Bugünlerde dış politikada gözle görülür değişimler yaşanıyor. Başbakan Binali Yıldırım göreve başladığı ilk gün yapmış olduğu açıklamalarda dış politikada dostlarımızı artıracağız düşmanlarımızı azaltacağız açıklaması ile yeni dönem ile ilgili ipuçlarını vermişti. İsrail ile yaşanan Mavi Marmara olayından sonra kopan ipler yeniden tamir edilerek İsrail ile olan ilişkilerimizi canlandırdık. İsrail ile yapılan anlaşmayla iki ülkenin de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da dediği gibi kazan kazan prensibi ile anlaştık. Bu anlaşma birçok açıdan memnuniyet vericidir. Filistin’e uygulanan ambargodan tutunda enerji alanında birçok işbirliğini kapsayan bu anlaşmadan Gazzeli kardeşlerimizin de faydalandığını görüyoruz. Kardeş Gazze’ye hastanede okulda yapılacak. Enerji ve su yatırımları yapılacak. Bu anlaşma her anlamda ülkemiz ve Gazzeli kardeşlerimiz için çok olumlu olmuştur. Hükümet bir başka olumlu adımı da Rusya ile yaşadığımız Su 24 uçağının düşürülmesinden sonra görülen Rusya-Türkiye ilişkileri için attı. Cumhurbaşkanımız Rusya devlet başkanı Vlademir Putin ile yaptığı görüşmelerden sonra Rusya Türkiye ile yaşanan gerilimin giderilmesi, narenciye ve sebzeye uygulanan ambargonun kaldırılması ve en önemlilerinden biri turizm sektöründe Rus turistlerin Türkiye’ye olan seyahat kısıtlamasının kaldırılması, başta turizmciler olmak üzere herkesimi memnun etmiştir. Suriye’de yaşanan olaylarda birlikte ele almak ve birlikte hareket etmek için de anlaşmaya varılmıştır. Bu haberlerin duyulması ile birlikte borsa son iki gündür değer kazanarak 78,000 seviyesine yaklaşmıştır. Yine bu haberlerin piyasalara olan olumlu bir başka yönü dolar/TL ve Euro/TL ‘deki düşüşler olarak görülmüştür.
Dolar/TL 2,940 seviyelerinde hareket ederken Rusya ile barış rüzgârlarının esmesi sonrası 2,880 seviyesine kadar geriledik. Euro/TL’de ise düşüşler Euro/Dolar paritesindeki düşüşle birlikte 3,200 seviyesinde hareket ediyor. Piyasaların şimdilik olumlu olduğunu söyleyebilirim.
Fakat unutmamak gerekir ki başka olumsuz gelişmeler de yaşanıyor. İngiltere’nin referandum yaparak Avrupa Birliğinden ayrılması piyasalardaki olumsuz gelişmelerden bir tanesidir. Avrupa Birliği bu referandum sonuçlarının diğer Avrupa ülkelerine de sıçramaması için İngiltere’ye bir an önce Avrupa Birliğinden ayrılması için ültimatom vermiştir.
Avrupa Birliğini bir korku sarmış durumda, zaten yıllardan beri yapılan yorumlarda Avrupa’nın her zaman dağılma riski ile karşı karşıya olduğunu açıklıyorlardı. Şimdi Avrupa’yı bu endişe sarmış durumdadır.
Diğer taraftan İngiltere yani Birleşik krallıkta sarsıntılar baş göstermeye başladı. Birleşik Krallıktaki İskoçya Birleşik Krallıktan ayrılmak için referandum yapma eğilimine girdi. Aynı İskoçya Krallıktan ayrılalım fakat Avrupa Birliğinde kalalım açıklamaları gelmeye devam ediyor.
Kuzey İrlanda ve İrlanda Cumhuriyetinden de homurtular yükseliyor. Kısacası İngiltere’nin referandum ile Avrupa Birliğinden ayrılması sonrası yaşanan gelişmeler hiç de iyi değil. Hem Birleşik Krallık hem de Avrupa Birliği dağılma riskiyle karşı karşıyadır. Bu durum uluslar arası piyasalarda yeniden doların cazibesini artıracaktır. Hem FED’in faiz artırımlarına başlayacak olması diğer taraftan iyi gelen ABD verileri dolar/TL’yi yukarı götürecektir. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi dolar/TL’de 2,880 seviyeleri dolar almak için uygun olduğunu düşünüyorum. Rusya ve İsrail ile yaşanan olumlu gelişmeler içeride pozitif etki yaratmıştır. Fakat bu pozitif durumun dışarıda yaşanan gelişmeler ve içerideki terör yüzünden bozulma riski fazladır. Bunu dikkate almak gerekir.
Altın fiyatlarında daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi düşündüğümüz seviyelerde hareketler gözlemliyoruz. 127-129 TL aralığına kadar yükselen altın ilk destek noktası olan 121-122 bandına geri çekildi. İkinci destek seviyesi 117-119 TL bandı bu seviyelere gelirse de altın alım fırsatı yaratacaktır. FED faiz artırımlarına başlarsa altın fiyatları da geri düşecektir.
Dolar/TL 2,880 ve aşağılara gelecek olursa dolar için alım fırsatıdır.
NOT: Dış ticaret verileri de açıklandı. Dış ticaret açığı 54,9 milyar dolar olarak geldi. Bu 2010 yılından bu yana görülen en düşük açık oldu. Bu da ülkemiz için çok pozitif olduğunu belirtmek isterim.