Hollanda-1: Rotterdam

Hollanda nüfus yoğunluğu fazla olan bir ülkedir ve ülke topraklarının çoğunluğu deniz seviyesinin altındadır. Ülke özellikle peynirleri, yel değirmenleri, bisikletleri, laleleri, Holştayn ırkı inekleri ve sosyal hakları ile tanınır. Hollanda'da eşcinsel evlilik yasaldır.

Hollanda’ya son 30 sene içinde en az 10 defa gitmişimdir. Bunların çoğu resmi ve bilimsel gezilerdir. Her gidişim de modern binalar dışında değişen birşeyler yok denebilir. Yollar aynı yollar, havaalanları aynı, trafik ve zenginlik aynı. Son yıllarda Hollandalılarla Jet Yakıtı projesi de yürüttüm.

Hollanda’ya ilk gidişim 1994 de olmuş, ilk Rotterdam’ı ziyaret etmiştim. Burada ilk dikkatimi çeken yeni ve yüksek katlı cam binalardı. Bundan birkaç sene sonra gittiğimde cam binalar daha da artmıştı. Yaklaşık Nüfusu 600 bin olan Rotterdam bir liman ve ticaret şehri. Amsterdam'dan sonra nüfus olarak 2. büyük şehirdir. Dünyanın dört bir yanından getirilen kargoların kıtaya kuzeyden giriş noktasıdır. Nüfusun 50 bin kadarının Türk nüfusu olduğu söylenir. Avrupa İslam Üniversitesi de Rotterdam merkezli faaliyet sürdüren bir eğitim kurumudur.

İlk gidişimde Amsterdam’a yakın Schiplol Havaalanına iniyoruz. Buradan Rotterdam a gitmek için havaalanı içinde alt katlarda yer alan ve ulusal ağ ile tüm ülke ve dışarıya sefer yapan bağlantılı tren katına iniyor, oradan Rotterdam’a geçiyoruz. Bu durum benim çok dikkatimi çekmişti. Zira o zamanlarda bırakın yer altı trenlerini ülkemde hızlı yerüstü trenleri dahi yoktu.

Burada ilk önce Türk ailelere misafir oluyor, dostlar otel yerine bizi Schiedam (Şkidam) bölgesindeki evlerine, bir kısmını da Türklere ait cami Bu oldukça memnuniyet verici. Akşam namazı için camiye geçiyor, burada da vatandaşlarımızla epeyce sohbet ediyoruz. Sonra ki ziyaretlerimde de Schiedam ziyaretlerim devam ediyor.

Ziyaretlerimden birinde 1991 de mezun olmuş öğrencim Mehmet ile karşılaşıyorum. Mehmet de gururla talebelik yıllarını anlatıyor ve hocam, “çocuklar konuşun, zira konuşmayan toplumlar ya hasta ya da hasta olmaya aday toplumlardır” sözünüzü hiç unutmadım ve bunu hep kullandım diyor. O zamanlarda ülkemde baskıcı rejimler vardı ve adeta düşünceyi ve açık düşünceleri yasaklamıştı. Mehmet mühendis diplomasına sahip olduğu halde burada taksi şoförlüğü yapıyormuş. Mehmet iyi para kazandığı için İsteyerek ve severek taksicilik yaptığını belirtiyor.

Rotterdam oldukça modern, düzenli ve temiz bir şehir. Merkez de tarihi binaları oldukça yüksek katlı, cam giydirilmiş binalar çevrelemiş olsa da, eski binalar da tamir edilerek korunmuş durumda. Bir zamanlar siyahi insanların köle olarak Amerika’ya gönderildiği liman da şehrin merkezinde yer alıyor. Yeni liman bunun biraz dışında ve oldukça da büyük tonajlı bir yer.

Hollandalılar oldukça akıllı ve dünya ticaretinin büyük bir bölümünü de elinde tutan insanlar. Bunun yanında sömürü düzenleri de devam ediyor denebilir. Bu manada Afrika’yı sömürdükleri en büyük ülkelerden biri olan Güney Afrika Cumhuriyetinden gelen siyahilere de ev sahipliği yapıyor. Ülkenin her yerinde siyahilere rastlamak mümkün. Bu sebeple Hollanda halen büyük bir sömürü ülkesi sayılır.

Rotterdam ve çevresindeki tarım işletmelerini geziyoruz. Bu işletmeler bizimkilere göre oldukça lüks sayılır. Bizde daha doğrusu bir tarım işletmesi nedir bilinmediği gibi TİGEM ler dışında tarım işletmesi de yok denebilir. İşletmelerde yüksek verimli Holştayn ırkı büyükbaş hayvanlar tamamen tabii halde (yağışla sulamalı) otlatmalarını yapıyor, sağım zamanı geldiğinde de kendiliğinden sıralı halde doğruca sağımhanenin yolunu tutuyorlar. İşletme yapısı, üretim modellemeleri, seracılık, hepsini görüyoruz. Bu seyahat tüm öğrencilerim ve bazı akademisyenlerde unutulmaz hatıralar bırakıyor.

Gezimizin devamı Belçika ve ardından Almanya’da sone eriyor. Dönüşte öğrencilerime neler öğrendiklerini sorduğumda içlerinden birisi “çok şey öğrendik ancak en önemlisi gümrükten nasıl geçilir onu öğrendik hocam” demesine hepimiz gülerek alkışladığımızı hiç unutamam.