‘Gezgin Yürek’ Zeki Oğuz ağabeyi yanlış hatırlamıyorsam üç aşağı beş yukarı 1995’de tanıdım. Şems civarında bir kitap dükkânı(sahaf) işletirdi, daha sonra Rampalı’da daha sık görüşür olduk, geziler ve çeşitli etkinlikler vesilesiyle daha da yakından tanıma imkânı buldum.
Oğullarını, kızları Emine ve Şafak ile fotoğraf sanatçısı İrfan’ı da yakından tanır, etkinliklere katılırdık. Özellikle Rampalı Çarşıdaki kitabevi yıllarında epey bir kitap yolculuğumuz olmuştu hepsiyle.
Konya’da kültür sanat etkinliklerini ilk başlatanlardan biri, belki de ilki diyebilirim Zeki Oğuz için. Çalı dergisini bilmeyen yoktur.
Öğretmenliğe başlamamdan sonra görüşmelerimiz epey bir azalmıştı da doğrusu.
Ardından çeşitli mecralarda yazılanları, onu değerlendirenleri, duyguları çokça okuyorsunuz, o yüzden Zeki Oğuz’un kültür sanat adına önemine, neler yazdığına kısaca değinmek istiyorum.
Zeki Oğuz bütün bir ömrünü yörüklere adadı diyebiliriz. Pek çok türde yazdı; Şairdi, hikâyeciydi, köşe yazarıydı, gazeteciydi ve fotoğraf sanatçısıydı Zeki Oğuz.
Selçuklu ilçemizin Tatköy’ünde dünyaya geldi, 1 Ocak 1951'de. 1966 yılında Erkek Sanat Enstitüsünden mezun oldu. Bir süre Konya'da gazetecilik yaptı. 1976'da memurluk yapmaya başlasa da Sıkıyönetim Yasasına muhalefetten işten çıkarıldı. Konya'da Oğuz Kitabevi isminde yarı sahaf olarak da görebileceğimiz bir kitabevi işletti. O sıralarda Çalı dergisini çıkardı. Yanısıra çok sayıda dergi ve gazetede yazılarını, hikâyelerini, şiirlerini yayınladı. Bunlardan önemli bir kısmı Çizgi Kitabevi’nden çıktı.
Zeki Oğuz, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Edebiyatçılar Derneği üyesiydi.
Eserlerini de hatırlamakta fayda var. Şiir: Kavgadayız Her Saat, Gezgin Yürek, Hikâye: Bebek, Hayrat, Adem'iin Kaburga Kemiği, Yüreğimi Getirdim, Armağan, Ürkek bir Keklik, Dolav'lı Yılmaz Güney, Seçme Öyküler, Araştırma: Gelenek ve Görenekleriyle Konya Dağ Köyleri, Bir Bozkır Türküsü: Beldeleri ve Yaylalarıyla Konya.
Hakkında pek çok yazı kaleme alındı. Bunlardan en hacimli ve Zeki Oğuz’u daha bir yakından tanıma imkânı vereni ise yine Çizgi’den çıkan ve Ahmet Göğercin’in hazırladığı ‘Zeki Oğuz’la Başbaşa’ adlı kitap.
Öğretim üyesi Ahmet Gögercin'in 2018'de 50. sanat yılını kutlayan Zeki Oğuz’la daha önceden yapmış olduğu söyleşilerden ve eserleri üzerine hazırladığı yazılardan oluşan kitap, aynı zamanda şehrimizin nitelikli yayınevlerinden Çizgi Kitabevinin kadim şehir Konya'mıza ve kültürüne bir armağanı mahiyeti de taşıyordu. Arka kapak yazısını aynen alıntılayayım: “Her coğrafyanın, her kentin kendi masalcısı vardır; orada yaşananları, örf ve adetleri, acıları ve mutlulukları gelecek nesillere aktarırlar. İçinden çıktıkları toplumun hafızasına dönüşürler ve zor zamanlarda bir umuda dönüşerek yol gösterirler.
Konya, bu bağlamda en şanslı kentlerden biridir. Bugüne kadar çok sayıda âlim, bilgin, sanatçı ve edebiyatçı yetiştirerek hafızasını diri ve geniş tutmayı başarmış, geleceğini güvenceye alacak ilim, irfan ve kültür zincirinin kopmasına izin vermemiş, güçlenerek gelişmesini sağlamış bereketli coğrafyalardan biridir.
Bu zincirin günümüzdeki önemli halkalarından biri de öykücü-sanatçı Zeki Oğuz'dur. Onu, kimileri gazeteci kimliğiyle, kimileri öykücü kimliğiyle, kimileri fotoğrafçı kimliğiyle, kimileri de gezgin kimliğiyle tanır. Bu parçalı kimliğine rağmen o Konya'nın kültür dünyamıza armağan ettiği, tüm yaşamını Konya'nın ve kültürünün tanıtılmasına, yaşatılmasına adamış tam bir aydındır.”
Zeki Oğuz’a rahmet, yakınlarına sabır dilerken yazımı ondan birkaç dizeyle bitireyim; “Güzelim, Uzak yerlerden gelmiş gibisin/Dağların kırağısı var, Gözbebeklerinde./ Söyle, Nerde seni bekleyen sevinç? Kim koklayacak?/ Kekik kokuyor saçların/ Hangi yüreği ısıtacak/ Sımsıcak dudakların”
KISA BİR ARA: Okulların açılmasına bir aydan az bir süre kala yaz tatilinin kalan kısmında çok sevdiğim geziler ağırlık kazanacak. Bu nedenle yazılarıma ve ‘Kültür Atlası’na yaklaşık bir ay ara veriyorum.
Eylül’de tekrar görüşmek üzere…