Geçtiğimiz yıllarda bu kadar dile gelmeyen kuşak problemleri son on yılda sürekli dile gelmeye başladı.
Ve inanılmaz derecede çok zor bir kuşak ile karşı karşıyayız.
2010 yılından sonra doğan çocukların hal ve hareketleri fazlası ile normalin dışında geliyor hepimize.
Sürekli bir beğenememe durumu, şikayetler, bana karışamazsınız tavırları tepkileri daha da fazla kendilerine çekiyor.
Sanki 2010 yılından sonra doğan çocuklar bir anda yetişkin olmuşlar gibi…
Fakat işlerine gelmeyen herhangi bir olayda ‘Biz daha çocuğuz’ yaftasını yapıştırıveriyorlar.
Nerede hata ettik diye düşünürken 2013 doğumlu ikiz kız kardeşlerime olan tavırlarımız gözümde canlanıyor. Aslında çocuklarda hata yok hata bizde diyebilirim.
Düğünde, bayramda ya da bir özel günde kendilerini kalabalık ortamda iyi hissetmediklerini söyledikleri için peki o zaman diyerek kabul edip onlara evin hakimiyetini bırakarak çıkıyoruz.
Daha 11 yaşında olan bu çocuklar bayramda büyükleri ziyaret edilmesi gerektiğini küçükleri ile güzel vakitler geçirip akrabalığın dostluğun önemini kazanmadan kaybedecekler.
Eminim ki yaş aralığı bu dönemde olan çocukların pek çoğu böyle…
Canları ne istiyorsa yiyor, yapıyor ve devam ediyor. Bu durumda bizlere ise sadece izlemek kalıyor.
Bu hareketler saygı algısını da yitirtti. Müsaade istemek, karşıya bir şeyi danışarak yapmak lügatlarında yok.
Sık sık bizlerin tavırlarına gönül koyup onlardan özür dilememizi bekliyorlar. Ve istediklerine de ulaşıyorlar diyebilirim…
Bu durum açıkçası çocuklarda kafa karışıklığına sebep oluyor. Hakimiyet algısını ele geçirmişlik hissi ile her istediklerini yaptırıyorlar.
İşte yaşanılan bu gerçeklik çocuklarda ‘Z’ kuşağının kötü bir nesil olduğu hissine kaptırıyor insanları. Aslında bu küçük çocukların bir kabahati yok.
Anne ve babalar küçüklük zamanlarında kendilerinden esirgenen her şeyi gani gani çocuklarına vermesi ile ipin ucu kaçıyor…