bu soruya nasıl bir cevap verilmesi gerektiği konusunda biraz düşündüm.
Gerçi Yeşilay Haftası, televizyon ekranlarında pek o kadar hatırlanmadı. Hatta insanın öyle bir hafta var mıymış diyesi bile oldu.
15 Temmuz’da yaşanan ve 240’ı aşkın insanımızın şehit olduğu Türkiye’yi işgal teşebbüsü ülke gündemini hâlâ muhafaza ediyor. Buna Fırat Operasyonu katıldı. Ardından 16 Nisan’da yapılacak “evet-hayır” referandumu eklendi.
Bu sıcak gündemden dolayı Yeşilay Haftası güme gitti. Futbol bağımlılığı kadar bile hatırlanmadı ve akla gelmedi dense, yeridir.
Demek ki top peşinden koşturmak da ayrı bir bağımlılık olarak ortada duruyor. Ekonomide bir başka bağımlılık gösteren konu da çek-senet protestoları… Konya’daki İcra Mahkemeleri sayısı 17 olmuş. Her mahkemenin 3 bin dosyaya baktığı varsayılırsa, bu 45-50 bin dosya falan ediyor. Konya, çek-senet protestolarında Türkiye’de sanırım dördüncü sırada.
Bunun adına ne denir?
“Ahlâksız ekonomi…”
Ticarette insana ve insanlara güven vermeyen ve hiç güven telkin etmeyen ahlâksız bir ekonomiyle yaşamak nasıl bir duygudur?..
Ticaretle iştigal eden insanımıza kimler yardım etsin ve kimler acısın!..
Böyle bir ekonomi sizce daha nereye kadar devam eder?
Burada bir hadis aklıma geldi:
“Hayırlınız, borcunu güzellikle ödeyeninizdir.”
Ecdadımız Selçuklu, Karatay Medresesi’nin o muhteşem taç kapısına estetik taşla kazıdığı hadisi şeriflerden birisi de borçla ilgili değil mi?
Ah! Dindar Konyalılar! Bu hususiyetinizden dolayı sizler dördüncü sırayı hiç ama hiç hak etmiyorsunuz…
Kendinize gelin, kendinize…
“Borç yiğidin kamçısıdır” derler, ama o kamçıya fazla bağımlılık insanın başına ne dertler ve belâlar açıyor biliyor musunuz?..
***
Konya’da uyuşturucu maddelere bağımlı olan insanların merkez dâhil ilçelerdeki hastanelerin acil servislerine kadar dadanmaları çok düşündürücüdür. Gece saat 24’den sonra bu acil servislere ellerinde uyuşturucu ile gelen genç insanlar varmış!
Böylesine acı duyumlar karşısında irkilmemek elde değil. Görevli ve nöbetçi hemşireler korkularından o iğneyi yapmak zorunda kalıyorlarsa, bu da olayın bir başka düşündürücü yanı…
Korku dağları aşmış da haberimiz olmamış…
***
Din nedir diye sorsalar…
Dindar Konya halkı bu suale hiç tereddüt etmeden;
“Güzel ahlâktır” diye cevap verir…
İnsanlığın en son peygamberi İki Cihan Serveri de öyle buyurmuyor mu:
“Ben en güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.”
***
Eğer her türlü bağımlılık insanı ve insanımızı, özellikle gençleri ahlâksızlığa sevkediyorsa; burada başımızı iki elimiz arasına alıp tefekkür etmemiz, bu gidişata dur dememiz gerekiyor.
Yeşilay Derneği Konya Şube Başkanı Hakan Hakkı Taşkapu gibi, “Bağımlılıklarla mücadele için söz veriyoruz” kararlılığında olmak gerekir.
AZİZİM DİYOR Kİ…
Sigara, alkol ve uyuşturucuyla mücadele, devletlerarası ve küresel arenada yapılması gereken bir mücadele oldu.
Artık Sion Protokolleri devrede.
İnsanlık, Ümmeti Muhammed ve coğrafyamız büyük tehlike altında.
İlk önce işe kendi kapımızın önünden ve kendi sokağımızdan başlamalıyız.