Sudan-3, Sosyal Hayat
Hortumun tam ortasında Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın Sudan'ı Osmanlı topraklarına katmasının ardından Ulu Cami'nin 1830'larda inşa edilen Ulu Camii.
Gerçekten inşası ve mimari yapısı ile özel bir eser. Burası namaz vakitleri dışında, diğer zamanlarda da oldukça dolu. Dışarısı sıcak olduğu için Hartum halkı burada serinleniyor, dinleniyor, her Arap ülkesinde olduğu gibi ara sıra da uyku çekiyor. Bunca güzelliğe rağmen çöl kumlarının cami içine kadar gelmesi de işin kötü tarafı denebilir.
Cuma namazı için başka bir büyük camiye geçiliyor. Geleneksel olarak vaazlar Cuma Namaz öncesi veriliyormuş. Namaza yakın camiye girsek de, namaz vakti geldiği halde vaaz heyecanla devam ediyor. Vaiz güçlü ve manasını tam da anlamasak da içimize işliyor. Vaiz eski bir milletvekili imiş. Elinde Osmanlı’ dan kalma kılıç ile Minberde dimdik ayakta halkı coşturuyor.
Hartum içinden koca Nil Nehri geçtiği halde temiz su sıkıntısı çeken bir ülke. Yağışlı ve kurak mevsim olarak 2 döneme bölünmüş olması belli dönemlerde susuzluğu sanki zorluyor. İhtiyacı karşılamak üzere Nil’den küplere doldurulan sular bir süre bekletildikten sonra kumlar çökertiliyor. Devamında abdest ve içme suyu olarak merkezi yerlerde umumun hizmetine sunuluyor.
Sudanda düğünler beklenenin üstünde şaşalı yapılıyor. Bizde de olduğu gibi, misafirler kadın-erkek karışık halde salonda yöreye has mezeler (meyve-pasta-kuruyemiş) ikram ediliyor. Sonra da müzik eşliğinde yöresel oyunlar sergileniyor. Ben Sudanda ki kadar süslenen bir gelin daha görmedim. Bu arada Sudanlı siyahi bir bayan ile evlenen bir Türk kardeşimizin de düğününe iştirak da ettik.
Ziyaretimiz Sudanlı bir aileyi ziyaret ile devam ediyor. Konya’da eğitim alan bir öğrencimizin yakın dostu yine ziraatçı bir bayanın ailesine misafir oluyoruz. Hartum ’un ortasında 3 katlı müstakil bir ev. Ailenin durumu iyi, misafir için ayrılan odaya alınıyoruz. Çeşitli pastalar ve soğuk içeceklerle ağırlama yapılıyor. Ülkede misafire değer veriliyor ve gerçekten oldukça sıcak bir tavırla ağırlanıyoruz.
Bu arada Sudan da önemli yatırımlar yapan eski adı Kombassan Holding (yeni adı Bera) çarşısı ve mimarisi özel camisi ile bir külliye Nil kenarında özel bir alanda tam bir site meydana getirmiş ve şehrin en mutena ve itibar gören yeri durumunda. Çarşısında Türk malları da olan bu yerde yemek, alışveriş merkezleri ve de eğlence yerleri de var. Orta büyüklükte bir AVM diyebiliriz.
Sudanlılar uzun boylu, çoğunluğu yapılı, hanımları da kilolu ve iricedir. Tüm Arap ülkelerinde olduğu gibi Sudanlılar da iri yapılı hanımları tercih etmektedir. Ülke konumu itibariyle Ekvatora yakın olması ile oldukça sıcak sayılır. Bu da onları tembelliğe ve atalete (tembelliğe) sevk etmektedir.
Ülkede iyi eğitim alanlar, iyi derecede İngilizce bildikleri için ne yazık ki ülkesini terk ederek İngiltere ve ABD gibi zengin ülkelerde yaşamayı tercih etmektedirler. Bu da beyin göçü ve iş gücü demektir. En basitinden yüksek hacimde ve kaliteli suyu sahip olan Nil Nehrinden yeterince istifade edilmemekte. Yapılması gereken yeterince teknoloji kullanarak verimliliği ve kaliteyi artırmaktır.
Sudan halkının % 70 kadarı Arap’tır, geri kalanı değişik etnik gruplardan oluşur. Arapların bir bölümü beyaz olup bunlar Suud kökenlidir. Buna rağmen Türklere karşı bir sempatileri vardır ve bu ülkede seyahat etmek Türkler için zor değildir. Ancak son yıllarda çıkan isyanlar ve askeri darbeler iç savaşı da beraberinde getirmiştir. Ülkede ekonomi ve sosyal hayat bitmiş sayılır ve dış yardıma muhtaçtır.
Durumu iyi olanlar ülke dışına çıkmıştır. Bunlardan biride öğrencim olup ailesi ile beraber 2 senedir Kahire’de hayat sürmektedir. Zamanla mesajlaştığımız bu öğrencim ve ailesi oldukça eğitimli ve iyi derecede İngilizce bildikleri halde, Kahire de iş bulamamaktadırlar. Zira anamın dediği gibi “tırnağın var ise başını kaşı”.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.