Kuranda zulüm bir şeyi ait olduğu yerin dışında bir yere koymak. Zulmün karşıtı adalettir ki o da her şeyi yerli yerinde yapmak, yerli yerline koymaktır.
Bütün zulümler insanın esridir, Allah asla zulmetmez. (Nisa Suresi, 4_Yunus Suresi, 44_Kehf Suresi, 49)
Bizim toplumumuzda sabır çok yanlış anlaşılmıştır. Zulüm karşısında susmak sabır değildir. Hatta zulüm karşısında susmak münafıklık alametidir. “nasıl da dönüyorlar” değil “nasıl da döndürülüyorlar.”deniyor, münafıklarla ilgili olarak. (Mümtehine Suresi) yani bir Müslüman kimsenin yemi olmaz. Kendini kullandırmaz. Ne zulme ne zalime pirim vermez.
Özellikle yaşlı insanların en çok tekrarladığı bir cümle :_ne çok çektim, cümlesidir. Çektiklerinin hatırına affa layık olduklarını düşünürler. Oysa Kuran güçsüz olmanın, zayıf olmanın, ezilmiş olmanın kurtuluş bahanesi olamayacağını söyler. (Nisa Suresi, 97)
Zulme boyun eğmemek Müslüman alametidir. “onlar bir haksızlığa, zorbalığa uğradıkları zaman, birlik olup karşı koyarlar (zulme boyun eğmezler)” (Şura Suresi, 39)
Doğrusu kendilerine haksızlık eden kimselere, melekler canlarını alırken: “Neden bu durumdaydınız?” derler. Onlar :”biz yeryüzünde mustazaf kimselerdik” derler. Melekler: “Allah’ın arzı geniş değil miydi, hicret etseydiniz ya!” derler. İşte bunların yeri cehennemdir. Orası ne kötü bir yerdir.
Her şeyi zorbalıkla çözen bir insanın gittikçe problem çözme yeteneği körelir. Çünkü problemi çözmek için kafa yoracağına bağırır çağırır. (küçük çaydanlık çabuk kaynar.) Zorbaya tabi olmanın altında zorbalık meyli olduğu görülür. Zorba zorbalıktan anlar. Zorba rahmeti ve hidayeti hak etmez. Ad kavmi zorba idarecilere boyun eğdiği için helak olmuştur.
Enam suresi 129. Ayet: “İşlemiş oldukları günahlar yüzünden zalimlerin kimisini kimisine musallat ederiz.” Buyurulur. Yani kim bir kötülük işlese, biri çıkıp geliyor, onun yaptığının aynısını ona yapıyor. Herkes en sonunda ne etti ise aynıyla karşılık görür. İlahi adalet böyle işliyor. “Kim bir kötülük işlerse karşılığını görür.”(Zilzal Suresi) “Kötü tuzak sahibinin başına dolanır.” (Fatır Suresi)
Allah İsrail oğullarına hitaben: “Göndermiş olduğum resulleri öldürmeyin” dedi. Dinlemediler. Allah da onların başına bir firavun bela etti. Firavun İsrail oğullarının erkek bebeklerini öldürdü. Onlara ölüm acısını tattırdı. Kendi ettikleriyle karşılık buldular. Tabii ki dünyada buldukları bu cezanın ahirette devamı var. İbrahim suresi 42. Ayette buyrulur ki:” Sakın Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma O sadece, onlara, gözlerin dehşetle bakakalacağı güne kadar zaman tanımaktadır.”
“Kim kötülük işler veya nefsine zulmedip sonra Allahtan bağışlanma dilerse Allah’ı bağışlayıcı ve merhamet edici olarak bulur.” (Nisa Suresi, 110)
Birkaç zalim bir araya gelse ortamı cehenneme çevirir. Ancak birkaç iyi insan bir araya gelse her şey çok güzel olur. Cenneti cennet yapan cennetliklerdir.
Bağışlanma dileği, davranış değişikliği gerçekleşmişse bir anlamı vardır. Yani kişi değişmeli pişmanlığını eylemiyle ifade etmelidir. Hayata anlam katanlar değişme cesaretini gösterenlerdir.
Allah’a emanet olun.