Önceki yazımızda konuya sadece giriş yapmayı denedim. Belki de meramımı tam olarak anlatamadım. Çünkü bizim mahallenin çocukları bu konuları dile getirmekte zorlanırlar. Belki de bu sebeple üstü kapalı ifadeler, konuyu anlatmama engel olmuştur. Burada söylemek istediğim kadın ve erkeğin iki cins olarak farklı yaratılış özellikleri olduğudur. Yani her iki cinsin de işletim sistemi farklıdır. Kullanım kılavuzları farklıdır. İki cinsi aynı tartıya çıkarmanın yanlışlığı sebebiyle günümüz insanı, garip hallere girip farklı toplumsal rolleri üzerine almaya çalışmaktadır. Son dönemin başarılı insanı, kariyer yapan, çok para kazanan, emri altında birçok insan çalıştıran kişi olarak tarif ediliyor. Bu başarı kriteri cinsiyet ayrımcılığı yapmıyor. Her iki cinsin de başarısını bunlara bağlıyor.
Günümüzün güçlü kadını deyince kaslarını geliştirmiş anlamına gelmiyor tabi ama her insana başarı noktası diye gösterilen hedefler gerçekten başarıyı gösterir mi? Kadının hangi rolleri alması, hangi özelliklerini belirgin hale getirmesi onu güçlü kılar sorusunu cevaplamaya çalışıyorum. Güçlü kadın söz konusu olduğunda ortaya koyulan şartlar kültürden kültüre farklılık gösterir. Ancak burada yaratılışından itibaren sahip olduğu yetenekler dikkate alınırsa, kültürel ve coğrafi farklılıkların önemi kalmadığı anlaşılacaktır.
Kadın yaratılışından itibaren bir yeni canlının yaratılışına ev sahipliği yaptığı için duygusal yönden daha donanımlıdır. Duygularımız bizim hayatta kalmamız için en önemli özelliğimizdir ki bu, kadın cinsinde daha baskındır. Öyle de olmalıdır ki yeni nesiller garanti altına alınabilsin. Son dönem trafikte kadın sürücülerin çoğunluğu teşkil ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunun için yoğun caddelerde bir iki dakikalık gözlem yapmak yeterlidir. Neslin devamını sağlamakla görevli kadının, ne kadar dikkatle araç kullandığı, kurallara ne kadar uyduğunu hepiniz görebilirsiniz. Arkasından seyreden erkek sürücülerin her türlü tenkidine rağmen onlar prensiplerinden büyük oranda vazgeçmemektedirler. Burada kadının hızlı ve dikkatsiz hareket etmemesi yeteneksizliğinden çok yaratılış farklılığından olduğunu düşünüyorum.
Zeka konusunda da kadının üstünlüğü tartışmasızdır. Konu ne olursa olsun o kadar karışık hesaplar yapabilen, kurgular hazırlayabilen, bazen şeytani denilebilecek planlar hazırlayabilen bir zekaya sahiptirler. O yüzden bizde “Kadının fendi erkeği yendi” denir. Zeka kullanıldıkça artan bir nitelik olduğu için kadına imkan ve fırsat verildiğinde ondan en yüksek oranda tüm toplum faydalanabilir. Toplumun yaklaşık yarısı kadın olduğuna göre böyle önemli değerin kullanılmaması ya da yanlış alanlarda kullanılması en yumuşak ifadeyle israftır. Özellikle bizim kültür çevremizde evlenilecek kadının yaşça küçük olması tercih edilir ki en azından birkaç yıl erkek idareyi elinde tutabilsin. Nihayet kadın o ailede bir gün yönetimi ele geçirecektir.
Hepimiz sokağa çıkıyoruz, yüzlerce binlerce insanla karşılaşıyoruz. Ancak son dönem gördüklerimiz kadının cinsiyet rollerini epey unuttuğu ya da eril davranışlar sergilediğini göstermektedir. Erkek doğrusaldır, lineer düşünür öyle hareket eder diye yazmıştım. Erkek daha kabadır. Güce dayalı olarak hareket eder ve başarısı kaslarına ve aklına bağlıdır. Bakın zekası değil aklına bağlı diyorum. Erkeğin davranış modelini taklit eden tuhaf davranışları kadınlardan görmek çok şaşırtıcı hale geldi. Bakın burada kadının giyimi, kuşamı, pantolunu, eteği, göbeğini açıkta bırakması değil bahsettiğim şey. Bunlar da önemli ama burada hareket, konuşma tarzı, selamlaşma, tanışma ve günlük hayatta gösterdiği davranış şeklinden bahsediyorum.
Karşımıza çıkan kadın profilleri oldukça kaba konuşan tipler. Yakışıp yakışmadığına bakmaksızın modanın dayattığı modelde giyinen, yaşına yakışmayan kıyafetler giyen tipler. Ağzından çıkan kelimeler galiz sayılacak kelimeler. Gülüşünde bir kibarlık yok, konuşmasında nezaket yok. Güzellik ve dış görünüş değil kastım. Herkesin ikinci kez bakmak istediği bir güzellikten bahsetmiyorum, çirkin de diyebilirsiniz ama kadınlığın getirdiği nezaket, kibarlık ve zarafet neden görünmez üzerlerinde? Kadın vakarı, nezaketi, nezafeti, zarafeti ile erkekten belirgin bir şekilde ayrılır. Bu kaba ifadeler, küfürlü konuşmalar erkekte bile çirkinken kadın neden çirkinleşir? Kendi gücünü neden terk eder? Neden kendi işletim sistemine aykırı hareket eder? Konuşması, yürümesi, esprisi, gülmesi, giyimi, kuşamı ile zarafet kokması onu daha güçlü kılmaz mı? Sokaklarımız eril görüntülü kadınlarla dolmaya başladı. Trafikte yaptığım bir hata yüzünden yanıma yanaşan aracın sürücüsü kadının sözlerini, burada yazamam. İnsan olarak cinsiyet eşitliğine bir itirazım yok. İtirazım eril hale gelen kadına. Aynı itirazı feminen tavırlar gösteren erkeğe de yaparım. Nedir cinsiyetinizin özellikleri ile kavganız? Hangi özelliklerinizi beğenmediniz? Bu özellikler sizin gerçek gücünüzü oluşturuyor olabilir. Yoksa ekonomik olarak güçsüz, erkeğine ekonomik olarak bağlı kadını övdüğüm yok. Ama her şeyin merkezine koyduğunuz şeyler sizi siz olmaktan çıkarıyorsa oturup yeniden düşünmemiz gerektiğini söylüyorum.
Eğer bir toplumda kadın eşinden, işinden, toplumsal rollerinden, başarısızlığından şikayetçi ise oturup kendisini güçlü yapacak özelliklere bir bakması gerekiyor. Zekasını, merhametini, nezaketini, letafetini ve zarafetini ne kadar kullandığına bir baksın. Bizde kadın evlenip çocuk sahibi olduktan sonra önce evde hakimiyetini ilan ederek eril bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Bu rol, önce evde erkeği kendisinden uzaklaştırıyor. Ailede başlayan sorunlar tüm alanlara sirayet ediyor.
Kısacası kadın kendini zayıf, başarısız ve mutsuz hissediyorsa sahip olduğu yaratılıştan gelen özelliklerinden uzak kaldığı içindir. Zekasını nasıl geliştireceğini, duygularını nasıl kontrol edeceğini, zarafetini nasıl uyandıracağını oturup düşünürse mutlaka önünde hayal bile etmediği yollar açılacaktır. Kısa bir internet aramasıyla bu konularla ilgili yüzlerce bilgiye ulaşıp kendini kadın olarak geliştirebilir. Bilmelidir ki zarafet ve zeka kadının en büyük gücüdür.