Erdal Küçükşehir

Erdal Küçükşehir

Tahsil edilemeyen çekler

Tahsil edilemeyen çekler

Türkiye Bankalar Birliği 19 Ocak tatilinde 2014 yılına ait çek kullanım miktarlarını açıkladı. Önceki yıla göre ibraz edilen tutar %21, çek adedi ise %5 artış göstermiş. Bu rakam piyasada nakit yerine daha çok çek kullanıldığını ve kullanım miktarının da her geçen gün arttığını zaten teyit ediyor. Ama asıl sorun karşılıksız çekler. 2014 yılında karşılıksız çekler adet olarak düşerken tutar olarak %10 daha artmış. Toplam 20 milyar TL’ye yakın çek karşılıksız çıkmış. Bunun 4 milyar TL’si daha sonra ödenmiş. Yaklaşık 16 milyar TL tutarında çekin karşılığı ise yasal süresinde ödenmemiş. Buna protestolu senetleri de eklerseniz toplamda 20 milyar TL’den fazla bir miktarı esnafımız sanatkarımız ya da sanayicimiz gününde tahsil edememiş. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin en büyük sorununun işletme sermayesi yetersizliği olduğu düşünülürse problemin boyutu ortada.

Resmin tamamına baktığınız zaman belki bir problem görünmeyebilir. Zira toplam kullanılan çek miktarına baktığınızda %80’in üzerinde bir kitle bu güne kadar çeklerini gününde ödemiş. % 7’lik bir kısım ise çekinin karşılıksız çıkmasına rağmen hemen ödemede bulunmuş; yani piyasada dolaşan çeklerin neredeyse %90’ı zamanında tahsil edilmekte.

Dünyada çek ile senedi birbirine karıştırmış tek toplumuz herhalde. Çek hesap sahibinin hesabındaki parayı başka bir hesaba aktarmak için verdiği bir ödeme emriyken senet bir mal ya da hizmet için satıcıya verilen belli bir tarihte ödeme yapılacağına dair bir taahhüttür. Çek bir ödeme emri olduğu için vade söz konusu değildir, ancak ülkemizde 2012 yılında çıkan çek kanunu ile çekler ödeme aracından daha çok borçlanma senedi haline gelmiştir.    

2012 yılında çıkan kanun gerek yerel aşamada, gerekse yargıtayda bekleyen 600.000’den fazla dosyanın düşmesine sebep olup mahkemelerin yükünü hafifletti. Adli cezalar (tutuklama) yerini idari cezalara (çek yasağı) bıraktı. Bu kanunla çeki veren bankalar da bir takım sorumluluklar almış oldular. Ancak bankalar verdikleri çek karşılığında kendi yükümlülükleri olan miktarları çek sahiplerinin hesaplarına bloke koyarak teminat altına aldılar. Kanun değişikliğinden bugüne kadar geçen zaman içerisinde karşılıksız çek sorunu bir çözüme kavuşmadığı gibi özellikle küçük esnaf ve sanayici için daha büyük sorunlar oluşturmaya devam etti.   

Karşılıksız çek ya da senetle alakalı oluşan alacak davalarına birde mahkemelerden alınan iflas erteleme kararları eklenince piyasada birçok problem ortaya çıktı. Özellikle yerel bazda üretim ya da satış yapan bir çok küçük işletmemiz bu sorunu daha çok hissetmeye başladı. Zira kurumsal büyük ölçekli işletmelerin birçoğu satış ve pazarlama ağına sahip ve ek teminatlarla alacaklarını garanti altına almış durumda.

Kısaca evdeki hesap çarşıya uymadı. Mevcut durumda neler yapılabilir derseniz işletmelerimiz özellikle “Kredi Kayıt Bürosu” gibi risk bilgilerini içeren merkezleri daha çok kullanmalı. Alacakları çek ya da senedin bu gibi kurumlardan sorgulamasını yaptırmalıdırlar. Bir çek ya da senedi cirolayarak kullandıklarında çek sahibine, 3. şahıslara karşı kefil olduklarının bilincinde olmalıdırlar. Bankalarımız kime ya da hangi şirkete çek defteri verdiğini iyi incelemek zorundadır. Gelişmiş ülkelerde karşılıksız çek durumunda o kişinin tüm ticari hayatı sona ermekte kredi kartı bile alamamaktadır. Oysa ülkemizde yaptırımlar uygulanmadığı için arkadaşının hesabı adına çek defteri alıp onu ciroyla kullanan bile bulunmaktadır.  

Kısaca sorunun çözümü için toplu olarak zihniyet değişikliğine ihtiyaç var gibi görünüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erdal Küçükşehir Arşivi
SON YAZILAR