Konyaspor, Sivasspor deplasmanında öyle bir maç oynadı ki nereden tutsan elinde kalıyor. Hakemi mi yazsam, takım savunmasını mı yazsam, hala üçüncü bölgede devam eden acemiliği mi yazsam... En iyisi Serkan’a birkaç kelam edip kapatmak. En başından başlamak en iyisi.
Avrupa’dan dönen Atiker Konyaspor hem mutlu hem de yorgundu. Sivasspor deplasmanından alınacak bir puan kimseyi mutsuz etmezdi. En azından benim maç öncesindeki fikrim bu yöndeydi.
Mehmet Özdilek, Avrupa rotasyonu sonrası yeniden ideal 11’e dönerken, maçın başında defans beklenmedik hatalar yaptı. Ah vah derken, penaltı kazandık. Skubic ile öne geçtik, Sivas’ı durdurur ikinciyi atarız derken, Cüneyt Çakır’ı durduramadık.
Hani futbolda bir deyim vardır. Attığın golden sonraki beş dakika tehlikelidir, iyi direnmelisin diye. Tam biz o dakikaları atlatırken, rakibin yılların eskitemediği forveti Cüneyt Çakır, sahneye çıktı. Takımının atağında penaltı noktasıyla buluşan Cüneyt Çakır maçın hikayesini yazdı.
Ne diyor bu adam demeyin. Türkiye’nin en çok kollanan hakemi Cüneyt Çakır Sivasspor lehine öyle bir penaltı uydurdu ki, kırk kez su dökünse temizlenmez.
Cüneyt Çakır maçı ev sahibi için dengeye getirirken, bu dakikadan sonrası başka bir hikayeydi.
Sivasspor, özellikle Cüneyt Çakır’ın beraberlik golünden sonra Kone’nin önderliğinde keyif veren bir futbol oynadı. Biz mi, elde var Serkan, gerisi teferruat.
Serkan, Sivasspor ataklarına karşı tek başına mücadele ederken, tarihi bir skorun önüne geçti.
Konyaspor, özellikle ön bölgede eveleyip gevelemeye devam ediyor. Gol atamıyor, atamadıkça zorluyor, zorladıkça bocalıyor, bocaladıkça batıyor. Bu duruma biri dur demeli. Bunu yazarken de yukarıdaki cümlelere atıfta bulunayım bari.
Sivasspor almış Kone’yi, tecrübeli ismin aklıyla bir takım yaratma havasında, biz almışız Eze’yi, Evouna’yı; atar mı atamaz mı, umudumuz papatya fallarında.
Ne diyeyim Cüneyt Çakır, maç yazısında şair de yaptın ya beni... Seni koruyup kollayanlar utansın.
Diğerleri mi; belki daha sonra...