Zeytincilik Yasası’nın doğrudan veya dolaylı değiştirilerek zeytinlik alanların imara açılmasını öngören düzenlemeler 2002’den bu yana 6 kez Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne getirildi ve her defasında oybirliği ile reddedildi. Zeytinciliklerle ilgili düzenleme 7. kez Meclis’e gelecek. Zeytinliklerin değişimini içeren Zeytincilik Yasası'nın 20. maddesinin değiştirilmesi gündemde.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın, üretim ve yatırımın önündeki engelleri kaldırmayı hedefleyen "Üretim Reform Paketi Kanun Tasarısı Taslağı"nda yer alan düzenleme ile 1939 yılında çıkarılan 3573 sayılı Zeytincilik Yasası'nın 20. maddesi değiştirilerek "zeytinlik alanlar ve bu alana 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç tesis yapılamaz" hükmü kaldırılmak isteniyor. Daha önce 6 kez Meclis'te reddedilen değişiklik önerisi ile zeytinlik alanlara sanayi tesisleri de dahil, madencilik işletmelerine izin verilmesi öngörülüyor.
Zeytincilik Yasası'nın 20. maddesinde yer alan “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının iznine bağlıdır” ifadesi yer alıyor.
Üretim Reform Paketi Kanun Tasarısı Taslağı'nda bu madde şöyle değiştiriliyor: "Zeytinlik sahaları içinde zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak tesis yapılamaz ve işletilemez. Ancak, Bakanlıklarca alınacak kamu yararı kararı gereğince yapılacak yatırımlar kapsamında zeytinlik sahaları içinde kurulacak tesisler bu hükümden müstesnadır. Bu durumda, yatırımın yapıldığı alan içinde bulunan zeytin ağacının iki katı kadar zeytin ağacının, Bakanlık tarafından gösterilecek yere dikilmesi zorunludur. Bu yükümlülüğe aykırı hareket edenlere, dikilmesi zorunlu ağaç başına ikiyüz Türk Lirası idari para cezası uygulanır. Ayrıca, yeni ağaçların dikildiği alanda zeytinlik sahasının malikine, talebi üzerine intifa hakkı tesis edilir. Bu maddede geçen idari para cezası, her yıl 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanuna göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılır."
Bu yasa değişikliği ile ilgili oldukça abartılı itirazlar var. Bunun başında “yapılmak istenen zeytincilik sektörünün yağmalanmasının ve yok edilmesinin önü açılmak gelmektedir” denilmektedir.
- ki değiştirilmek istenen madde açık ve net olarak yazılmış iken bazı zümrelerin gereksiz yere bundan kaygılanmasını anlamak mümkün değil. İtirazlara rağmen zeytin dünyada ve ülkemizde stratejik bir ürün olduğu, öneminin de gün geçtikçe arttığı, Ülkemizde yaklaşık 10 milyon kişinin doğrudan ve dolaylı geçim kaynağı olduğu yerindedir ama bu değerleri ortadan kaldırmak gibi bir adım atılmıyor ki böyle bir itiraz yerinde olsun.
Bu işlerde ülke çıkarı önemlidir. Bir ülkede yerin altı yerin üstünden daha değerli ise milli çıkarlarımız açısından ona bakılır. Tarım alanlarının yok edilmesini kimse istemez ve istememeli de ancak “bu ülkede tarım ya da üretim alanları dendiği zaman ne anlaşılır” yeniden yorumlanmalıdır. Bir tarımcı olarak düşüncem mera ve orman alanları için de geçerlidir. Kimse hamaset yapmasın ve komisyonlar yeniden otursun ve alanların yeniden tarifi ve hedeflerini çalışsın” derim.
Bazı taşlık yerlere mera, yerleşim yeri içinde kalmış ve metrekaresi 100 TL’yi bulmuş hatta geçmiş yerlere tarım alanı, hiçbir ot vermeyen tamamen kel kalmış alanlara orman denmesinden vazgeçilmelidir. Hedefimiz ve yorumlarımız tüm toplumu ilgilendiren değerler olan milli çıkarlarımız düşünülerek, doğru ve objektif değerlerle kavramlar üzerinde çalışılmalı ve yasalarla düzenlenmelidir.