Tedbir sürecinin devam ettiği bugünlerde işlerimizin birçoğu dijital dünyaya aktarılmış durumda. Günlük işlerimizin birçoğunu artık ‘’evde kal’’ çağrılarına uyarak evimizden dijital dünya ile halletmeye çalışıyoruz. Bu kapsamda dijitalleşmenin kurumlar/ kuruluşlar tarafından nasıl uygulandığına ve dijital dünyaya uyum sağlanıp/sağlanamadığına değineceğiz. Evde kalarak işlerini dijital dünyadan halletmek durumunda kalan bizlerle ilgili daha önceki yazılarımızda durumu irdelemiştik. Bakalım hizmet aldığımız kurumlar bu dünyaya ayak uydurabilmişler mi?
İlk olarak yüksek öğrenimi devam eden birisi olarak YÖK’ün verdiği kararla eğitimler ‘’uzaktan eğitim’’ formatına geçti. Lisans üstü eğitimin normal dönemde de bu şekilde yürütülebileceğini en başından beri düşünmekteydim. Benim gibi iş hayatına başlamış kişilerin mesai saatinde derse gitmektense ‘’çevrim içi uzaktan eğitim’’ ile sürecin daha verimli olacağını hayal ederdim. Ancak itiraf etmeliyim ki öncelikle alt yapının ve kadronun bu dönüşümlere hazır ve açık olması gerekiyor. Aksi halde lisans üstü eğitimin kalitesinin iyice düşmesi söz konusu olabilir.
Beni bu düşünceye sevk eden temel bakış açısı ise açık bir şekilde dijitalleşmeyi ve bu dünyayı yakalayamayan bir akademik yapının kimi yerlerde yoğunlaşmasıdır. Uygulamaların interaktif bir şekilde dizayn edilememesi, akademisyenin ya da öğreticinin karşısındaki ekrandan metin okur gibi hazırladığı ses kaydı ile ders içeriği göndermesi vahim bir duruma işaret etmektedir.
Eğitimlerin bu anlamda daha bugüne uygun ve bugünün teknolojilerinden faydalanarak yapılması anlamlı olacaktır. Tabi ki çevrim içi bir sanal sınıf oluşturarak, interaktif ve gayet günümüz teknolojilerini kullanabilen üniversitelerin olduğunu biliyorum. Bu üniversitelerdeki arkadaşlarım ya da hocalarımın gayet verimli bir eğitim süreci geçirdiğini hatta bu meseleler gündemden kalktıktan sonra da aynı şekilde lisans üstü eğitime devam etmek istediklerine şahit oldum.
Akademinin çağı yakalaması gereken en önemli yerlerin başında geldiğini söylesek, abartmış olmayız. Bu anlamda yukarıda eleştirdiğimiz şekilde eğitim veren üniversitelerinde alt yapı ve kadrolarını hızla dönüştürmesi ve bu duruma hazırlaması gerekmektedir. Çünkü bu salgın geçse de daha önce ayrıntılı şekilde yazdığımız gibi birçok yeni eğitim, iş ve üretim modelleri kalıcı olacaktır.
Konya Büyükşehir Belediyesi
Bu zorunlu dijitalleşmeden yerel yönetimlerde nasibi aldı. Bu sürece ayak uydurabilme ve hazırlıklı olma açısından özellikle Konya Büyükşehir Belediyesi’ni tebrik etmek gerekiyor. Birçok açıdan hızla hayata geçirdiği yeni dönemin zorunluluklarının altından kalkabildi. Hatta bunun da ötesinde ‘’dijital dünya’’ üzerine derinlemesine ve kalıcı kimi hamleler yapmaya çalıştıklarını da hissetmekteyim.
Öncelikle şehrin yönetimi ile ilgili konularda dijital dünyaya hızlı bir uyum sağlanabildiğini görmekteyiz. Toplantıların ‘’görüntülü konuşma’’ şeklinde gerçekleştirilerek hızla sürecin takibinin sağlanabildiği söylenmelidir.
Bu toplantı biçimine yalnızca büyükşehir belediyemiz değil Konya Ticaret Odası’ndan, Sanayi Odasına kadar birçok kurumun geçtiğini belirtmek gerekiyor.
Bunun dışında dijital dünyanın yeni dinamiklerine yine belediyemizin hızla ayak uydurabildiğini görüyoruz. Örneğin, Basın Yayın Halkla İlişkiler Daire Başkanı Ahmet Bilgiç Bey’in bir sosyal medya canlı yayınına konuk olması önemlidir. Üstelik bu canlı yayının sosyal medyanın doğasına uygun bir biçimde geçtiğini görmek ziyadesiyle anlamlı. Öyle ki standart bir televizyon programı formatından uzak gerçekleşen bu yayın gösteriyor ki dijital dünya belediyemiz tarafından doğru okunuyor ve takip ediliyor.
Ayrıca Konya Büyükşehir Belediyesi’nin Youtube kanalında yeni birçok içeriğin sunulduğunu da atlamamak gerekiyor.
Başkan Uğur İbrahim Altay’ın başlattığı ve yaşlılara karşı uygunsuz tavırların gelişmeye başladığı bir dönemde ‘’ Sen Evde Kal Bize Eski Konya’yı Anlat’’ çalışmasının görüntülerini muhakkak izlemelisiniz.
Öte yandan evde kalan çocukların Konya Bilim Merkezi tarafından çekilen ve yine bu Youtube kanalına yüklenen izlemesini tavsiye ederim. Bilim Merkezi içerikleri içeriklerini yanında Medeniyet Okulunun ‘’Değerlerimiz’’ temalı çalışmaları da kesinlikle çocuklara gösterilmelidir.
Sağlıktan spora, yemek tarifinden tiyatro görüntülerine kadar birçok alanda geliştirilen içeriklerin Konyalılar tarafından takip edilmesi gerekir.
‘’Siz Evde Kalın Biz Size Geliriz’’ başlığı ile başlatılan ve Hayati İnanç’tan Serdar Tuncer’e kadar birçok kişinin konuk olduğu çalışmalar ise keyifle izlenebilir.
Dolayısıyla rahatlıkla söyleyebiliriz ki Konya Büyükşehir Belediyesi zorunlu dijitalleşmeye hızla ayak uydurmuştur. Bu da gösteriyor ki zaten gerekli alt yapı ve kadro belediyede varmış.
Hatta zannediyorum ki bu konularla ilgili daha kalıcı ve ileriye dönük çalışmalar yapılmaktadır.
Toplum Bilimleri Kurulu
Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca isabetli bir karar vererek ‘’toplum bilimleri kurulu’’ kurulduğunu açıkladı. Esasında en başından beri bizim ilgilendiğimiz ve hep dem vurduğumuz bir meseleyle ilgili bu anlamda bir çalışmanın olması umut verici.
Böyle büyük küresel salgınların yarattığı sosyal, ekonomik ve psikolojik etkilerinin çok büyük olacağını birçok kere dile getirmiştik, bu köşe aracılığıyla. Bu etkiler ile ilgili bir kurulun kurulmuş olması ziyadesiyle kıymetli ve önemlidir.
Kurul ile ilgili ayrıntıları ve ‘’ Salgın Döneminde Sekülerizm ve Dindarlaşma’’ tartışmalarını haftaya yazacağım.