Eskiler hep der, Allah kimsenin yolunu, yönünü, aklını şaşırtmasın. Maazallah şaşan kişi ve toplumun dengesi bozulmuş yörüngesi saptırmıştır.
Birkaç gün önce Mehmet Barlas diyor ki;
Mümkün olsaydı ve başta Selahattin Demirtaş olmak üzere HDP'nin ileri gelenleri ve ileri gidenleri Abdullah Öcalan'la karşılıklı oturup, hatalarının ne tür sonuçlara dayanacağını ondan dinleselerdi...
HDP'nin ve PKK'nın Öcalan'ın yörüngesinden çıkıp Gülen Örgütü'nün çizgisine girmesi, Kürt Siyasal Hareketi'nin en trajik tarihi yanılgısıdır.
İçinde bulunduğumuz dönemde Kürt siyasal hareketinin karşı kaşıya bulunduğu çok önemli bir problem, yaşanılan gergin ortamın sonucu olarak bu hareketin aktif yönetici kadrosunun Abdullah Öcalan'ın sahip olduğu tarih bilincinden mahrum kılınmış olmalardır.
Daha da kötü olan durum ise, Kürt siyasal hareketinin bugünkü yönetim kadroları Gülen örgütünün seslendirdiği “90'lara geri dönüyoruz” benzeri tarihi yanılgılara kendilerini kaptırmış gibi görünmeleridir.
Şimdi baktığımızda, gerçekten barış sürecini devam ettirmek isteyen bir anlayış ve tutuma destek vereceği yerde yine huzur kaçıran, siyasetini çatışma ve kan üzerinden yapan bir siyasi parti desteğini aldığı akıl hocaları bu ülkenin insanlarının bir arada yaşamasına engel oluyorlar.
Yıllarca o bölgelerde iş yaptım. Karış karış doğu, güneydoğuyu gezdim. 90’lı yıllarda bazı bölgelere ulaşmak için belli günlerde askeri timler eşliğindeki konvoylara katılmadan bir yerden bir yere ulaşmanız mümkün değildi.
Eğer ulaşım yolunuzda sık aralıklar ile askeri kontrol noktaları var ise o yol tehlikeli demekti.
Yine son birkaç yıl içinde o bölgelerde işim gereği gittiğimde, Konya, Ankara ya da başka şehirleri 24 saat nasıl seyahat edebiliyorsam aynı şekilde edebiliyorduk. Gece geç vakit sabah erken vakit herkes işine gücüne, eşine dostuna gidip gelebiliyordu.
Ama şimdi ne oldu da birileri yine düğmeye bastı iç huzuru bozdu derseniz. Ben bunun sonucunu 7 Haziran seçimlerine bağlarım.
7 Haziran seçimleri yine o bölgede demokratik bir seçim yapılmadığı. Yöre halkının birçoğunun seçim sandığına dahi gitmeden oy kullandırıldığı yine o bölgedeki diğer siyasiler tarafından sürekli dile getirildi.
AK Parti adaylarının seçim büroları açması, seçim bürosu için kiraya verilecek bina sahiplerine baskı yapılması, seçim araçlarının yakılması, hatta sandık görevi yapacaklar tehditten ötürü görevlerinden vazgeçmeleri, o bölgedeki oyun ne şekilde alındığının göstergesidir.
Seçimde bazı dış güçlere hizmet verenlerde kendilerine maşa aradılar, bu bölgelerde desteklerini yine HDP’den yana kullandılar. HDP’den yana kullanan sadece kendileri dış güçlere maşalık yapanlar mı? Tabiki CHP seçmeni de AK Parti hükümet kurmasında ülke nasıl bir kaosa sürüklenirse sürüklensin mantığı ile hareket etti.
Bunların yollarını ve yönlerini şaşırması ülkenin 13 yıldır süre gelen istikrarını bozmasına en önemlisi de bölge insanının terör olaylarından ötürü, can ve mal güvenliğinin tehlikeye girmesine neden oldu.
2 ay önce huzur içinde yaşanan bölgede insanlar yola döşenen mayınlardan seyahat edemez hale geldi. Her gün bir askerimizin bir polisimizin şehit edildiği şehirlerinde sokağa çıkamaz durumdalar. Ticaretleri durdu. Evlerinde bile huzursuz oldular.
Birçok kişi işini gücünü bırakıp şimdiden batıya göç etmeye başladı.
Şimdi soruyorum şu kısa ömürde bu duruma sebep oldunuz, yaşananlardan mutlu musunuz?
Başınızı yastığınıza koyduğunuzda vicdan muhasebesi yapıp rahat uyuyorsanız sizi zaten bu millet Allaha havale etmiş demektir.