Sudan-Hartum-2
Hartum, Sudan'ın başkenti ve en büyük ikinci şehridir. Şehir, Beyaz Nil ile Mavi Nil'in birleştiği yerde, 1821 yılında Kavalalı İbrahim Paşa tarafından kuruldu. 1824 idare merkezi haline getirildi. İlk zamanlarda Mısır ordusu için bir karakol iken zamanla bölgesel ticaret merkezi haline geldi. Nil üzerinde kurulu limanı, köle ve ticaret kervanları güzergâhında konaklama merkezi olması ile gelişimini sürdürdü.
Sudan eyaletinde 1881 yılında Mehdi'nin başlattığı isyan büyüdü ve eyaletinin İngiliz genel valisinin bulunduğu Hartum şehri 1884 de kuşatıldı, 1885'te Mehdi tarafına, ardından 1898 yılında İngilizlerin eline geçti. Sonrasında İngiliz sömürge eyaletinin merkezi şehri olma özelliği koruyan Hartum, 1956'da Sudan'ın bağımsızlığını ilan etmesiyle yeni kurulan devletin başkenti oldu.
Bilindiği gibi sudan oldukça ve sıcak ve kurak iklime sahip olup, aynı iklime Hartum da sahiptir Yağmur mevsimi Ekim ayından, mart ayına kadar devam edermiş. Ekvatora yakın olduğu için yazları gündüz 45, geceleri 35 dereceler civarında. Seyahatimiz Ağustos ayında gerçekleştiği için bunaltıcı nem ve sıcaklık var. Bu sıcaklıkta koca şehir alışık olduğumuz şekilde temizlenmiyor. Cadde ve sokaklar çöp ve kum yığınlarıyla dolu. Öyle de olsa bundan kimse rahatsız değil.
Onca sıkıntıya rağmen, sevecen, güleryüzlü, mutlulukları yüz ifadelerinden anlaşılan insanından öncelikle Türkiye ve Erdoğan hayranlığı açıkça görülüyor. Öyle de, neredeyse İstanbul Boğazı genişliğinde Nil Nehri çoğu yerde Mısır’a doğru akıyor. Nil’e bir taşkın seti bile çekilmemiş.
Ertesi gün toplantılar başlıyor. Tarım ve eğitim ağırlıklı ziyaretimiz Devlet ve Üniversitelerle devam ediyor. Oldukça fazla heyetin ve iş adamımızın gittiği bu ülkede en baştaki sıkıntı çalışmaya nereden başlanacağının bilinmemesi. Hangi sektörde olursa olsun ipin ucu bir yakalansa arkası gelecek. Onca imkânlara rağmen kaynak israfına rağmen üretim yetersizliği, teknolojik ve kaliteli elman azlığı yanında biraz da insanının tembelliği fakirliğe, ardından da çaresizliğe götürüyor insanı.
Her ziyaret ettiğimiz kurumda üst seviyede yöneticiler tarafından karşılanıyoruz. Boydan boya beyaz entarileri (Kundura), başlarında 12 m uzunluğunda ki sarılmış kavuklar var. Sofraları da oldukça zengin. Çeşitli çorbalar, yöreye has meyveler, içecekler (maalesef çoğu gazlı ve kola türü). Sudanlılar oldukça iri cüsseli oldukları için gıda ihtiyaçları oldukça fazla. Bazen israf ve yabancı içecek çeşitlerine müdahale ediyorum. Gülerek karşılaşıyorlar. Bu konuda da çok olgun adamlar diyebilirim.
Sabah kahvaltıları basit sayılır. Sütlü çayları ve meyve zengin bir sofra. Öğlen yemekleri ağır olduğu gibi, akşam için de daha ağır yemekler var. Bu arada Nil kenarında az da olsa düzenlenmiş Nil e özel balık ikram ettiler. Normalde 20 kişiyi doyuracak balık, 10 kişi tarafından tüketildi, oldukça hafif ve lezzetli bir balıktı.
Bu arada Türk Kültür merkezleri ve Büyükelçiliğimizi ziyaret ediyoruz. Büyükelçimiz en itibarlı Devlet adamı olarak kabul görüyor. Her gittiğimiz ziyarette Sudanlılar bizimle resim çektiriyorlar. Hartum da en enteresan olanı da her sokaklarda, sabah kahvaltısı ikram eden bol baharatlı çaylar ve poğaça misali açmalar satılıyor. Aç olan Sudanlı sandalyede oturarak veya ayakta iştahla karnını doyuruyor.
Bir ülkenin gelişmişliği o ülke insanının her sektörde organize olmasından geçer. Burada geleneksel anlayış tembelliğe dayanırsa o bölgede kalkınma olmaz. Afrika Araplarının çoğu bu şekilde yönetiliyor. Kim ne derse desin bunca badireler geçirmiş, ardından organize suç örgütlerinin baskısı ve savaşları ülke olarak gelişmemize mani olamıyor. Buradan da zengin batılı ülkeler kadar olmasa da, son 20 yılda kendimizi bulmaya çalıştığımız, çoğunlukla da bulduğumuz doğrudur.
Hartum ve Hartumlular ile alakalı çok hatıralarımız var. Bunun için çok yazılar kaleme almam gerekir ancak mümkün olduğunca anlaşılır-kısa yazılarla konuyu gelecek yazımızda sonlandırmak istiyorum.
Devam edecek.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.