Zannın çoğu

Muhammed Ali Okutan

Bismillâhirrahmânirrahim.

Zan kelimesi, "sanma; farz ve tahmin etme; ihtimâle göre hükmetme" demek olduğu gibi, "şek, şüphe, tereddüt, vehim, hayâl" gibi anlamlara gelir.

Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri Kur’an-ı Kerimde şöyle buyurmaktadır; “Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü bazı zanlar günahtır. Gizlilikleri araştırmayın, birbirinizin gıybetini yapmayın; herhangi biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Tabii ki bundan tiksinir! Allah’a itaatsizlikten de sakının. Allah tövbeleri çokça kabul etmektedir, rahmeti sonsuzdur.”( Hucurât Suresi 12.Ayet)

Müslüman şahsiyetin sakınması gereken kötü ahlaklardan birisi de başka bir kardeşi hakkında suizanda bulunmasıdır. Kişinin yapıp yapmadığını bilmediği halde, kardeşi hakkında olumsuz ve yanlış düşünceye kapılması olarak da tanımlayabileceğimiz bir çirkinliktir. Bu konuda söylenecek ve söylene gelmiş çok söz vardır, tekrarı da ancak tesiri azaltacaktır. Üzerinde durmak istediğim konu suizanna sebep vermek.

Suizanna sebep vermek ne demek? Kişi yaptığı işleri yaparken aynı zamanda doğuracağı sonuçları da hesap etmelidir. Bulunduğu ortamları, yaptığı arkadaşlıkları kısaca tüm işlerini yaparken insanları yanlış düşüncelere sevk etmekten kaçınmalıdır.

Örnek vererek bu konuyu açacak olursak; Hz. Safiye şöyle anlatır: “Hazreti Peygamber aleyhüsselatü vesselam Ramazan ayında itikâfta iken akşam vakti yanına uğradım. Bir müddet konuştuk. Sonra geri dönmek üzere kalktım. Uğurlamak üzere O da kalktı. Kapıya kadar gelmişti ki Ensar’dan iki kişi oradan geçiyordu. Hz. Peygamber’i görünce hızlandılar. Rasulullah aleyhüsselatı vesselam onlara ‘Biraz bekleyin, yanımdaki eşim Safiyye’dir dedi. Onlar Sübhanallah dediler. Bu da ne demek ey Allah’ın Resulü? Sana su-i zanda mı bulunacağız? Hazreti Peygamber şöyle dedi: Şeytan, damarlardaki kan gibi insanda dolaşır. Ben, onun kalplerinize bir kötülük atmasından korkarım.”(Ebu Davud, Sünnet: 18)

Efendimiz aleyhisselatü vesselamın; “Bu benim hanımımdır” diyerek gösterdiği davranış, onun nasıl titiz davrandığını göstermesi yanında, ümmetinin fertlerine de ihtiyatı elden bırakmamalarına dair fiilî bir derstir. Yoksa töhmete kapı aralayan bir davranışın karşı tarafa suizan yapmasına cevaz verecek bir davranış değildir.

Efendimiz alayhisselatü vesselam günahsız olması yanında sahabesinin böyle bir düşünceye dahi düşmeyeceği açıkken, Efendimiz aleyhisselatü vesselam bizlere nasıl dikkatli ve titiz olmamız gerektiği göstermektedir. Bizler de kardeşlerimizin hakkımızda kötü zanda bulunmamaları için son derece dikkatli olmak mecburiyetindeyiz.

Müslüman Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretlerinin yasaklarından sakındığı gibi kardeşlerinin kendi sebebi ile hataya düşmesinden de sakınmak mecburiyetindedir.

Hz. Ömer (r.a.) Efendimiz bu konu hakkında şöyle buyurmuştur; Kim kendini töhmet altına sokacak bir konuma sokarsa, kendine suizanda bulunanları kınamaya hakkı yoktur. Hulafa-i raşidînden olan Ömer(r.a.) efendimizin sözünden kesinlikle şu anlaşılmamalı; “kişi kendini töhmet altında bırakıyorsa ona suizan edebiliriz.” Böyle bir anlayışı İslam uleması kabul etmemiştir. Düşük bir ihtimal dahi yaşanan olayın helalliğine işaret ediyorsa suizan günahtır.

Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri bizleri kötü ahlak ve düşüncelerden kurtarsın.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.