Siyasetteki muhtemel gelişmeleri öngörebilmek için, önce siyasi partilerin, partinin sözcülerinin söylediklerini değerlendirmek lazım.
AK Parti’ye verilen hükümet kurma çalışmalarında, görüştükleri parti lider ve temsilcileri ile görüşmeleri değerlendireceklerini ifade ettiler.
Şu anki görüşmeler bir teklif, yani ön görüşme, eğer siyasi partiler bunla ilgili kendi içlerinde bir çalışma yapmadılarsa ya da geciktiriliyorsa, anlaşılan şu ki kimse elini taşın altına koymak istemiyor.
AK Parti tüm üç partiyi de ziyaret edip, birlikte hükümet olabileceklerini ifade ettiler. Demokrasi gereği halk böyle uygun gördü ve halkın sesini dile getirmek yine halkın istediği bütünleyici bir hükümetin kurulması için paçaları sıvadılar.
Diğer taraftan muhalefet partilerde, çocukken anlatılan kurt-kuzu- ot bilmecesi gibiler.
Hikayeyi kısaca hatırlatayım. Bir yerde Kurt-Kuzu-Ot var, karşıya kayık ile ikili geçirilecekler, geçerken kayıkta ve karada kurt ile kuzu ya da kuzu ile ot birlikte olmayacak. Malum bunlar yan yana olursa biri diğerini yer.
Şimdide bakıyorsunuz, tablo aynı. İki parti yan yana gelmek istiyor.
İzmir'de Başbakan Yardımcısı Ali Babacan şöyle konuşmuş;
“-Önümüzdeki haftalar koalisyon arayışının olacağı haftalar olacak. AK Parti olarak samimi bir çaba içerisinde olacağız. 'Türkiye'yi nasıl daha iyi yönetebiliriz, Türkiye'yi nasıl iktidarsız bırakmayız' bunun mücadelesini vereceğiz. Eğer olursa olur. Türkiye için iyi de olur ama baktık ki bu uzlaşma yok, o zaman zaten Anayasa hükümleri açık. Türkiye'de genel seçimlerin yenileneceği döneme gireceğiz. Hukuk neyse bunu aynen uyguluyoruz. Halkımızın iradesi de Anayasada gayet açık ama dikkat etmek zorundayız.”
Şöyle baktığımızda, partilerinde ne yapacakları konusunda büyük belirsizlikler var. Kim kimle ne şekilde bir hükümet oluşturacağının planlarını kendi içlerinde bile yapmış görünmüyor.
Aslında millet şunu istiyor, evet 7 Haziran da gönlümüzdeki siyasi partilerden birine oy vermek zorundaydık biz üzerimize düşeni yaptık. Şimdi 7 Haziran öncesi çekişmelerinizi bir kenara koyup sizlerde ülkenin ve milletin geleceğini düşünerek ortak noktada buluşmanız.
Büyük bir belirsizlik var. Belirsizlik her zaman devlete de millete de zarar verir. Millet bu zararı verenlere bundan sonraki seçimlerde de gereken dersi vermesini bilir.
Baştan beri tek başına iktidar olamayacağını bilen partiler, neyin peşindeler, ne yapmak istiyorlar, halka bunun açıklamasını yapmak zorundalar.
Çünkü onlar bu planları çoktan yapmış olmaları lazımdı. AK Parti her zaman ki gibi yine birinci parti çıkmasına rağmen seçim sisteminin kurbanı oldu. Birçok ülkede % 30’ların üstündeki partiler tek başına iktidarken bizde %40 üstü ile koalisyon ortağı arayan ve bu ortaklığa yani hükümetin bir an önce kurulmasına tek çabalayan parti olarak görülmektedir.
Peki, koalisyon görüşmelerinin arifesinde muhalefet sözcüleri acaba ne diyorlar?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli AK Parti- CHP koalisyonunu işaret ederken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise AK Parti-MHP koalisyonu ihtimalinin daha yüksek olduğunu söyledi. HDP'de ise koalisyon arayışlarından çok, siyaseti sokakta ya da dağda aramak eğiliminin ağır bastığı biliniyor.
Bu noktada “Gelecekte ne olabilir” sorusunun en mantıklı cevabı “Türkiye bir erken genel seçime gidiyor” çizgisinde şekillenmekte...
“Halkın sesi Hakk’ın sesi” olduğuna göre de, yolun sonu “ERKEN SEÇİMDE” görülmekte…