YEŞİLLER SARARIRKEN

Ali Dutal

Renkler arasında ayrım yapmak yanlış olur; her renk güzel ve özeldir. Güzel ve özel olmakla birlikte her rengin insanlar üzerinde olumlu ve olumsuz bir algısı vardır. Bu algılar türkülere hayat vermiş, insanlar duygularını renklerle dile getirmişlerdir.

“Başındaki yazmayı sarıya mı boyadın/Neden sararıp soldun sevdaya mı uğradın”

“Kapat gözlerini kimse görmesin/Yalnız benim için bak yeşil yeşil” gibi.

Renkler içinde “Yeşil”in farklı bir yeri var. Yeşil; hayat demek, umut demek yeniden doğuş demek. İlkbaharda tüm tabiat yeşillenirken sonbaharda sararmaktadır.

İçki, uyuşturucu, sigara gibi kötü alışkanlıklarla mücadelenin sembol rengi de “YEŞİL” dir. Hepimizin bildiği gibi Mart Ayının ilk haftası “Yeşilay Haftası” olarak kabul edilmiş ve bu haftada bir takım etkinlikler yapılmaya çalışılmaktadır.

Maalesef, hayati derecede önemli olmakla birlikte bu haftaya toplumun ilgisi oldukça düşük, düşük olmasının ötesinde çoğunun haberi bile yoktur.

“Yeşilay Haftası”nın olduğu, Mart Ayının ilk haftası, televizyon kanallarını takip ediniz. Birkaç kanalın dışında bu konuya değinene, konuşana pek rastlamayacaksınız. Bırakınız derbi maçı sıradan bir lig maçı kadar bile televizyonlarda yer almaz.

Ne önemi var; sigara kullanma yaşı 11’lere kadar düşmüş; alkol kullanımı sıradanlaşmış; uyuşturucu araçları çeşitlenmiş ve uyuşturucuya ulaşmak kolaylaşmış.

-Hiç önemi yok değil mi?

Oysa ki toplumun geleceği açısından hayati derecede önemli bir durum. Kahir ekseriyetinin kendini Müslüman olarak tanımladığı bir ülkede her geçen gün içki, sigara ve uyuşturucu tüketiminin; zinanın, faizin artması geleceğimiz açısından tam bir felaket!

Birkaç ay önce İçişleri Bakanımız cezaevlerinde uyuşturucudan yatan kişi sayısının 50 bin olduğunu söyleyerek verilen mücadelenin büyüklüğüne dikkat çekti. Gerçekten 50 bin rakamı, çok büyük bir rakam!

-İçeride 50 bin kişi yatıyorsa dışarıda kalanları bir düşünün!

     Sadece uyuşturucu ile değil; toplumumuzu felakete sürükleyen içki, sigara, zina, faiz gibi illetlerle mücadele etmek için toplumun tüm fertleri ve kurumları bu mücadelenin içinde bir şekilde bulunmalı; en azından duyarlı olmalıdır.

Özellikle çocuklarımızın bu tür kötü alışkanlıkları kazanmasına sebep olan ortamlar en aza indirilmeli; çocukların bu ortamlardan uzak tutulması için gerekli hassasiyet gösterilmelidir.

En önemlisi bu sorunların nedenlerine inilerek sorunların çözümüne dönük çalışmalara ağırlık verilmelidir. Elbette ki, sadece yasaklarla bu sorunları çözemeyiz. Eğitim olmadan çözüm mümkün olamaz!  

     Bu mücadelenin en etkin yapıldığı yer okullarımız olması gerekirken maalesef “Yeşilay Haftasında” okullarımızda bazı etkinlikler yapılsa da çokta etkili olduğu söylenemez. Sembolik olmaktan öteye fazla bir katkısı da yoktur.

     Bırakınız bir haftayı; alkol, uyuşturucu, kumar, sigara ve zina ile mücadele her alanda her türlü araçla sürekli yapılmalıdır.

     Açık ve net olarak ifade edeyim; bu mücadelenin içinde aktif yer alması gereken Diyanet İşleri Başkanlığımız hem kurumsal hem de bireysel olarak üzerine düşeni yapmanın uzağındadır. 

     İçkinin, uyuşturucunun, sigaranın günah olup olmadığına inanmak veya inanmamak kişinin kendi tercihi olup buna karışacak halimiz yok; ancak, hiçbir aklı selim insan çocuğunun içki, sigara ve uyuşturucu kullanmasını istemez. Eğer, bir ana baba çocuğunun bu zararlı maddeleri kullanmasını istiyorsa, benim diyecek bir şeyim olamaz!

Cinayetlerin, tecavüzlerin, şiddet olaylarının, ölümcül trafik kazalarının, aile içi kavgaların büyük oranda müsebbibinin alkol olduğu araştırmalarda ortaya konulurken sigaranın, uyuşturucunun korkunç zararları herkes tarafından bilinen, inkar edilemez bir gerçekken ben ne diyeyim, siz ne diyebilirsiniz!

Gelin çok geç kalmadan gün bugün an bu an; sigara, alkol, uyuşturucu ve diğer kötü alışkanlıkların zararlarına daha fazla dikkat çekelim; mücadeleyle ilgili somut adımları atalım, atılması için birey ve kurumlar olarak gerekli duyarlılığı gösterelim.

Yıllar önce denetim amaçlı girdiğim bir ilkokul sınıfında sigaranın zararlarına dikkat çekmek amacıyla çocuklara bazı sorular sormuştum. Çocuğun biri kalktı ve tüm çocuksu samimi haliyle “öğretmenim, sigara bu kadar zararlı da devlet niye yasaklamıyor?” dedi.

Çocuğa ikna edici bir cevap veremedim.

Samimiyetimle, geç kalınmış her günün geleceğimiz açısından telafisi mümkün olmayan zararlara yol açabileceğini bir an bile unutmayalım!

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.