Son günlerde ekonomik özgürlüğe bağlı olarak şeker fabrikalarının özelleştirilmesi yine gündeme geldi. Özelleştirme İdaresi Başkanlığının (ÖİB) Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.’ye ait 25 fabrikadan 14 ünün satış yöntemiyle ayrı ayrı özelleştirilmesine ilişkin ilan yayımlandı. ÖİB’nin yüzde 100 hissesine sahip olduğu Türkiye Şeker Fabrikaları’na ait 14 fabrika, satış yöntemiyle ayrı ayrı özelleştirilecek.
İstekliler tekliflerini, Bor, Çorum, Kırşehir ve Yozgat şeker fabrikaları için 3 Nisan’a, Erzincan, Erzurum, Ilgın, Kastamonu ve Turhal şeker fabrikaları için 11 Nisan’a, Afyon, Alpullu, Burdur, Elbistan ve Muş şeker fabrikaları için ise 18 Nisan’a kadar verebilecek. Kolay görülmese de özelleştirmenin mutlaka olacağı ortada. Konu ile ilgili medyada yine alabildiğine senaryolar yazılıyor, bilimselliğin dışında yorumlar yapılıyor, ekonomik gerçeklere muhalif laflar ediliyor. Gerçek hiç de söylendiği gibi değil.
Bu analizin detayına girmeden önce, özelleştirmenin kimlerin işine gelmeyeceği sorusuna karşı söylenecek ilk söz sendikacılardır. Sendikalar içerisinde iyi niyetli yöneticiler olsa da, işçi hakkı, alın teri, üyesini koruma yerine bu kurumlar genelde özel ranta dayalı çabalar göstermektedirler.
Bir işletmenin yükünü devletin sırtından alma o ülkeye kötülük yapma veya ihanet etme değildir. Bu iddiaları genelde, devletin öz rekabet gücüyle dışa açılmasını istemeyen veya bu iddiaları ideolojik maksatlarla yapanlar ya da kendi çıkarlerını düşünen gruplar yapmaktadır.
Bir iddialarda biri de satılan şeker fabrikalarının tamamı kapatılacak, Amerikan Cargill’inin talimatıyla Nişasta Bazlı Şekerler (NBŞ) ülkeye hakim olarak pancar şekerini ortada kaldıracaktır. Yani Devlet şeker fabrikalarını satabilmek için Cargill firmasının talimatları doğrultusunda ülkesine kumpas kuruyor, fabrikaları satın alacak şirketlerle fabrikaları işletmeme anlaşması yapıyor ve satın alacak şirketler de bunu yutuyor, öyle mi? Yani fabrikaları satma kararı alanların tamamen vatan haini, şeker piyasası hakkında hiç bir bilgileri yok, kararlar için uzman görüşü almazlar ve dünyadan bihaberler.
NBŞ’ler hakkında çeşitli dergilerde be bu köşemde onlarca yazı kaleme aldım. Çoğu kimse bunu okudu ama bir türlü tatmin olamadılar ki fabrikaların satılmasınının günahını NBŞ’lere bağladılar. Derdimiz NBŞ’leri övmek veya sakkarozu (pancar şekeri) bitirmek değil, bu konuda bilimsel doğruları ele almaktır. NBŞ’ler bir dünya ve ülke gerçeğidir. NBŞ’leri hayatınızda kullanıp kullanamama kişisel bir tercihtir ancak şekerleme sanayi üretimleri için de vazgeçilmez bir gerçektir.
Kabul edilsin veya edilmesin NBŞ’ler hayatımızda önemli derecede yer almaktadır. NBŞ’lere karşı çıkma ile ilgili söylenecek en çarpıcı söz zannederim en çok renkli, aromalı, gazlı ve şekerli içecekleri tüketen kesim NBŞ’lere karşı çıkan kesimdir. Sofralarından kolaları, gazozları, pahalı şekerlemeleri kullananlar nedense buna karşı çıkmaz, işin politik ve ekonomik kısmı devreye girdiği zama inanılmaz bir refleksle şovmenleri aracılığı ile değişik medyada konunun sözcüsü olurlar. Medya da zaten çapraz konulara aracı olmaya hazırdırlar. Aslında NBŞ’lerin gündemde kalması da bir reklam aracı gibi gelmekte bana.
Yukarıda ismi geçen fabrikaların tamamını bildiğimi, işletme ve yapılarını takip ettiğimi söylemiştim. Bu sayfada onlara yer kalmadı ama bir dahaki yazımda onları tek tek ele alabilirim, zannederim. Özelleşme siyasi tercihten ziyade bir ekonomik zorunluluktur ve mutlaka gerçekleştirilmelidir.
Asıl korkum özelleşme sonrası, kooperatif fabrikalarının özel fabrikalarla hammadde temininde ve savurganlıklarına bağlı olarak rekabet edememesi ile zarara uğramaları, zararda olanların da kapanma riski ile karşı karşıya kalmalarıdır.
Özelleşmenin bir faydası da, fabrikaların daha ekonomik işletilerek pancar şekerini bugünkü halinden ton başına en az 500 TL daha ucuza tüketeceğimiz gerçeğidir. Bunun hesaplamalarının yapılması zor değildir. Yine etanol (Biobenzin) üretiminin artırılmasında yeni bir çığır açılabilir.
Kalın sağlıcakla.