Sinan Ateş cinayeti davasının ikinci celsesi tamamlandı
Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 sanıklı davada, sanık savunmalarının alınmasına devam edildi.
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmanın öğleden sonraki kısmına, tutuklu sanık Caner Güney'in savunmasıyla başlandı.
Taksi şoförü olduğunu ifade eden Güney, cinayetin azmettiricisi olduğu belirtilen Doğukan Çep'i müşterisi olduğu için tanıdığını söyledi.
Cinayetle bir alakasının olmadığını savunan Güney, Ateş'i tanımadığını, ismini olay sonrası polislerden öğrendiğini iddia etti.
Güney, dosyanın sanıklarından Suat Kurt'u saklanması için İstanbul Şile'deki bir eve götürmesiyle ilgili, "30 Aralık 2022'de Doğancan beni bir otele çağırdı. Orada Doğukan da vardı. Arkadaşını bir adrese götürmemi istedi ve para verdi. Yolculuk yaklaşık 1 saat sürdü. 31 Aralık'ta da evime giderken polis beni gözaltına aldı." savunmasını yaptı.
- İddianamedeki 06 AT 5021 plakalı araç soruldu
Sanık Emre Yüksel de Sinan Ateş'le hayatı boyunca bir kez dahi bir araya gelmediğini, kendisine bir husumetinin olmadığını öne sürdü.
Olaydan bir gün önce aldığı ruhsatlı silahı denemek için sanık Tolgahan Demirbaş'la çiftlikte buluşmayı planladıklarını belirten Yüksel, "Arkadaşımla görüşmem uzadığı için çiftliğe gidemedim ama sonrasında birlikte yemek yedik. Olayın olduğu gün devlet dairelerindeki resmi işlerimi hallediyordum. Bir buçuk senedir cezaevindeyim. Ne gerekçeyle tutuklandığımı dahi bilmiyorum." dedi.
Yüksel, Ateş'in avukatı Ali Yücel'in araç plakasını sorgulatmasıyla ilgili, "Kimseye Sinan Ateş'in avukatının bilgisini sormadım. Tolgahan Demirbaş'a bir plaka attım, o da Ali Yücel'e ait çıkmış. 2 buçuk yıl önce atılmış bir mesaj. Bu mesajı attığımı iddianamede gördüm. Yanlış hatırlamıyorsam o süreçte bir kafe devralmıştım. Bu araçtan rahatsızlık duyulmasından dolayı plakayı sormuş olabilirim." iddialarında bulundu.
Müşteki avukatlarının, iddianamede yer alan 06 AT 5021 plakalı aracın kime ait olduğunu sorması üzerine Yüksel, aracın MHP'ye ait olduğunu ancak Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı'na tahsis edildiğini, vakıftaki görevi nedeniyle aracı kendisinin kullandığını söyledi.
Sanık Alper Atay ise 2016'da sanık Ufuk Köktürk'ün aracılığıyla Çep'le tanıştığını belirterek, cinayetten bir gün sonra 31 Aralık 2022'de arkadaşlarıyla kafede oturduğu sırada Çep'in geldiğini ve birlikte İstanbul'daki bir otelde düzenlenen festivale gittiklerini anlattı.
Festival sonrası otelde konakladıklarını söyleyen Atay, "Doğukan stresliydi. Ne olduğunu sorduğumda 'Biraz sıkıntım var' dedi, içeriğini söylemedi. Uyandıktan sonra üçümüz odadan ayrıldık, Doğukan bizden sonra çıkacaktı. Otelden ayrıldıktan sonra Doğukan'ı görmedim. Bir festivale gittim başıma gelmeyen kalmadı. Suçsuzum, beraatimi talep ediyorum." diye konuştu.
Sanık Erdem Karadeniz, "Hakim bey neyle suçlandığımı biliyorum ama suçumun ne olduğunu bilmiyorum. 18 aydır tutukluyum." ifadelerini kullandı. Doğukan Çep'i tanıdığını ancak bir samimiyetinin bulunmadığını iddia eden Karadeniz, cinayetin ardından Çep'in otelde kalmasında bir dahlinin bulunmadığını savundu.
- Telefonunun şifresini vermedi
Sanık dönemin Cinayet Büro Amiri Mustafa Ensar Aykal, kasten öldürmeye yardım etme suçlamasını kabul etmediğini, faillere maktulün konum bilgisini verdiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını öne sürdü.
Aykal, eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş dışındaki sanıkları tanımadığını savundu.
Sanık Aykal, olaydan 8,5 ay önce, Ateş'in telefon numarasını kendisine atan Demirbaş'a, numaranın "Bu numara eski GB'ye çıkıyor" dediği, Demirbaş'ın da "Onun ipini çekmişler" cevabını verdiği iddialarını da yanıtladı.
Sorgulamasını yaptırdığı personelin, telefon numarasının "önceki Ülkü Ocakları Başkanına ait olduğu" bilgisini verdiğini söyleyen Aykal, bu kişinin telefon numarasının Sinan Ateş'e ait olduğunu söylemediğini öne sürdü.
Cinayetten önce ve sonra sanık Tolgahan Demirbaş ile 5 kez görüştüğü iddiasıyla ilgili savunma yapan Aykal, bunların 2'sinde görüşme olmadığının bilirkişi raporunda dahi tespit edildiğini aktardı.
Cinayet günü ihbar sonrası görevli olarak olay yerine gittikten 5-6 dakika sonra Ateş'in kimlik bilgisini öğrendiklerini savunan Aykal, "Maktulün önceki dönem Ülkü Ocakları Genel Başkanı olması, benim de bu camiadan tanıdığım tek kişinin Tolgahan Demirbaş olması nedeniyle onu aradım. İsim vermeden 'Bir şey duydun mu?' diye sordum. O da 'Hayır.' cevabını verdi ve telefonu kapattık." dedi.
Avukatının, "Tolgahan bir evde yakalandı mı?" yönündeki sorusuna Aykal, "Hayır, tutanakta ne yazıldıysa o. Tutanakta sadece şahsımın değil, diğer görevlilerin de imzası vardır." cevabını verdi. Aykal avukatının, "Yakalandığında herhangi bir kimse tarafından sana mukavemet gösterildi mi?" sorusunu da "Hayır, gösterilmedi." diye yanıtladı.
Mahkeme başkanının, "Telefonunun şifresini vermemişsin. Verecek misin?" sorusu üzerine Aykal, "Susma hakkım olduğunu biliyorum. Telefonumun incelenmesi için şahsıma somut bir gerekçe sunulması lazım." dedi.
Aykal, cinayet sırasında Ateş'in yanında bulunan Ahmet Keçik'in "müşteki/şüpheli", Selman Bozkurt'un ise "müşteki" sıfatıyla ifadesinin alındığını, olayla ilgili kişilere sıfat verilmesinin kendi sorumluluğunda olmadığını, daha sonra kendisinin şüpheli duruma düştüğünü öne sürdü.
Mahkeme Başkanı, sanık Aykal'ın çapraz sorgusunun tamamlanmasının ardından duruşmayı, yarın devam edilmek üzere bitirdi.
Mahkeme Başkanı ayrıca duruşmanın öğleden önceki bölümünde Ayşe Ateş'in avukatı Ali Yücel ile diğer avukatlar arasında çıkan gerginlik sırasında avukat Yücel'i, talimat vermesine rağmen ilk etapta dışarı çıkarmayan kolluk görevlileri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
Dün başlayan yargılamada bugün itibarıyla 21 sanığın savunması tamamlandı. Yarın, son sanık Umut Ersoy'un savunmasının ardından, müştekiler ile taraf avukatlarının beyanlarına geçilmesi bekleniyor.
Kaynak:Anadolu Ajansı
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.