İnsanlarla sözlü de olsa iletişimi seviyorum. Bu tavrımdan dolayı bazıları da benimle sözlü iletişim kurma rahatlığını yaşıyor. Bu durum bana insanımızı ve toplumumuzu doğru tanıma şansını veriyor.
Havaalanındayım. Sis sebebiyle uçağımız henüz inmemiş. Birçoğu telaş içinde. Bağlantılı uçuşları olan yolcular telaş içinde. Her yolcu kendine uygun meşgaleler arıyor. Bazıları koridorlarda turlar atıyor (genelde ben bunu yaparım), bazıları da internetle meşgul, ya da varsa arkadaşı, sohbet ediyor.
Gecikme ile ilgili bilgi almak üzere uçuş listesinin yer aldığı ekrana bakmak üzere kalkıyorum. Gecikme 1 saat olarak veriliyor. Yurtiçi bağlantılı uçuşum için bu gecikme beni de rahatsız ediyor. Boşluktan istifade ile yürümeye başlıyorum. Yürümelerimi biraz da teşvik amaçlı, bilerek yaparım.
Bir süre yürüdükten sonra gecikme ile ilgili yeni bilgiler almak üzere tekrar ekrana doğru yürüyorum. Hemen yanımda orta yaşlı, kısa boylu, hafif tombul, oldukça sıcakkanlı, sempatik bir adam beliriyor ve “hacı abi, yeni gecikme var mı” diye soruyor. Listeye göre gecikmenin uzadığını söyleyince “eyvah uçağıma yetişemem” diye bağlıyor. Bir sonraki uçakla devam edersin deyince de “bir sonraki uçak 1 gün sonra” diyor. Nereye gideceksin dediğimde “Bangladeş’e” deyince şaşırıyorum.
Anadolu’da büyük çapta yurtdışında tesisler kuran bir fabrikanın ustabaşısı. Bangladeş’te aldıkları bir ihalenin makine montajını yapmak üzere gidiyor. 42 yaşında ki ustabaşı burada 8 ay kalacak. Daha önce 27 ülkeye montaj için gittiğini söylemeyi de ihmal etmeyerek, “Kolombiya’ya bile gittim” diyor.
Belli ki sohbet uzayacak. Oturuyoruz. Çalıştığı ülkelerde birçoğunu açıklamak için benim sormama gerek kalmadan yaşadıklarını anlatıyor. En enteresanı, Kolombiya’da kaldığı otelle sözleşme gereği yemeklerde “domuz eti” olmaması karşılığında bir yemekte domuz etini renginden ve tadından bildiğini, bu sebeple de yapılan bu hata karşılığında yüklü bir tazminat da aldığını zevkle açıklıyor.
Oldukça samimi, değerlerini koruyan 18 yaşından beri (24 senedir) aynı firmada görevini ifa eden, gördükleri ile kendini bozmayan bu can Ustayı dinlemek insanı oldukça keyiflendiriyor. Çalışmasının karşılığı güzel bir hayat, şehirde ve köyde evler. Bir ara iş için de olsa ömrünün büyük kısmını dışarıda geçiren Ustama “çocukları ve en hayatını” soruyorum. Hayatının en dikkate değer bölümü de burada.
Üç çocuk 2 torun sahibi. Anlatıyor: “Eşimle aynı sınıfta idik. O zamanda birbirimize âşık olduk. Eşimin babası babamın yakın arkadaşı. Bilirsiniz, köy hayatı. İlkokul bitince erkeği işe, kızı da evlendirmeye hazır sayarlar. Geç gittiğimiz için ikimiz de ilkokulu 14 yaşında bitirdik. Ne benim onsuz, ne de onun bensiz yapamayacağını anladık ve kendi aramızda evlenmeye karar verdik.
Kız istemeye kendim gittim. Babamın yanında “amca ben evlenmek istiyorum ve evlenmek istediğim kız senin kızın” dedim. İkisi de şaşırdı ve ben çıktım gittim. Babam çok iyi anlaşan kayınbabam ertesi gün kız istememiz için haber verdi. O gün nişanlandık. Sonbaharda evlendik. Babam da annemle 14 yaşında evlenmiş. İlk evladım 26 yaşında, ikincisi 24. İkisi de evli ve her birinden birer torunum var. Üçüncüsü 20 yaşında ve 16 yaşında geçirdiği bir trafik kazasından dolayı özürlü durumda.
Aşkımız ve saygımız ilk âşık olduğumuz gün gibi devam ediyor. Dillere destan bu aşkımız köyümüzde başkalarına da örnek oldu, bu sebeple çok genç evlilikler yapıldı. Başkalarını bilmem ama ben çok memnunum. Açıkça söyleyeyim, bunca seyahatime rağmen hiç aldatmadım. Bir kere teşebbüs ettim ancak utancımdan geri durdum. Bunu da hanıma anlattım. O da “tamam, bir daha teşebbüs etme dedi”. Seyahat dönüşleri benim için askerden dönüşler gibi oluyor. Tek üzüntüm özürlü kızımın durumu. Hanım sağ olsun, onun da kahrını çekiyor, devlet de bakım desteğini veriyor. Devler bu günlerde işe de başlatacak.
Ülkemi hiçbir ülkeye değişmem. Ben milliyetçi bir adamım. İktidardan da çok memnunum. Reis büyük adam, dışarıda büyük havası var. Tüm İslam ülkeleri ve Türk Cumhuriyetlerinde çalıştım. Reis’in havasından da bazen istifade ediyoruz, giriş çıkışlar kolaylaşıyor, ikramlar da oluyor.
Bu olay da ülkemin başka bir yüzü. Sağlıcakla kalınız.