Yol boyunca sıralanmış kuşburnu ağaçlarına rastlıyorum. Hem çayını yapmak hem de marmelat yapmak üzere dikenlerin arasından kendime bir miktar topluyorum. Yolun gerilerinde dikkatimi çeken alıç ağaçları da var. Renginin cazibesine kapılıp çıkınıma bir miktar da alıç ekliyorum. Dağların verdiğini beyler vermez demiş atalarımız. Hakikaten de öyle. Yöremizde boz armut dediğimiz ahlat ağaçlarının etrafını saran birine rastlıyorum. ‘Kolay gelsin’ diyerek söze başladığım sohbetten boz armutla ilgili hayret verici bir bilgi öğreniyorum. İnanması güç ama bu armuttan ekmek yapılıyormuş. Anlattıklarına göre kurutulup taşta ezilerek un haline getirilen armut, ocakta pişirilerek ekmeğe dönüşüyormuş. Çok güzel lezzeti varmış. Bu güzel sohbet ve faydalı bilgiden sonra menzile ulaşmak için yola koyuluyorum. Tabiî ki çantama sumak, cırtlık, alıç, boz armut ekleyerek...