“Bu da neki” demiyorsunuz değil mi?
Bu hastalık bir çok insanda, fazlasıyla mevcut. Aslında Müslümanlarda olmaması gereken bir hastalık ama, ne yazık ki, Müslümanlarda oldukça yaygın.
Ben işin fetva kısmına değinmeyeceğim tabi ki. Bu benim konum, ya da uzmanlık alanım değil. Bu toplum içinde yaşayan bir birey olarak en yakınlarımızda bile hızlı bir yayılma gösteren hastalığın nasıl bir karantina ile önünün kesilebileceğini de tam olarak bilmiyorum. Bilenler bana yardımcı olsunlar lütfen.
Kimimiz kin ve garezden dolayı zan duyuyoruz.
Kimimiz nefret duyguları ile zan duygularımızı daha da azgın hale getiriyoruz.
Kimimiz –Müslümanda olmaması gereken- kıskançlık ve haset duyguları ile bu hastalığa davetiye çıkarıyoruz.
Kimimiz de siyasi ikbal ile, öyle olmasını istediğimiz için, temennilerimizi, tahminmiş gibi takdim ederek zan duygularımıza zirve yaptırıyoruz.
Kesin olarak bilmediğimiz bir konuda şahitlik etmek ne kadar tehlikelidir.
“Yapmıştır canım” diyerek kesin olarak bilmediğimiz bir konuda söylediğimiz her sözün öbür alemde hesabını vermeyecek miyiz sanıyoruz acaba?
Ahirete inancı olan kişilerin zan ile hükmetmeleri ne kadar tehlikelidir.
Bir kadın ile bir erkeği bir odada çırılçıplak görsek bile zina ettiklerine şahitlik edemiyorken, falan adam dedi diye bozacının şahitliğini yapan şıracı gibi olmak acaba nasıl bir duygu.
Gözünüzle görmediğiniz hiçbir konuda şahitlik yapmayın. Gözünüzle gördüğünüzü bile “Doğru mu görüyorum” diyerek tekrar tekrar tetkik edin. Eğer Allah’tan korkuyorsanız buna dikkat edin. Israr ediyorsanız da bu sizin bileceğiniz şey. Demek ki ateşe dayanacak gücünüz var ki, yanmayı göze alabiliyorsunuz. Bu söylediklerimi fetva olarak almayın. Bunlar her Müslümanın bilmesi gerek konular.
Müslüman Hüsn-ü zan sahibidir.
Sui-zan Müslümanın tavrı olamaz. Sui-zan kişinin kendisini bağlar. Toplumda sui-zan çoğaldıkça huzur azalır. Mutlu insanlar mutsuz olur. Ayrıca büyük günahlardandır. Kişiye zararından başka, hiçbir yararı yoktur.
Ama Hüs-ü zan öyle değildir. Hüsn-ü zan sahibi, zannıyla birlikte sevap kazanır.
Hüs-ü zan toplumda huzuru ve mutluluğu artırır. Kişinin kendisini de hem insanların, hem de Allah’ın sevdiği kul haline getirir.
Tercih yine de kişilerin kendilerine aittir.