Hastalarımız bununla iyi oluyorlar
Kutsal maddelerin ilâhî tesirleri vardır. Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesi Merkez Camide bir Pazar günü öğle vakti yaptığım vaazın sonunda, sohbetimizi aslı hadîs-i şerîf olan ve Seyyid Abdülhakîm Arvâsî’nin sık sık okuduğu “Ey Allah’ım! Bizi senin sevginle, seni sevenlerin sevgisiyle ve sana yaklaştıracak amellerin sevgisiyle rızıklandır!” duâsı ile bitirelim dedim. Caminin müezzini Yusuf amca da, ne güzel bir tesâdüf ki, Arvâsîlerden olup, Seyyid imiş. Kaymakam ve diğer protokoldaki devlet büyükleri beni İshak Paşa Sarayının yakınındaki Ahmed-i Hanî ve aralarında Seyyid Abdürrahîm Arvâsî’nin de bulunduğu Arvâsî velîlerinin (Prof. Dr. Recep Dikici, Osmanlı Dönemi Ağrılı Âlimler, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Bildiri Kitabı, 2022) kabirlerini ziyarete götürdüler. Ayrıca Yusuf Amca, evinde misafir iken, bana babasının her gece sabaha kadar zikretmek için boynu ile dizine taktığı yuvarlak halkadan bir parça hediye etti. Yusuf Amca, babasının bu zikir halkası herhangi bir delinin boynuna takıldığında sükûnete eriştiğini söyledi.
Peygamberleri ve Velîleri vasıta kılarak Allahü teâlâdan dilekte bulunmanın caiz olduğunu gösteren hadîs-i şerifler çoktur. Buharî ve Müslim kitaplarında yazılı olduğu üzere, Hazret-i Ebû Bekr’in kızı Esmâ, yanındakilere Peygamberimizin yeşil bir cübbesini gösterdi. “Bu palto, hazret-i Âişe’nin yanında idi. O vefat edince, ben aldım. Bu cübbeyi hastalarımıza giydirerek tedavi etmekteyiz. Hastalarımız bununla iyi oluyorlar” dedi. Zemzem de, ne niyetle içilirse, o maksad hâsıl olur.
Sahîh hadîs-i şerifte ve bütün fıkıh âlimlerinin sözbirliği ile bildirdikleri gibi, Kâbe kapısı ile Hacerü’l-esved taşının arasındaki tavaf yerine “Mültezem” denir. Bir kimse, burada karnını Kâbe duvarına değdirip, Mültezem’i vesîle ederek, Allahü teâlaya yalvarırsa, Allahü teâlâ onu zarardan ve kusurdan korur. Böyle olduğu çok tecrübe edilmiştir. Herkesin bildiği gibi, Mültezem, Kâbe duvarında birkaç taştır. Bu taşlar, maddedir. Allahü Teâlâ, her maddeye belli özellikler verdiği gibi, bu taşlara da, hayra ve faydaya vesîle olmak özelliğini vermiştir. Aspirine ağrı kesmek, kinine sıtma plasmodyumlarını öldürmek ve ispirtolu suya aklı gidermek özelliklerini verdiği gibi, bu taşlara, başka taşlardan fazla olarak, duâların kabul olmasına sebep olmak özelliğini vermiştir.
Ayrıca Kâbenin kuzey tarafında bulunan su oluğunun altındaki tavaf yerine ve Mescid-i Haram içindeki, Kâbe karşısındaki bulunan Makâm-ı İbrâhim denilen yere ve Hacerü’l-esved denilen Kâbe köşesindeki taşı öpmeğe ve elini, yüzünü sürmeğe de, böyle faydalı özellikler verilmiştir. Bunlara tevvessül edenlerin (bunları vasıta kılarak) duâ edenlerin, duâları kabul olmak özelliğini, kıymetini, Allahü Teâlâ bu maddeler vermiştir. BU maddelerin, duâların kabul olmasına vesile oldukları biliniyor ve görülüyor ve inanılıyor da, Resûlullahı ve Onun yolunda olan, Allah’ın sevgili kullarını vesile ederek yapılan duâlar hiç kabul olmaz mı? Eğer bir kimse, Peygamberlerin ve evliyanın mezarlarının da, vesîle olacağını göstermez derse, bu kimsenin din cahili olduğunu gösterir.
Sakal-ı şerif gibi kutsal nesneler madde olup, bunlar en şerefli bir zattan ayrıldıkları için kıymetli olmuşlardır. Vehhâbiler ve onların yolunda olanlar,, hakîkî din adamıyız, tevhîd ehliyiz diyerek övündükleri halde, Resûlulallahı Lât putu ile bir tutuyorlar. Resûllahın ve Onun Eshâbının yaptıklarını ve emir ettiklerini puta tapmaya benzetiyorlar. Onlar gibi söylemekten, onlar gibi düşünmekten ve onlar gibi inanmaktan Allahü teâlaya sığınırız.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.