16 Temmuz 2021 Cuma günü Cuma Namazından önce camimizin imamı; “Diyanet İşleri Başkanlığının talimatı gereği bundan böyle Cuma Namazının son sünnetinden sonra tesbihin çekilip namazın tamamlanacağını; isteyenlerin cami veya evlerinde Zuhr-i Ahir ile vaktin son sünnetini kılabileceklerini” söyledi.
İnanın böyle bir talimatın fırsatı bulununca geleceğini düşünüyordum. Pandemi süreci tam fırsattı ve fırsat değerlendirildi.
Yani, bundan böyle İzmir, Kayseri ve Karaman gibi illerde yıllardır uygulanan Cuma Namazının son sünnetinden sonra tesbihata geçilmesi bir nevi Zuhr-i Ahirin her ne kadar tesbihten sonra kılınabilir denilse de kılınmasına gerek olmadığı talimatı verilmiş oldu.
Böyle bir talimata şaşırmasam da bu uygulamaya geçilmesi bir Müslüman olarak beni derinden üzmüştür!
-Yüzyıllardır uygulana gelen Zuhr-i Ahirin kılınması uygulanmasında sakınca olmamasına rağmen neden son verildi?
Efendim ne son verilmesi, isteyen sonra kılabilir denilse de öyle olmuyor!
Elbette ki, şuurlu, kılınmasının gerekliliğine inanan Müslümanlar kılacaklar ama büyük çoğunluğu kılmayacak!
-İmamlar kılmazsa cemaat kılar mı?
Zuhr-i Ahir Namazı Cuma Namazı içinde yer almamakla birlikle kılınması Cuma Namazıyla ilişkilidir.
Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığının konu ile ilgili açıklamasında “….kılınması gerekmez; ancak, Cuma Namazına dahil olmadığını bilerek bu namazı kılmak isteyenler için de bir sakınca söz konusu değildir” deniliyor.
-İyi de kardeşim kılınmasında sakınca olmayan bir namazla ilgili uygulamaya niye son veriliyor?
Kılınmasında bir sakınca olmayan ihtilaflı bir namaz ile ilgili yüzde bir bile olsa kılınma ihtimali varsa kılınmaması vebalinden kurtulmak için kılınması gerekmektedir.
Kaldı ki, Zuhr-i Ahir Namazının kılınması ile ilgili farklı görüşler olsa da ağırlıklı görüş kılınması yönündedir.
Söylenecek çok söz var da şimdilik söylemiyor ilgili herkesi biraz düşünmeye davet ediyorum!
Yine de 26 Haziran 2020 tarihinde “Pandemi Süreci ve Zuhr-i Ahiri Kılmak” başlıklı yazımın bazı bölümlerini aynen siz okurlarımla paylaşmak istiyorum ki, üzüntü ve endişelerimin nedeni anlaşılabilsin.
Yazımın bazı bölümleri şöyle:
Pandemi sürecinde Cuma Namazını kılamadığımız için Zuhr-i Ahir namazını kılamama gibi bir durum söz konusu değildi; ancak, Cuma Namazı kılınmaya başlanıldıktan sonra alınan tedbirler gereği Zuhr-i Ahir namazı camilerde kılınmamaktadır.
Bu durumun Zuhr-i Ahir Namazı kılanların oranını büyük oranda düşürdüğünü düşünüyor ve normal sürece geçildikten sonra alışkanlık haline dönüşmesinin endişesini taşıyorum.
İnşallah öyle olmaz; ancak, bu süreç cemaatle namaz kılma alışkanlıklarımızı da etkiledi, en azından beni etkiledi.
İnsan bir müddet sonra mevcut duruma farkında olmadan alışıyor.
Allah(cc) razı olsun önceki hafta Cuma Namazını kıldıran imam efendi cemaate Zuhr-i Ahir namazını evleri veya işyerlerinde kılmalarını söyledi.
Üzerinde önemle durulması gereken husus pandemi sürecinden önce Zuhr-i Ahir namazını kılanların yüzde kaçı bugün Cuma Namazından sonra evde veya başka bir yerde kılabiliyor.
Camide kıldın kıldın kılmadın mı büyük oranda kılınamıyor!
Benim endişem, pandemi süreci geçtikten sonra da bu tembelliğin devam ederek camilerimizde Zuhr-i Ahir Namazını kılanların oranın düşeceğidir.
Bu oranın düşmemesi için en fazla gayreti göstermesi gereken imamlarımızın çoğunun Zuhr-i Ahirin kılınmaması yönünde oldukları ayrıca düşündürücü ve üzerinde durulmalıdır.
Bu durum ile ilgili somut gerçeği Karaman’da yaşadık. Bundan 13 yıl önce zamanın il müftüsü Zuhr-i Ahir Namazı kılınmaması ile ilgili uygulamasına imamların yüzde 80’ni destek verdi ve cemaatin büyük çoğunluğu da buna uydu.
Bir camide Zuhr-i Ahir namazını kılanların sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek duruma geldiği gibi Zuhr- Ahiri kılanlar neredeyse suçluluk hissine kapılır hale gelmişlerdi.
Bunu bizzat kendim yaşadım!
Bugün Zuhr-i Ahirin kılındığı camilerin imamları da olmak üzere büyük çoğunluğunun eğilimi kılınmaması yönündedir.
Cemaat “imamlar kılmıyorsa Zuhr-i Ahirin kılınmasına gerek yoktur” diyebilir
Tanıdığım ilim ve takva sahibi zatların kesinlikle kıldığını gördüm ve görmediklerimin de kılınması yönünde hassasiyet gösterdiklerini duydum.
Hanefi fıkhının en önemli âlimlerinden İbni Âbidin ve İbni Hümam Hazretleri, “Cuma namazının birçok eda ve vücub şartları var. Bunlardan bir veya birkaçı tahakkuk etmeyebilir. Bu durumda da Cuma namazı sahih olmaz. Bunun için (Vaktine yetişip kılmadığım son öğle namazına) diye niyet ederek Zuhr-i Ahir adıyla dört rekat namaz kılınması gerekir” buyurmaktadırlar.
Eski Diyanet İşleri Başkanı Merhum Ömer Nasuhi Hoca’nın İslam İlmihali ile Merhum Mehmet Zihni Efendi’nin Nimet-i İslam İlmihaline bakılabilir.
Bizim yapacağımız iş, kendi aklımıza göre bir ölçü koymak değil; ölçüye ne kadar uyup uymadığımızı aklımızla ölçmektir.
Şunu da özellikle belirteyim ki; Zuhr-i Ahir namazını kılmayan Müslüman kardeşlerimizi kılmadıkları için suçlamıyorum; kılan kılar kılmayan kılmaz!
Amacım, kılınması gerektiğini ortaya koyarak birkaç kişi de olsa kılmalarına vesile olabilmektir.
Yusuf Nebhani Hazretleri birden fazla yerde Cuma kılınan şehirlerde, Cuma Namazından sonra, öğle namazını kılmanın sadece Şafiilere mahsus olmadığını, dört mezhep âlimlerinin de aynı hükmü bildirdiklerini söylemiştir.
Allah(cc) hepimize feraset versin