Konya yerel siyasetinin AK Parti cenahında son bir yılın en önemli kritik "olay"ı elbette baro seçimlerinde takınılan tavırlardı. "Kritik olan" ile "politik olan" arasındaki analojinin (benzeşmenin) en güzel yansıdığı "olay"ın baro seçimleri oluşu birçok çevreyi şaşırtsa da biz buna pek şaşırmamıştık. Zira, "kritik olan", hemen her zaman, eski kriterlerin, yeni "olay"ın oluşturduğu taze bağlamda "kriz"e girişiyle nitelenir. AK Parti cenahında bütün uyarılara rağmen, baro seçimlerinde malum yapıya yakınlığıyla bilinen Fevzi Kayacan'ın baro başkanlığına destek büyüktü. (Bu köşenin müdavimleri o dönemde yazdığımız yazıları hatırlayacaklardır.) Ne kadar sonradan inkar edilse de, başta dönemin il başkanı olmak üzere AK Parti yerel siyasetinin kilit ismi sayabileceğimiz birçok isim Fevzi Bey’in başkan seçilişine seyirci kaldılar ve hatta bazı duygusal sebeplerle bunu desteklediler. Dönemin il başkanı, Fevzi Bey’in malum yapıdan uzaklaştığına dair "yemin billah" ettiğini bile söylemişti hem yakın çevresine, desteklerinin gerekçesi olarak. (Eh, Zaman gazetesinin yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı'nın bile kendisinin Gülen cemaatine mensup olmadığını söylediği bir ülkede bu yemin billahların ne kadar muteber olduğu da ayrıca tartışılmalı.)
Konya Barosu'nda yapılan seçimler sonucunda HUDER Konya Şubesi'nin desteklediği Fevzi Kayacan 80'e yakın AK Partili avukatın gözleri önünde, üstelik birçoğunun açık desteğiyle baro başkanı seçildi. "Ne istedilerse verilenler"e bir de baro başkanlığı hediye edilmişti anlayacağınız, ama 17-25 Aralık kalkışması sonrasında verilen bu armağana karşılığı AK Partililer çok geçmeden misliyle aldılar. O dönemde de yazdığımız gibi Baro Başkanı Fevzi Kayacan, hiç de itiyadı olmadığı halde, her ne hikmetse, geçtiğimiz yılın Aşura gününde bir açıklama yapmış ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı'na halkın oylarıyla seçilmiş zatı (AK Parti'nin kurucu ve kalıcı liderini)telmihen "yezit" nitelemesini kullanmıştı. O dönemde de buna AK Parti çevrelerinden pek bir tepki gelmemişti doğrusu. Fevzi Bey, buna benzer açıklamalarına müteaddit defalar devam etti. Buraya kadar özetlediğimiz süreç Konya kamuoyunun önünde yaşandı, bunu aklınızda bir tutun öncelikle ve birazdan yazacaklarımızı bu özetle birlikte okuyun.
Yaptıkları hatalar sonrasında aday adayı olarak çıkma cesareti bile bulamayanların, yani şimdilerde kendi "iç sökükleri"ni dikmekle uğraşanların seçtirdikleri baro başkanı dolayısıyla "yezit" dedirttikleri zattan (yukarıda bu zatın kimliğini yazdık) gelecek bir işaretle 7 Nisan'da açıklanacak listede AK Parti'den (hem de malum yapıyla mücadeleyi ilk planda gören Başbakan Davutoğlu'nun isminin ardından ikinci sırada) milletvekili adayı gösterileceği iddiaları Konya kamuoyunu sarsmış! Aday adaylarına yönelik AK Parti Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen mülakatlarda sorulan en önemli sorulardan biri, yani "Konya'da paralel yapıya kaptırdığımız STK hangisidir?" sorusu ortada dururken bu iddiaya inanmak için ya yeni siyasi vaziyetlerden bibehre olmak gerekli ya da AK Parti'nin kendi kurumsal kimliğine hiç saygı göstermeyecek tıynette bir parti olduğunu düşünmek.
Kimse kusura bakmasın ama ben bu iki seçeneğe de rıza gösterecek değilim. Ne inancım ne de mizacım buna uygun. İnancı da mizacı da bu seçeneklere uygun düşenler olabilir, onlar buyursun istedikleri seçenek için zarlarını atsınlar, ben oralı olmayacağım!