- Konya Müftüsü Nakîbülhac Seyyid İbrâhim tarafından 1762 yılında inşa ettirilen, 1926 yılında yıkılarak yenilenen Nakipoğlu Camisi’nden günümüze ancak çini mihrabı ile minaresi orijinal olarak kalabildi.
Osmanlı Türkiyesi’nin önemli bir merkezi konumunda olan Konya, Karamanoğulları’ndan alınmasından sonra geçen elli yıllık sürecin ardından şehirde düzenli ilk imar çalışmalarının Pîrî Mehmed Paşa tarafından yaptırılan cami ile başlamış gibi görülür. Daha sonra ise Kanunî dönemindeki bugün mevcut olmayan bedesteni görmekteyiz. Şehirdeki ilk büyük uygulama ise Sultan II. Selim’in Konya Valiliği sırasında yapımına başlanan ve hükümdarlığının ilk yıllarında tamamlandığı kabul edilen külliyenin yapımıdır. Cami, imaret, hamam gibi yapılardan oluşan külliyeden günümüze sadece cami kalmış, diğer yapılar yirminci yüzyıl içerisinde ortadan kaldırılmıştır.
Osmanlı dönemi Konyası’ndan günümüze kadar bir çok cami ulaşmış olmakla birlikte bunların bir kısmı orijinal özelliklerini kaybetmiştir. Genellikle ahşap direkli ve düz tavanlı camilerde bu değişim daha fazla olmuştur. Osmanlı dönemi Konyası’nın önemli eserleri arasında görülen Selimiye, Şerafeddin, Aziziye ve Kapı camilerini daha önce tanıtmış idik. Ne kadar 1926’da yıkılarak yenilense de günümüze kadar minaresi ve çini mihrabı orijinal olarak kaldığı ve 1762 yılında Konya Müftüsü Hacı İbrahim İbrahim Efendi tarafından inşa ettirildiğinden dolayı Nakipoğlu Camisini de tanıtmak istedik.
Konya’nın Karatay İlçesi Nakipoğlu Mahallesi’nde (Ahmet Fakih Mahallesi) bulunan cami, giriş üzerinde bulunan kitabesine göre 1926 yılında yıkılarak yenilenmiştir. Bu yenileme sırasında çini mihrabı ile minaresi orijinal olarak bırakılmıştır.
Harim ve son cemaat yerinden oluşan yapıda kuzeybatı köşede tek şerefeli tuğla minare bulunur. Harime göre biraz daha dar ve alçak tutulan üç bölümlü son cemaat yeri tamamen kesme taş ile inşa edilmiştir. Caminin doğu ve batı duvarlarında üç alt ve üç üst, güney duvarında iki alt ve üç üst, kuzey duvarında ise iki alt pancara bulunur. Duvarlar moloz taş ile örülmüş olup içten ve dıştan sıvanmıştır.
MİHRAB
Yapının mihrabı oldukça süslüdür. İlk yapıdan kaldığı anlaşılan mihrabın nişi, kavsara, kemer köşelikleri ve kenardaki ilk bordür tukuvaz çini plâkalarla kaplanmıştır. İkinci ve üçüncü bordürlerde de çini kullanılmakla birlikte buradaki çiniler farklı renk ve desene sahiptir. Nişin köşelerinde kum saati başlıklı yivli birer ahşap sütünce bulunur. Mihraptaki diğer iki bordür ise taş olup, ilki bitkisel karakterde, dıştaki ise daha plâstik etkili olarak kıvrım dal motifleriyle süslenmiştir. Çini mihrabın karakterine uymayan bu taş bordürlerin sonradan ilâve edilmiş olabileceği varsayılmakta. Kemer köşeliklerinde bulunan ahşap kabaralarda yıldız motiflerine yer verilmiştir.
Yapının üzeri dışarıdan kırma beşik çatı ile örtülmüştür. Kuzeybatı köçedeki minarenin kare plânlı kaidesi kesme taş, silindirik formlu gövde ve betek kısmı ile şerefe tuğla ile inşa edilmiştir. Yapı, 1988 yılında restore edilmiştir. Mabedin solundaki medrese yıktırılarak yeri park olarak düzenlenmiştir. Mabedin kıble ve sağ tarafını saran mezarlık da kaldırılmıştır.
Sağında yalnız üç mezar kalmıştır. Bunlardan birisi mabedin banisi Konya Müftüsü Hacı İbrahim Efendi’dir.
Devam edecek.