Şehir, özellikle de Nalçacı Caddesi’nden dün öğle saatlerine doğru oldukça hareketli ve alışık olmadığımız bilgi ve fotoğraflar geliyordu. İlk gelişmeleri internetten sonra televizyonlardan bugün de gazetelerden en detaylı şekilde okuyacaksınız.
“Peki nedir bu?” demiyoruz, “bundan sonra ne olacak?” Bu konu ile ilgili son doğru bilgileri paylaşmak istiyoruz.
Evet Selçuklu ve Meram bölgelerinde hızlı gelişme, büyüme ve talepler doğrultusunda hedefte kafeler olsa da işyerlerinin yasal alanlarının dışına çıkmaları, kaldırımlarda ya da binaların önlerine sarkmalarına yakın zamana kadar belediye yöneticileri göz yumdular.
Bu noktada en rahat Karatay Belediyesi.
Bu yüzdende yukarıda ki paragrafta Karatay’ı unutmadım bilerek yazmadım. Çünkü Başkan Mehmet Hançerli bu işte en rahat hatta keyifli Başkan, bu da Karatay’da kafe ya da iş yeri bulanmadığı için değil, Başkanın katı tavizsiz duruşundan. Öyle ki Sayın Hançerli Organize Sanayilerinde sanayicinin ofisinin girişindeki çıkmaları bile yaktırıyor izin vermiyordu.
Ancak Meram ve Selçuklu’nun bugünden değil kuruluşlarından bu yana farklı bir yapılanmaları vardı. Yani bugünün ortaya “esnafın isyanı” olarak çıkan sorunun sorumluları Uğur İbrahim Altay ve Fatma Toru değildir.
Ancak sıkıntılı ve yanlış başlayan bu sorun günümüze katmerlenerek gelmiş durumdaydı. Hani halk arasında bir söz vardır ya. Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklersek o yanlışlık son deliğe kadar gider.
İş esnafın işyeri sahiplerinin “daha fazla”, “daha büyük” ama sonuçta “daha fazla para kazanabilmek” adına başlattığı bu istek kabardıkça kabardı.
Esnaf işini genişletme adına 100 metrekarelik bir dükkanı kiralarken önüne çıkacağı 10 metrekarelik alanı da hesaplıyordu. Bunu bilen dükkan sahibi kiracısından ya da satarken alıcısından daha fazla para alıyor, bu durumdan iki taraf da sonunda memnun kalıyordu.
İş belediyelerden ruhsat ya da izin ya da “görüp görmemezlikten gelme” durumunda esnaf yine belediyeye bir miktar gönüllü bağış yapıyordu. (Esnafın iddiası bu)
Sonuçta memnun olan mutlu olan kesim ikiden üçe çıkıyordu. Alan, veren ve aracı halinden mutlu olarak buraya kadar geliniyordu.
Yalnız Büyükşehir Belediyesi yakın zamanda bir karar aldı. “Bu kararı alırken de arkasına Ankara’yı aldı.”
Tahir Başkan, üç merkez Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Mehmet Hançerli ve Fatma Toru Hanım, İl Başkanı Hasan Angı ve ilin yetkili iki numaralı ismi oturup tarihi ve çok riskli dahası ateşi ellerine alarak ortak kararı verdiler.
Haklı ya da haksız, doğru ya da yanlış, bilerek ya da bilmeyerek gelinen nokta “Adalet ve Kalkınma”nın kalkınmasına uysa da (uydurulsa da) adalet kavramı ile bağdaşmıyordu.
Bu durum yasalara uyan, dışarıya sarkmayan komşu esnaftan, garip sade vatandaşa hatta akan trafikteki insanlarımıza kadar adaletsizlikti.
Ve 4 belediye başkanımız ile Sayın İl Başkanı Hasan Angı Bey gerçekten riskli ve el yakan karara ortak imzayı atarak “adaleti sağlama” adına düğmeye bastılar. (İnanın bu kararı olmaları beni bile şoke etti. Siyasi anlamda çok büyük riskti. Ve bağıra bağıra gelen şu seçim günlerine doğru)
Ve yaklaşık 15 gün öncesinin kararı dün ilk patırtıyı çıkardı.
Peki şimdi ne olacak?
Haberlere bakarsanız “isyan” (Nur içinde yatsın mekanı cennet olsun rahmetli Erbakan Hoca derdi ya. Bende bu isyan diyenlere “Hadi oradan” diyorum) ya da esnafın tepkisi olacak.
Sakın ha sakın.
Bakın Konya’yı yönetenlerimiz başta da Sayın Valimiz Yakup Canbolat Bey ve güvenlik güçlerinin en yetkili müdürlerinden memurlarına kadar bize ülkenin KHK’larla yönetildiği hissettirmiyorlar. Ama bunun adı üstü örtülü ya da yumuşak yasalara uyan insanlara dokunmayan ama karşı çıkanında kellesini kopartan bir uygulamadır.
Konya’nın güzel ve namuslu esnafı bu kadar mağdur olacak mı?
Evet hem de çooooook olacak.
Maddi yönden zarara uğrayacak mı? Hem de nasıl.
Manevi yönden yıkılacak mı? Maalesef böyle olacak.
Ama bu kardeşlerimiz ne olur sabırlı ve sakin olun diyoruz. Kaybınız büyük. Dedik ya hayallerinizle bile oynanıyor ve yıkılıyorsunuz. Sizlerde evlerinizin çoluk çocuğunuzun ekmek parası peşindesiniz. Ne var ki KHK’ları unutmayın. Siz siz olun yasa dışı en ufak bir harekette bulunmayın.
Bu işin siyasi dönüşü yok.
Şimdi bir haftalık süre verildi.
Yarın belki bir aylık süre olur.
Hiç sanmıyorum ve tahmin etmiyorum ama iş iyice büyür de çığrından çıkacak olursa en iyi ihtimal seçimlere kadar idare edilebilir.
Ancak bu işin yüzde yüz kesin dönüşü yok.
Bu yolda U dönüşü yok.
Haaaa diyeceksiniz ki “Deveden büyük fil var. Burası Türkiye”….
O zaman da yukarıda isimlerini yazdığımız siyasiler, makamlarını değil Konya’yı terk etsinler.
Yani durum bu kadar ciddi ve bir metre bile olsa sınırının dışına sarkan esnaf için de vahim.
Bilmem anlatabildim mi?
Bu iş iki ucu b…. değnek değil her yanı b….. değnek.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Kimse ermedi vefaya, gül açılmaz bellidir har olmayınca
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Özellikle pazar günleri plakasız Murat 124’ler ile Türk Bayraklı Şahin’lerin bazı sürücüleri magandalık yapmadıkları zaman daha iyi ADAM oluruz.