Yüce Rabb’im Mübarek Ramazan Ayı’mızı en güzel şekilde idrak eden kullarından eylesin.
Bu mübarek ay, Müslümanlar için hem maddi hem de manevi olarak iyi değerlendirilmesi gereken bir fırsat ayıdır. Ramazan Ayı’nda yapılan hayır ve hasenata kat kat sevap verilmektedir.
Bundan dolayıdır ki, Müslümanlar zekat ve sadakalarını ağırlıklı olarak bu ayda vererek bu fırsatı değerlendirmektedirler.
Elbette ki, yılın her gününde zekat ve sadaka verilebilir, verilmelidir de; çünkü, insanların her zaman ihtiyacı olup ihtiyacı olanlara yardımlarda bulunmak da büyük sevaptır.
Dinimiz İslam’da Zekat kesin emirle farz olup şartlarını taşıyan her Müslüman fıkıh kitaplarında açıklanan oranlarda zekatını vermek zorundadır.
Zekat ve sadakanın fazileti genel olarak bilindiği için üzerinde fazla durmadan kime, neden, nasıl verilmesi üzerinde kısaca durmaya çalışacağım.
Yüce Rabb’im, Tevbe Suresi 60. Ayette açıklanan zekat verilecek 8 kesimi açıklamış olup bu kesimlere de Zekat verilebilir.
Ancak, Müslüman bu şartlara uyan kişilere zekat verirken önceliklerini iyi belirlemeli ve gelişi güzel vermemelidir.
Üniversitede okurken bir gazetede okumuştum. Erzurum’da bir üniversite öğrencisi harçlığının bir kısmını sadaka olarak bir dilenciye verir.
Genç öğrenci daha oradan ayrılmadan dilenci cebinden bir marlboro sigarası çıkarıp yakar.
Bu duruma sinirlenen genç, “ben harçlığımdan para veriyorum sen marlboro içiyorsun” diyerek verdiği parayı dilenciden zorla geri alır.
Gencin parasını geri almasına olumlu bakmayıp “Ben veririm, kim ne yaparsa yapsın” diyebiliriz; ancak, genel olarak bu düşünce doğru değildir.
Allah(c.c.) rızası için verilen ister Zekat ister sadaka bir paranın Allah(cc)’ın haram kıldığı işlerde kullanılması veren kişiye yarar yerine zarar da verebilir.
Öyleyse biz; ister zekat ister sadaka ve isterse başka bir ad altında yapacağımız yardımların nereye, kime verildiğine dikkat etmemiz zorunluluk arz etmektedir.
Allahü Teâlâ, “Ey iman edenler! Eğer siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder ve (Allah yolunda) ayaklarınızı sabit kılar, kaydırmaz.” (Muhammed Sûresi,7) buyurmaktadır.
Müfessirler “Allah'a yardım” ifadesinin Allah(cc)’ın emrini yerine getirmek dinine ve Resulü(sav)ne yardım etmek manasında mecazı olarak açıklama getirmişlerdir.
Yani, imandan sonra siz, Allah'ın emirlerini yerine getirmek suretiyle dinine hizmet edersiniz Allah(cc)’ta size yardım eder, sizi düşmanlarınıza muzaffer kılar ve savaş alanlarında, cihad mevkilerinde ayaklarınızı kaydırmaz sizi üstün kılar, açıklamasına yer vermişlerdir.
Allah(cc)’ın dinine yardım etmek cihattır. Her Müslüman Allah(c.c.)’ın dinine ilmiyle, malıyla, canıyla yardım ederek Allah(c.c.)’ın yardımına mazhar olur.
Peygamber Efendimiz(sav) Tebük seferinden dönüşte ashabına; " Küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz." buyurunca Eshab-ı Kiram Efendilerimiz büyük cihadın ne olduğunu soruyorlar. Efendimiz(sav); nefse karşı verilecek mücadeleyi "büyük cihad" olarak buyurmuşlardır.
Bir Müslümanın büyük cihadı yerine getirebilmesi için “İlim öğrenmesi”, “İlmiyle amel etmesi” ve “amellerini ihlas” ile yapması gerekmektedir.
Bir Müslümanın dinini yaşayabilecek kadar ilim öğrenmesi farzdır.
Günümüzün en büyük cihadı, Allah(cc)’ın dininin öğrenilmesi, öğretilmesi, yaşanılması ve yaşatılmasıdır.
Vereceğimiz zekat, sadaka ve diğer yardımları yaparken Allah(c.c.)’ın dinini öğreten ve öğreten kişilerin öncelikli olmasına azami derecede hassasiyet gösterilmelidir.
Bunun dışındaki hiçbir etken bizi etkilememeli; ölçümüz, Allah(c.c.)’ın dininin öğretilmesi ve yaşatılması olmalıdır.
Elbette ki, Tevbe Suresi 60. Ayette açıklanan zekat verilecek başta yakın akrabalar olmak üzere diğerlerine de verilmelidir.
Ancak, şunu hiç unutmayalım ki; bugün Allah(c.c.) yolunda mücadele çok çok önemli ve öncelikli konumdadır.
Yukarıda da açıklamaya çalıştığımız gibi herkes bulunduğu konum ve gücü nispetinde Allah(c.c.)’ın dinini öğretmeye çalışanlara yardım ederek kendisine yardım ettiğinin şuuruyla hareket etmelidir.
Vereceğimiz Zekat ve sadakaların yerini bulması temennisiyle Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ederim.