Aslında uzun süredir bu konuyu yazmak istiyordum. Ancak belki nazar değer diye endişe ettiğim için yazmak hususunda epey ayak sürüdüm. Yazmaktan kendimi alamayınca da yazımın başlığına Maşallah demek suretiyle, okulu nazarlardan muhafaza edeceğimi düşündüm. Allah güzel işler yapanları nazarlardan korusun.
Eskilerin ifadesiyle marifet iltifata tabidir. İltifatlar zaman zaman nazar ve kıskançlığı doğuruyorsa da Cenab-ı Allah’ın hayırlı işleri yapanları koruduğuna yürekten inandığım için bugünkü yazımda bir parça da olsa Beyşehir Ali Akkanat Meslek Yüksek Okulu’na ve mensuplarına iltifatta bulunacağım. Bir Beyşehirli olarak ne zaman Beyşehir’e gitsem Yüksekokulda, ilk fırsatta çaylarını içmeye koştuğum gönül dostlarım var. Daha Yüksekokulun filizlenmeye başladığı senelerden beri okulun kahrını çeken, yeterli öğretim elemanı olmadığı zamanlarda doktoralarını bir kenara bırakıp saatlerce derse girip öğrenci yetiştirmek için çabalayan, şehre ve üniversiteye katma değer sağlamak için gece gündüz ayırt etmeden çalışan ve bir Beyşehirliden daha çok Beyşehir sevdasıyla yanan dostlardan bahsediyorum. Ben henüz Beyşehir’de lise öğrencisi iken, geçici bir binada kurulmuş olan Yüksekokulun o günkü haliyle koca bir üniversite kampüsü olan bugünkü halini mukayese ettiğimde alınan mesafenin, yaşanan gelişimin muazzam olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bu vesileyle Yüksekokulun Beyşehir’e kazandırılmasında emeği olan yerel idareciler başta olmak üzere o günden bugüne kadar görev yapmış bütün okul müdürlerini, okula ve şehre hizmet etmiş bütün öğretim elemanlarını ve memurları hayırla yâd etmeliyiz. Elbette ki en büyük takdir ve dua Beyşehirli hayırsever iş adamı Ali Akkanat Beyefendi’nindir. Ali Bey’in kesintisiz desteği olmasaydı, Beyşehir kampüsü bu noktaya gelemezdi. Atom karınca gibi çalışan her biri birbirinden değerli akademisyenler olmasaydı, bugün oradaki okullar gelişemez, kampüste öğrenci sesi olmazdı. Başta görev yapmış eski rektörlerimiz olmak üzere üniversitemizin üst düzey idarecileri şehirdeki ve okuldaki bu potansiyeli doğru ve yerinde değerlendirerek ne kadar güzel işlere imza attılar. Bugün kampüste iki koca fakülte, birer tane yüksekokul ve meslek yüksek okulu ile çok sayıda sosyal tesis boy göstermiş bulunuyor. Pek çok üniversiteden daha iyi durumda olan Beyşehir kampüsünde ilk ve en eski kurum olan Meslek Yüksekokulu kurulduğu günden bu tarafa diğer Yüksekokulların yaşadığı sıkıntıları az hasarla atlatarak, mevcut bölümlerini açık tutmayı, hatta yeni bölümler açılmasını sağlamayı, pek çok okul kan kaybederken öğrenci sayısını artırmayı başardı. Elbette ki bu başarıda başta hâlihazırdaki Selçuk Üniversitesi Rektör ve rektör yardımcıları olmak üzere pek çok kişinin gayreti bulunuyor. Ancak ben gelmiş geçmiş ve hala görevde olan bütün yöneticileri temsilen Meslek Yüksekokulu Yrd. Doç. Dr. Aziz Öztürk’ü yürekten kutluyorum. Bütün gençliğini Beyşehir için harcamış, gece gündüz demeden görevinin başında olmuş Aziz Hoca, böylece, kendisinden önce hizmet etmiş bütün müdürlerimiz teşekkür etmek için de bize yeniden bir fırsat sağlamış oldu. Belki de bu durum, en azından meslekyüksek okullarının içerden ve yerinden yönetilmesi konusunda güzel bir örnek olarak tarihteki yerini alacaktır.
Bir Beyşehirli olarak, bu başarının mimarları olan bugün bir kısmı başka okullarda görev yapan, Meslek Yüksekokulunda görev yapmış akademisyenlere, yöneticilere amirlere ve memurlara ayrı ayrı teşekkür ediyorum.